Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Rusya ile her şeyi oturup konuşacağız, öfke ile değil"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ukrayna Dönüşü Uçakta Gazetecilerin Sorularını Yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Rusya ile her şeyi oturup konuşacağız, öfke ile değil"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İdlip saldırısı ardından Rusya ile her şeyi oturup konuşacaklarını belirterek, "Öfke ile değil Çünkü öfke ile kalkan zararla oturur. Ama tabi nerede öfke, nerede zarar bunların da tespitini yapmak, istişare ile kararını vermek önem arz ediyor" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ukrayna dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. İdlib’de yaşanan saldırının ardından Rusya ile ilişkilerde son durumu değerlendiren Erdoğan, “Bizim Rusya ile şu aşamada bir çatışma ya da bir ciddi çelişki içerisine girmemize gerek yok. Bunu niye söylüyorum? Biliyorsunuz bizim şu anda Rusya ile çok ciddi stratejik girişimlerimiz var. Bunlardan bir tanesi, özellikle de çok kararlı şekilde başlattığımız nükleer enerji meselemizdir ve rakam orada çok çok ciddidir. Şu anda onun inşa süreci devam ediyor. 300’ün üzerinde mühendisimiz Rusya’da yetiştirildi ve bunlar yetiştikçe de gelip burada çalışmaya devam ediyorlar. Bu bir defa önemli. İkincisi, Türk Akım Projesi de çok büyük önem arz ediyor ve oradan malum Avrupa’ya geçiş var. Bir diğer adım, şu anda doğalgazımızı, bildiğiniz gibi çok ciddi bir oranda Rusya’dan alıyoruz. Bu da bizim için önemi ifade ediyor, çünkü stratejik bir yatırım. Şu anda Rusya ile aramızda bir diğer önemli adım da S400 konusu. Bizim S400’den geri adım atmamız diye bir şey söz konusu değil. Toplam ticaret hacmimize baktığımız zaman da şu an diyebilirim ki belki en düşük rakamdayız ama yine 20 ila 25 milyar dolar arasında bir ticaret hacmi görünüyor. Bu yıl temennimiz o ki inşallah çok daha fazla olacaktır. Tabii Rusya ile turizm noktasındaki ilişkilerimiz de iyi bir noktada. Malum, birinci sırada Rusya. Almanya ikinci sıraya düştü. Bunlar bizim için önem arz ediyor. Bu bakımdan bunları biz görmemezlikten gelemeyiz. Onun için de tabi her şeyi oturacağız konuşacağız. Öfke ile değil Çünkü öfke ile kalkan zararla oturur. Ama tabi nerede öfke, nerede zarar bunların da tespitini yapmak, istişare ile kararını vermek önem arz ediyor” ifadelerini kullandı.

"Bunlar teröristlerle iş birliği yapıyor"

Libya konusunda Fransa ve Almanya’da gelen eleştirilere yanıt veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz de endişelerimizi söyleyeceğiz. Onların yaklaşımlarından biz çok fazlasıyla endişeliyiz. Çünkü bunlar teröristlerle iş birliği yapıyor. Başta Macron, zaman zaman Sayın Merkel’e söylediğimiz halde aynen o da devam ediyor. Sarraj’ın meşru olduğunu kabul ediyorlar. Sarraj’ın meşru olduğunu kabul ettikleri halde Sarraj’a değil, gayrimeşru olan Hafter’e destek veriyorlar. Mesela adam Moskova’dan kaçtı. Berlin’de otel odasına saklandı. Ama buna rağmen yine onlar Hafter’i savundular, ardından yine davet ettiler. Şimdi işte en son geleceğine dair söz vermiş. Son görüşmelerin durumunu ele alacağız ama maalesef bunlar samimi davranmıyorlar. Biz bu noktada çok doğru bir çizgide olduğumuza inanıyoruz ve şu anda da orada ibre inanıyorum ki lehe dönüyor. Çünkü her geçen an orada lehte gelişmeler var. Şu anda özellikle bu askeri görüşme noktasında Birleşmiş Milletler temsilcisinin devreye girmesi ile alakalı bazı adımlar var. Biz de onları takip ediyoruz ama bunlar güven veriyor mu derseniz, şahsen bana hiç güven vermiyor” şeklinde konuştu.

“Filistin konusunda üzerimize düşeni sonuna kadar yapacağız”

ABD’nin “Yüzyılın Anlaşması” olarak nitelendirdiği plana yönelik dünyadan gelen tepkileri değerlendiren Erdoğan, “Biliyorsunuz bizim açıklamalarımızdan sonra Arap Ligi de müspet bir açıklama yaptı. Bugün (dün) de Cidde’de İslam İşbirliği Teşkilatı’nın bir toplantısı vardı. Oraya Dışişleri Bakanımız Mevlüt Bey’i gönderdik. İslam İşbirliği Teşkilatı da bu planı reddettiğini duyurdu. Bu iyi bir gelişme. Mahmut Abbas’la da cuma günü bir görüşmem olmuştu. Onu da kararlı görmüştüm. ‘Bu görüşmeden sonra Amerika’ya gideceğim, orada görüşeceğim’ demişti. Ardından cumartesi günü İsmail Haniye ile bir görüşme yapıldı ve onları orada çok kararlı gördüm. Yani hepsinde adeta ‘Kudüs’ü vermeyiz; bu baş bu bedenden kopmadıkça Kudüs elden gitmez’ diyecek kadar öyle bir kararlılıkları var. Tabii bunları görünce duygulanıyoruz. Ecdadımız bunun güzel örneklerini vermiş zaten. İnşallah biz de üzerimize düşeni sonuna kadar yapacağız. Zaten Trump ile Netanyahu’nun gibi bir araya gelerek yapmış oldukları gösteri bir netice tevdi etmiyor. Bundan bir şey çıkmaz. Oraya kippalıları toplamışlar, 3-4 tane de malum Arap büyükelçisi, o kadar. Bu bir uluslararası anlaşmanın sonucu değil. Onun için de biz görüştüğümüz bütün liderlere durumu anlatıyoruz. Zaten Avrupa Birliği’nin kararı belli bu konu ile ilgili. Batılı bazı farklı ülkelerle de yaptığımız görüşmelerde aldığımız cevaplar hemen hemen hep olumlu” diye konuştu.

“Ama maalesef birileri de kendilerine göre tezvirat yaparak netice almaya çalışıyor”

Elazığ depreminin ardından bazı köylere ayrım yapılarak yardım götürülmediği iddialarını da yanıtlayan Erdoğan şunları söyledi:

“Bir defa, İçişleri Bakanı Süleyman Bey kardeşimiz o Alevi o köylerle ilgili oraya gidip gezdiklerinde, bana dönüşünde telefon etti ve dedi ki ‘söylenildiği gibi değil.’ Buradaki Alevi kardeşlerimiz bizim çalışmalarımızı takdirle karşıladılar ve teşekkür ettiler. Ama maalesef birileri de kendilerine göre tezvirat yaparak netice almaya çalışıyor. Şimdi hepiniz Sakarya depremini, Düzce’yi, Bolu’yu, bunları yaşadınız. O dönemde netice alamadılar. Bırakın netice almayı, toplanan paraları memurlara maaş olarak dağıttılar. Gerçek ortada. Biz ise bunları yaşadık 17-18 senede. Van’ı yaşadık. Van’da bizim depremde harcadığımız rakam -eski rakamla söylüyorum- 19 katrilyon. Biz her ikisinde de gecesinde oradaydık. Kütahya Simav’ı yaşadık, aynı şey. Kaldı ki Sakarya, Kocaeli, Düzce onlar bize aynı zamanda çok ciddi kalıntı oldu. Biz oraları da tamamladık. Konutları vesaire daha sonra biz tamamladık ve bütün bunlarla beraber hiçbir zaman bunu istismar da etmedik. Niye? Devlet olarak bu herkesin başına gelebilir. Deprem sipariş üzeri olmuyor ama geldi. Geldikten sonra da sen devlet olarak ne yaptın, ne yapıyorsun, bunun hesabını millete vereceksin. Şu anda biz mesela yoğun bir şekilde Elazığ’da, Malatya’da zemin etütleri yapıyoruz. Bana gerek Süleyman Bey, gerekse Murat Bey çok ağır bir fatura çıkardılar. Ağır hasarlı rakam 10 binin üzerinde. Şimdi diyebilir misin ‘hayır biz bunu yapmayacağız’ Hem yapacaksın hem de daha iyisini yapacaksın. Çünkü burada bir taraftan zemin etütlerini yapman lazım. Ondan sonra belki bazı yerlerde zemin çok çok yumuşaksa oralarda fore kazık sistemine gireceksin. Sonra şimdiki gibi kalkıp da yani zemin+4, zemin+5, zemin+6 orada yapamazsın. Aynen Sakarya’da yaptığımız gibi zemin+3. Çünkü istiyoruz ki böyle bir felaket bir daha geldiğinde aynı sıkıntıları yaşamayalım. Çünkü gelmeyecek iddiasında da bulunamazsınız. Onun için şu anda arkadaşlarımızın yoğun çalışmaları var. Kırsal kesimde bile biz bunu daha önce Karacabey’de yapmıştık. O zaman görevde Faruk Bey idi. Birçok yerde tek katlı yapmıştık. Yani orada evlerin yanına hayvanlar için ahırlar bile yapmıştık. Şimdi benzer modeli aynı şekilde buradaki kırsal kesimlerde de belki zemin artı yanına da ahırı olacak şekilde konutlar yapabiliriz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız şu anda hem plan hem proje çalışmalarını yapıyor. Onların hazırlıklarını dinledikten sonra “ya Allah bismillah” deyip başlayacağız.”

"Her sabah bir kaşık dut pekmezi alırım"

Dünyayı sarsan korona virüs ile ilgili soruları da yanıtlayan Erdoğan, “Biz ilk işimiz olarak dedik ki bu kadar insan Çin’de sıkıntıyı yaşıyor, orada bizim vatandaşlarımız da var, onları bir defa kurtaralım. Şimdi arkadaşlarıma dedim ki ‘Biz 20 yıl önce böyle bir uçağı Çin’e gönderebilir miydik? Veya böyle bir uçağımız var mıydı?’ Şimdi ise hamdolsun bu uçağı tamamen hastane haline dönüştürdük, içine yataklar yerleştirdik. Oksijen, serum vesaire her şeyi sağlık ekipleri uçağa yüklediler ve doktorlar, hemşireler Çin’e gittiler. Şu anda da Ankara’da bunlara komple bir hastaneyi tahsis ettik. Bu hastanede her biri bir odada yalnız yatıyor. Bunların yanında da 7 Azeri, 3 Gürcü, bir de Arnavut getirdik. Şimdi tabi dünyada ses getirdi; ‘Türkiye böyle bir durumda bakın ne yaptı’ diyorlar. Ama bizde de malum çevreler yine aynı durumdalar maalesef. Ama benim bir tavsiyem var. Tabi bunu sağlıkçılar da söylüyor. Yine de üşütmeyin. Aman ateşe falan dikkat edin. Tabi bunlar belirtileri. Hepsinden öte kendinize güvenin. Gıdalarınıza dikkat edin. Bizim özel bazı tedbirimiz var mı derseniz, öyle bir tedbir inanın yok. Vücudu güçlü tutacağız. Bizim bazı arkadaşlar sağ olsunlar ara sıra dut pekmezi gönderirler. Ben her sabah bir kaşık dut pekmezi alırım. Çünkü kan yapar. Ağırlıklı olarak Erzurum’dan” dedi.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER