TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: “Hukuk sistemi, sadece devletin değil, ekonominin de temel direğidir”

Adalet Bakanlığı Ve Tobb İş Birliğiyle Düzenlenen 'singapur Sözleşmesi'nin Arabuluculuk Üzerine Yansımaları Sempozyumu' Gerçekleşti

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: “Hukuk sistemi, sadece devletin değil, ekonominin de temel direğidir”

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, “Hukuk sistemi, sadece devletin değil, ekonominin de temel direğidir. Hukuk güçlü olursa, insanların birbirine, kurumlara ve sisteme olan güveni artar. Adalet ve güven duygusu bir ülkede güçlüyse, o ülkenin ekonomisi de güçlü olur” dedi.

Adalet Bakanlığı ve TOBB iş birliğiyle düzenlenen ’Singapur Sözleşmesi’nin Arabuluculuk Üzerine Yansımaları Sempozyumu’ gerçekleşti. Sempozyuma Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu katıldı.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu yaptığı açıklamada, iş dünyası olarak şikayet ettikleri konuların başında, aşırı dosya yükü sebebiyle yargı sisteminin yavaş işlemesi geldiğini söyleyerek, “Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, burada önemli yapısal reformlara imza attı. Alternatif çözüm yollarının devreye girmesini sağladı. Ben eskiden Polonya’ya gıptayla bakardım. Yılda 10 milyar dolar, yatırımcı sermaye çekerdi. Bize gelense ancak 1 milyar dolarda kalırdı. Sonra bizde de önce tahkim devreye girdi. Bunun da etkisiyle Türkiye’nin yatırımcılar nezdinde cazibesi arttı. Gelen doğrudan yabancı sermaye yatırımı, yılda 25 milyar liralara kadar ulaştı. Esasında, biz millet olarak, bu konuya yabancı değiliz” diye konuştu.

Ahilikte, ticari ihtilafları Ahilerin çözdüğünü belirten Hisarcıklıoğlu, “Sonra biz bunu unuttuk, Avrupa bizden alıp geliştirdi. Nihayet bu hayalimiz gerçeğe dönüştü. Bunu başaran da Adalet Bakanı Abdülhamit Gül oldu. Önce iş-işveren uyuşmazlıklarında, sonra ticari davalarda, arabuluculuk zorunlu hale getirildi. Arabuluculuk sisteminin kullanımı her geçen gün arttı. 6 yılda buraya gelen dosya sayısı 1 milyona ulaştı. İş dünyamız için önem taşıyan, çalışma hayatına ilişkin konulardaki başvuru sayısıysa 800 bini geçti. Bunların yüzde 65-70’i, anlaşmayla sonuçlandı. Eskiden yıllar süren davalar, günler-haftalar içinde bitti. Yani adalete erişim hızlandı. Zira insanlar, zaman kaybından ve maddi anlamda kendilerini yıpratan uzun süreçten, yargı sistemimizse önemli bir iş yükünden kurtuldu. Böylece mağduriyetler azaldı, adalet duygusu güçlendi. Dolayısıyla arabuluculuk, toplumsal barışa da katkı sağladı” ifadelerini kullandı.

"Arabuluculukla 730 bine yakın dosya mahkemeye gitmeden çözüldü"

Şuana kadar arabuluculukla, 730 bine yakın dosyanın mahkemeye gitmeden çözüldüğünün altını çizen Hisarcıklıoğlu, “Adli yargıda, bir hakim başına düşen dosya sayısı, yılda ortalama 800 civarında. Demek ki, 6 yılda, 900 hakimi bu yükten kurtarmışız, 900 mahkeme daha az yapılmasını sağlamışız. İşte, uygulamadaki tüm bu güzel sonuçlar, yapılan reformun doğru ve yerinde bir adım olduğunu gösteriyor. Hukuk sistemi, sadece devletin değil, ekonominin de temel direğidir. Hukuk güçlü olursa, insanların birbirine, kurumlara ve sisteme olan güveni artar. Adalet ve güven duygusu bir ülkede güçlüyse, o ülkenin ekonomisi de güçlü olur” açıklamalarında bulundu.

"Mülkün temelinde adaletin olduğuna inanan bir milletiz"

Hisarcıklıoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Esasında bizim kültürümüzde de, inancımızda da, hukukun yeri zaten çok önemli. Mülkün temelinde adaletin olduğuna inanan bir milletiz. Ayrıca çok beğendiğim bir söz var. Adalet, kutup yıldızı gibidir. Yerinde durur. Geri kalan her şey onun etrafında döner. İşte bu yüzden, adalet terazisinin dengesini korumalıyız. Etkin, hızlı ve sağlıklı çalışması için gereken her adımı atmalıyız”.

"Hukuk güçlü olursa, insanların birbirine, kurumlara ve sisteme olan güveni artar"

Hukuk sistemini daha sağlıklı ve daha iyi işler hale getirme konusunda ne kadar başarılı olunursa, Türkiye’nin ve ekonominin o kadar güçlü hale geleceğini ifade eden Hisarcıklıoğlu, “Dolayısıyla, Türk özel sektörü, yargı sistemini güçlendirecek, kapasitesini ve etkinliğini artıracak, her düzenlemeyi destekledi. Desteklemeye de, devam edecek. Türkiye olarak 7 Ağustos 2019’da imzaladığımız Singapur Sözleşmesi de bunlarda biri. Uluslararası ticari uyuşmazlıkların giderilmesinde, yeni bir dönem başlatıyor. Arabuluculuk müessesesinin önündeki en temel engel, anlaşma olması durumunda bu anlaşmanın sınır ötesi icra edilebilmesi sorunuydu. Singapur Sözleşmesiyle bu sorun, büyük ölçüde gideriliyor. Singapur Sözleşmesini 51 ülke imzaladı, bu sayı daha da artacak. Böylece, küresel arenada faaliyette bulunan Türk şirketlerinin, uluslararası ticari uyuşmazlıklarına çare getirilecek” diye konuştu.

Firmaların uluslararası pazarlardaki uyuşmazlık risklerinin azalmasıyla ticaret hacminin artmasının sağlanacağına dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, “Farklı ülke pazarlarına, daha rahat giriş yapılacak. Aynı şekilde ülkemiz de daha fazla yatırımcı sermaye çekecek. Öte yandan, en büyük ticaret ortağımız olan Avrupa Birliği, Singapur Sözleşmesi’ni kabul ettiğinde, AB ülkeleri nezdindeki ticari potansiyelimiz de bundan olumlu etkilenecek. Elbette yeni bir sistem olduğundan, yaygın kullanılması zaman alacak. Ama standart dava prosedürlerine ve hatta tahkime göre daha hesaplı ve hızlı olması sayesinde, önemli bir büyüme potansiyeline sahiptir. Dolayısıyla arabuluculuğun uluslararası platformlarda da zamanla öne çıkması beklenebilir. Bu konuda sizlerin görüşleri de, iş dünyamız için büyük önemde ve bunları da yakında takip edeceğiz” dedi.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER