Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, İslam âleminin Miraç kandilini tebrik ederek, “Bugün bizlere düşen bu gecenin hürmetine, gayretlerimizi Mescid-i Aksâ’nın kurtuluşu için çalışmaya teksif etmektir. İşte bunu başarabildiğimizde bize bakan yönüyle miraç, gerçek anlamını bulacaktır” dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Miraç Kandili sebebiyle bir mesaj yayınladı. Başkan Erbaş’ın mesajında şu ifadelere yer verildi:
“Değerli Kardeşlerim, Bu gece, Peygamber Efendimiz (sas)’in Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya oradan da semaya yükselişini ifade eden Miraç kandilini idrak edeceğiz. Yüce Allah’ın, bazı ayetlerini göstermek üzere kulu ve elçisi Hz. Muhammed (sas)’i katına yükselttiği miraç hadisesi, O’nun sonsuz kudretinin ve müminlere inayetinin mucizevî bir tecellisidir. Zira İslam’ın ilk yıllarında, müşriklerin amansız baskıları karşısında yaşanan sıkıntılı ve hüzünlü günlerin ardından Rasulüllah’ın ve mümin gönüllerin beklediği teselli ve sekînet miraçla gelmiştir. Hz. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in nezdinde gerçekleşen bu büyük mucize, içerisinde barındırdığı hikmetlerle bizlere manevî yükselişin imkânını ve yollarını gösteren hikmetlerle doludur. Miraç, bir tevhit çağrısıdır. Bütün insanları Allah’ın birliği ve kudreti ekseninde hakikat ufkuna görkemli bir şahitliğe çağırır. Tevhit, ibadet ve istikamet üzere yaşayanların asla mahcup ve mahzun olmayacaklarını müjdeler Miraç, bir sadakat davetidir. Müminleri Hz. Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’e şartsız tabi olmaya davet eder. Bu uğurda karşılaşılan her türlü engel, baskı ve tehdide rağmen sabır, metanet ve güzel ahlak üzere sebat edenlerin Allah’ın inayet ve rahmetine mutlaka ulaşacaklarını bildirir. Miraç, bir yükseliş muştusudur. Süflî gailelerden arınarak miracın en değerli hediyesi olan namaza tutunanlara, ulvî mertebelere doğru olağanüstü bir yolculuğu muştular. Müminin miracı olan namazın, insanı varlığın özüne, anlamına ve Allah’ın sonsuz rahmet ve mağfiretine yükselteceğini haber verir.
Miraç, bir sorumluluk ihtarıdır. Müminlere, Peygamberlerin emaneti ve İslam medeniyetinin ebedî mirası olan Kudüs’ü hatırlatır. Miracın mukaddes makâmı ve Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksâ’nın kıymetini tebcil ederek onun hürriyetine dair inananların omuzlarına önemli bir sorumluluk yükler.
Bu itibarla bugün bizlere düşen, miracın derununda taşıdığı manayı doğru bir şekilde anlayarak zihnimizi, kalbimizi ve bütün hayatımızı İslam’ın hikmet ve güzellikleriyle tezyin etmektir. Bu gecenin manasını idrak ederek Rabbimizi tesbih ve imanımızı tahkim etmektir. Bu geceyi vesile kılarak Peygamber Efendimize (s.a.s) sadakatimizi teyit etmektir. Bu geceyi fırsat bilerek namazla aramızdaki muhabbetimizi tekit etmektir. Bu gecenin hürmetine, gayretlerimizi Mescid-i Aksâ’nın kurtuluşu için çalışmaya teksif etmektir. İşte bunu başarabildiğimizde bize bakan yönüyle miraç, gerçek anlamını bulacaktır. Bunun için öncelikle nefsimizi her türlü kötülükten arındırarak bütün izzeti ve kurtuluşu Rabbimizin yanında aramalı; O’nun rızasını her işimizin nihaî gayesi kılmalıyız. Allah’ın ezeli kelamını ve Peygamber Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) sünnetini hayatımızın yegâne rehberi bilmeliyiz. Ruhumuzun ve gönlümüzün miracını beş vakit namazda bulmalıyız. Bu uğurda azim, irade ve gayretle mücadele ederek İslam ümmetinin muhabbet, merhamet ve vahdet üzere yeniden yükselişine umut olmalıyız. Bu duygu ve düşüncelerle aziz milletimizin ve tüm İslam âleminin Miraç kandilini tebrik ediyor; bu mübarek gecenin, İslam dünyasının içinde bulunduğu sıkıntılardan kurtuluşuna ve Müslümanların birlik-beraberliğine vesile olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum. Miraç kandilinden itibaren başlayan Kudüs Haftası’nın da tüm Müslümanlar tarafından farkındalık oluşturacak etkinliklerle değerlendirilmesini temenni ediyorum.”