Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, İslam’a uygun, özgün bir sigorta modeli inşa edilmesi gerektiğini söyledi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığınca düzenlenen “Ticari ve Alternatif Sigorta Sistemleri ve Sigortayla İlgili Bazı Problemlerin Fıkhi Açıdan Değerlendirilmesi” başlıklı çalıştayın açılış oturumuna katıldı. Ankara Rıfat Börekçi Eğitim Merkezi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen çalıştayda konuşan Erbaş, bazı konuların vasıf, unsur, boyut ve yansımalarıyla oldukça geniş ve girift bir yapıyı bünyesinde barındırdığından etraflıca istişarede bulunmayı gerektirdiğini ifade ederek, “Bu çok mühim mesele kurulumuzun konusu olmuştur. Pek çok mesele gibi sigorta konusunda da şahsi fetvalardan ziyade müşterek olarak heyet halinde çalışılması gerektiği aşikârdır. İnşallah değerli hocalarımız, iki gün boyunca bu amaca matuf müzakere edecekler ve en doğru kararı vereceklerdir” dedi.
Erbaş, ekonominin bizzat pratik boyutuyla ilgilenen kişi ve kurumlarla meselenin teorik boyutu üzerine imal-i fikirde bulunanların ortak bir zeminde buluşmalarının son derece önemli olduğunu kaydetti.
“İslam ticari faaliyetlere dair de birtakım düzenlemeler getirmiştir”
Güncel iktisadi meselelerden olan sigortanın İslami perspektiften değerlendirilmesinin önemli bir ihtiyaca cevap vereceğini dile getiren Erbaş, şöyle devam etti:
“İslam, hayatın bütün alanlarında insanoğluna rehberlik etmektedir. Müminler de bu bilinçle tüm davranışlarında, iş ve işlemlerinde Cenâb-ı Hakk’ın rızasına ulaşmayı hedeflemek durumundadır. Buradan yola çıkarak ifade edelim ki İslam, insanoğlunun varlık sahnesinde yer almasıyla başlayan ve kıyamete kadar da devam edecek bir gerçeklik olan ticari faaliyetlere dair de birtakım düzenlemeler getirmiştir. Bu faaliyet alanı ile ilgili de Kur’an-ı Kerim’de akitlere temel teşkil edecek esaslar ortaya konmuştur. Bu itibarla İslam’ın Müslümanların ticari muamelelerini umumi ahkâm açısından dizayn ettiği, furûâta dair meselelerde ve olası problemlerde söz konusu ana yapıya sadık kalınarak müntesiplerine içtihat çerçevesinde hareket imkânı sağladığı açıktır.”
Erbaş, ticari muamelelerin İslam’ın ilkelerine uygun en ideal düzeyde yürütülmesi bağlamında bir takım ilmi çalışmalar yapıldığını hatırlatarak, “İslam dünyasındaki bazı kurum ve kuruluşların ya da ülkemizdeki akademik çalışmaların varlığını biliyoruz. Üretilen bilgilerin, ortaya koyulan çabanın ve yapılan çalışmaların şüphesiz hepsi çok değerlidir. İleri sürülen görüşler ve geliştirilen teoriler, Kur’an ve sünnette bulunan temel ilkelere aykırı olmadığı sürece de muteberdir. Ancak bunların vakıayı bütün boyutlarıyla ortaya koyduğunu ve özellikle uygulama alanı bulan çalışmalara dönüştüğünü söylemek de zordur” diye konuştu.
“Ticari muamelelerin İslami hassasiyetin gereklerine uygun olması önem arz etmektedir”
İslam’da iktisat ve ekonominin imandan, ahlaktan, manevi değerlerden, helal-haram düşüncesinden ayrı düşünülemeyeceğine vurgu yapan Erbaş, şunları söyledi:
“Buna göre bir Müslümanın ticari muamelelerde inancına muhalif ya da şüphe düşüren bir iş ve işleme cevaz vermesi ya da tevessül etmesi düşünülemez. Dolayısıyla her çağda ve zamanda dolaşımdaki ticari muamelelerin İslami hassasiyetin gereklerine uygun olması ya da uygun hâle getirilmesi fevkalade önem arz etmektedir. Nitekim ticaretin karşılıklı rızaya dayalı olması, sözleşmelerin gereklerine uyulması, faiz, kumar ve belirsizlikten kaçınılması ve sözleşmelerin kayıt altına alınması gibi temel ilkeler iktisat alanında dinin itibara aldığı hususlardandır.”
Erbaş, sigortanın pek çok çeşidiyle hem ticari hem de günlük hayatın içinde yer aldığını belirterek, “Bu yönüyle detay birçok muamele içerdiğinden dolayı karmaşıklık arz eden, fıkhi yönüne olan ihtiyacın her geçen gün derinden hissedildiği sigorta oldukça önemli bir konu haline gelmiştir” ifadelerini kullandı.
“İslami hassasiyeti merkeze alan, özgün bir sigorta modelini behemehâl geliştirmeliyiz”
Sigortayla ilgili önemli gördüğü üç boyuta işaret eden Erbaş, şunları söyledi:
“Birincisi, sigortanın mahiyetini, diğer bir ifadeyle sigortanın tüm alan ve araçlarını bilip analiz ederek İslam’ın ilke ve esaslarıyla örtüşen bir anlayışı zihinlere yerleştirmemiz gerekiyor. Bu bağlamda, ticari hayat için önemli bir finansal ürün hâline gelen sigortayı objektif bir şekilde değerlendirmeli; İslam’ın ortaya koyduğu temel ilkelerle uyuşmayan yönleri varsa onları ortaya koymalı ve İslam’a uygun bir anlayış haline getirmeliyiz. Çünkü sigorta özelindeki iktisatta ideal bir başarıdan bahsetmek için öncelikle bunu başarmalıyız. Bunun için de İslam’ın genel prensipleri ve makasıt bağlamında gerekli ortamı oluşturmak ve doğrultudaki sahih yaklaşımı ortaya koymak zorundayız. İkincisi, İslami ilkelerle uyumlu, özgün bir sigorta modelini inşa etmek artık vazgeçilmez bir sorumluluk haline gelmiştir. Bunun için de İslami hassasiyeti merkeze alan, kendi inanç değerlerimize ait özgün bir sigorta modelini behemehâl geliştirmeli, bu doğrultuda çalışmalara hız kesmeden devam etmeliyiz. Son olarak da bu modeli hayata geçirecek bir çalışmanın elzem olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla İslam’ın temel ilkelerine zıt düşmeyen ve zamanın hakikatleri de göz ardı etmeyen ideal ve uygulanabilir modeller ortaya koyulup hizmete sunulması zorunluluğu vardır.”
Erbaş, iki gün sürecek çalıştayın Din İşleri Yüksek Kurulunun sigorta konusunda karşılaştığı soru ve sorunlara doğru cevap ve makul çözüm üretme sadedinde bu konuda oluşturulacak karar ve fetvalarda yol gösterici olması temennisinde bulundu.
Çalıştaya Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Dr. Ekrem Keleş, Din İşleri Yüksek Kurulu üye ve uzmanları, ilahiyatçı akademisyenler ile sigortacılık sektöründe çalışan alan uzmanları katılıyor.