Bugünün seçimleri ve tercihleri, bugün yaptıklarımız ve yaşadıklarımız ile yaşatılanlar yarını belirliyor. Yarın yaşanacakları özelde hayatımızda, genelde ise ülkemizde tahmin etmek aslında hiç de zor değil. Küçük sapma ve yanılma payları ile sürprizler olacaktır muhakkak ama çoğu zaman muhakeme sonucu yapacağınız tahminlerin sizi yanıltmayacağını göreceksiniz. Aslında yaptığımız o kadar net bir tahmin ki tıpkı metrelerce yüksekteki uçurumdan atlayanın öleceğini bilmek kadar doğal ve kaçınılmaz.
O halde var mısınız bir sonraki kaçınılmaz yarını birlikte tahmin etmeye, bugünden yarını yaşamaya?
Herkes bireysel olarak özelini kendi yaşar, sonuçlarına da kendi katlanır. Ülkemizde yaşanılanlar toplumun genelini ilgilendirdiğinden deneyelim mi ülkemizde yarın ne yaşanacağını bugünden tahmin etmeye, yarını bugünden yaşamaya. Herkesin sonuçlarına katlanmak zorunda kalacağı yarını tahmin etmeye çalışalım. Mümkün
olduğu kadar birbirimizi yakından tanıdığımız kültür birliğimizden yola çıkalım. Hadi başlayalım o halde. Ağustos ayının enflasyon ve işsizlik oranları diyenler varsa uyarayım. Yarın ayın 3’ü değil. Yarın 1 Eylül 2020. Ama haklısınız sürekli artış gösteren enflasyon oranlarının artacağını tahmin ederken ayın 3’ünü de beklemeye pek gerek yok sanırım. Ama şunu da ekleyelim mi bu tahmine; gösterilen artış oranının gerçeği yansıtmadığını mutlaka düşüneceğiz. Ama öyle uzun uzadıya değil. Kısa bir süreliğine düşüneceğiz. Yanıltılmış olduğumuzu düşünsek de kanıksadığımız bu konuda her hangi bir şey yapmayı düşünmeyeceğiz üstelik.
Başka bir yarın tahminim sağlık alanında, aşısı henüz bulunmamış Corona virüsü hakkında. Corona virüsünde yeni vaka sayısındaki devam eden oranların mevcudiyetine endişe ile bakmamıza rağmen, sürekli tanıdığımız birilerinin Covid – 19 testi pozitif çıkmasına rağmen yeni vaka sayısındaki artışa etki etmemesinin yanıltıcı bilgi olacağını düşüneceğiz ama bu konuda da her hangi bir şey yapmayı düşünmeyeceğiz. Kendimizin ve ailemizin yakalanmamış olması ya da inanmadığımız tablodaki yanıltıcı bilgiler doğrultusunda kendimizi kandırıp belki de kendi kişisel
tedbirlerimizi gevşetip, yeni vaka adayı olmak için sıraya girecek bazılarımız farkında olmadan.
Yarını tahminlerimizle yaşarken Dünya diplomasisini es geçmeyelim değil mi? Yarın 1 Eylül Dünya Barış Günü. Gündemin başlıkları arasında ilk sırada olacağını şimdiden görüyor ve yaşıyorum. Dünya diplomasi muhakkak iktidarın vurgu yapacağı bir konu olurken, Doğu Akdeniz ve kıta sahanlığı krizi ile Yunanistan’ın ve Fransa’nın tutumuna karşı gerekli ve yerinde bir tepki gösterileceğini düşünüyorum. Ama muhakkak iktidarın 1 Eylül Dünya Barış Günü mesajları muhalefet tarafından eleştirilecek ve mutlaka muhalefet ile iktidar çekişmesi için bu anlamlı gün tartışma malzemesi olarak kullanılacaktır yarın.
Yarın olduğunda hep birlikte göreceğiz tahminlerimizin bizi yanıltmadığını. Madem yarını bugünden tahmin etmek bu kadar kolay. Tercih ve seçimlerimizin bizi nereye götüreceği konusunda daha dikkatli olmamız gerekmez mi? Daha güzel yarınlarız olsun istiyorsak değişim kişilerin kendisinde başlamalı ve tahmin edilmesi zor olmayan hepimizi ilgilendirecek yanlışlar kanıksanmamalı. Uçurumdan atlayanın öleceğini tahmin etmek elbette çok kolay ama önemli olan uçurumdan atlanılmasını önlemek. İşte o zaman yarın değişir, daha güzel bir yarınımız olur belki de.
Yarınlarımız bu günlerimizden güzel olsun.