DÜZCE (İHA) – Düzce Üniversitesi’nde Kasım ayı, Tıp Fakültesi Dekanlığı tarafından düzenlenen konferans serisi ile dolu dolu geçiyor. Bu kapsamda Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Konferans Salonu’nda “Bağımlılık mı Bağlılık mı?” konulu program gerçekleştirildi.
Konferansa; Düzce Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İdris Şahin, Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Bora Büken ve Prof. Dr. Muhammet Ali Kayıkçı, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şerif Demir, öğretim üyeleri ve öğrenciler katılım gösterdi. Konferansın açılış konuşmasını gerçekleştiren Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Muhammet Ali Kayıkçı, bağımlılık ve bağlılığın hayatın her alanında görülebilen güncel konulardan biri olduğuna dikkat çekerek verimli bir konferans olması temennisiyle sözü Düzce Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı Öğr. Gör. Dilek Demirezen’e bıraktı. Kasım ayı konferans serisinin ikincisinde “Bağımlılık mı, Bağlılık mı?” konulu bir sunum gerçekleştiren Öğr. Gör. Dilek Demirezen, bağımlılık ve bağlılık arasındaki farkları anlattı. Bağımlılığı kişinin fiziksel, sosyal ve psikolojik olarak zarar verici sonuçlarla karşılaşmasına rağmen kendini bir maddeye, bir kişiye veya bir nesneye mecbur etmesi durumu olarak tanımlayan Öğr. Gör. Demirezen, bağımlılığın olgusal ve maddesel olarak ikiye ayrıldığı bilgisini paylaştı.
“Bağımlılık fazla miktarda madde almak değil, istediğinde durduramamaktır.” diyen Demirezen, bağımlılığın alt kültürlerine dikkat çekti. Birine karşı sevgi, saygı ile yakınlık duyma ve gösterme çabasını ise bağlılık olarak ifade eden Öğr. Gör. Demirezen, “Kişinin kendisini bir topluma, bir toplumsal kesime, bir kuruma, bir düşünceye bağlı hissetmesi sıklıkla görülür. Bağlılık ile bağımlılık arasındaki en önemli fark, bağlılıkta kişinin özgür idaresinin devrede olmasıdır. Bağımlılık ise başka bir kişiye bağlı olmak, muhtaç olmak, özgür ve özerk olmamak demektir.” dedi. Çocuk ile yetişkin arasında bebeklikten başlayan bağlanma unsuruna da değinen Düzce Üniversitesi Öğretim Görevlisi, “Çocukların fiziksel, duygusal ve zihinsel olarak en hızlı geliştikleri dönem 0-2 yaş dönemidir. Bu dönemde çocuk kendisine bakan, gereksinimlerini karşılayan kişiyle birebir ilişki kurar. Bu ilişkinin sağlıklı ve güvenli olması, çocuğun hayatında ileride kuracağı ilişkilerinin de sağlıklı ve doyurucu olmasını sağlar.” diye konuştu. Bir ilişkiyi kişisel, ahlaki (manevi) ve yapısal olmak üzere üç bağlılık unsurunun ayakta tuttuğuna işaret eden Öğr. Gör. Demirezen, evlilik ya da ilişkilerde bireylerin eşlerini hayatlarının merkezine koyarak tek beden, tek ruh, tek zihin olmaya çalışmasının ilişkiyi bağımlılığa götürebileceğini vurguladı. Hayat yolunda karşılaşılan zorluklarda oluşan boşlukları kişinin kendisine özel ve güzel bir biçimde doldurması gerektiğinin altını çizen Demirezen, sunumunu “Bağımlılık değil, bağlılıklarınız olsun.” temennisi ile tamamladı.