’Dünyanın Ateşini Düşürüyoruz’ projesiyle, Dünya Ormancılık Günü’nde doğacak 4 bin bebek adına 4 bin fidan bağışlanacak

Küresel ısınma ve iklim değişikliği ile mücadele için Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları ve Bağışıklama Derneği ve Nobel İlaç el ele verdi. ’Dünyanın Ateşini Düşürüyoruz’ projesi kapsamında 21 Mart Dünya Ormancılık Günü’nde doğacak 4 bin bebek adına TEMA Vakfı aracılığıyla Gaziantep Balıkalan’daki Umut Ormanı’na 4 bin fidan bağışlanacak.

’Dünyanın Ateşini Düşürüyoruz’ projesiyle, Dünya Ormancılık Günü’nde doğacak 4 bin bebek adına 4 bin fidan bağışlanacak

Küresel ısınma ve iklim değişikliği ile mücadele için Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları ve Bağışıklama Derneği ve Nobel İlaç el ele verdi. ’Dünyanın Ateşini Düşürüyoruz’ projesi kapsamında 21 Mart Dünya Ormancılık Günü’nde doğacak 4 bin bebek adına TEMA Vakfı aracılığıyla Gaziantep Balıkalan’daki Umut Ormanı’na 4 bin fidan bağışlanacak.

’Dünyanın Ateşini Düşünüyoruz’ projesinin tanıtıldığı basın toplantısı; Çevre ve Doğa Programları Yapımcısı Güven İslamoğlu moderatörlüğünde, Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları ve Bağışıklama Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Zafer Kurugöl ve Nobel İlaç Genel Müdürü H. Hakan Şahin’in katılımı ile gerçekleştirildi. Proje paydaşlarından Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları ve Bağışıklama Derneği, bebek ve çocuklarda ateşli hastalıklarla ilgili doğru bilgilerle farkındalık oluşturmak hem de küresel ısınmaya dikkat çekmek amacıyla çeşitli faaliyetlerde bulunuyor. Toplum genelinde ateşli hastalıklarda ateşi düşürme ile ilgili akılları karıştıran pek çok bilgi kirliliği bulunuyor. Dernek, farkındalık sağlayarak ateşin verdiği zararlardan bebek ve çocukları koruyabilmeyi hedefliyor.

Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları ve Bağışıklama Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Ege Üniversitesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zafer Kurugöl, bebek ve çocuklarda ateş yönetimi hakkında yaptığı açıklamada, "Çocuklarda ateşin çok sık görüldüğünü, aileleri ve hekimleri endişelendiren, hatta telaşa neden olan bir hastalık belirtisidir. Burada önemli nokta ateşin bir hastalık değil, bir ‘hastalık belirtisi’ olduğudur. Vücut sıcaklığının normalin üstünde ölçülmesi olarak tanımlanan ateş, en sık enfeksiyon hastalıklarında yükselir. Ama enfeksiyon dışı birçok hastalıkta da yükselebilir" ifadelerini kullandı.

Kurugöl, normal vücut sıcaklığının kişiden kişiye değişim gösterdiğini belirterek, "Ölçtüğümüz ateş, kişinin yaşına, ölçümün yapıldığı saate, ölçümün yapıldığı vücut bölgesine, kişinin aktivite düzeyine, çevre ısısına, adet döngüsünün evresine göre değişiklik gösterir. Bebeklerde vücut sıcaklığı daha yüksektir. Bebeklikten itibaren bir düşüş olur ve bu hafif düşüş ergenlik sürecine kadar devam eder ve vücut ısısı kızlarda 13-14, erkeklerde 17-18 yaşlarda sabit hale gelir. Vücut sıcaklığı, ölçümün yapıldığı saate göre de değişiklik gösterir. Sabah 06.00 sıralarında en düşük, akşamüstü 18.00’de ise en yüksektir. Sağlıklı bir insanda koltuk altı ısısı 35,7-37,3 derece arasında değişmekle birlikte ortalama 36,4 derecedir. Makattan ölçülen vücut sıcaklığı koltuk altından ölçülenden 0,5-1 derece daha yüksektir. Yine, ağızdan ölçülen vücut sıcaklığı koltuk altından ölçülenden 0,5 derece daha yüksektir. Özet olarak şunu söyleyebiliriz, nereden ölçülürse ölçülsün 38 derece üzeri ateş kabul edilir" dedi.

Zafer Kurugöl: "Günümüzde ateş ölçümünde dijital termometreler kullanılmaktadır"

En doğru ölçüm metotlarından birinin termometre olduğunu söyleyen Kurugöl, "Günümüzde ateş ölçümünde dijital termometreler kullanılmaktadır. Vücut sıcaklığı ölçümü, koltuk altından, makattan, ağızdan, kulaktan veya alından yapılabilir. Son zamanlarda aileler ve sağlık kuruluşları tarafından en çok tercih edilen yöntemlerden biri infrared termometrelerle kulaktan ateş ölçümüdür. Covid-19 pandemisi nedeniyle bazı yerlerde tarama amacıyla alından veya koldan ölçüm yapılmaktadır. Alından ölçüm çocuklarda bireysel kullanım için önerdiğimiz bir yöntem değildir. Yine bazı akıllı telefonların ateşin izlenmesine izin veren uygulamaları mevcuttur. Bunların kullanımı da önerilmemektedir. Kulak termometreleri, pratik ve hijyenik olması, ölçümün iki saniye gibi kısa bir sürede yapılması gibi avantajları nedeniyle sık kullanılmaktadır. Kulaktan ölçülen vücut ısısı makattan ölçülene yakındır, gerçek vücut ısısı hakkında oldukça doğru sonuç verir. Ancak, kulak tüpleri veya kulak enfeksiyonu olması ölçümün doğruluğunu etkileyebilir. Kulak enfeksiyonu varlığında normalden daha yüksek ölçüm yapabilir. Soğuk bir günde dışarıda bir ölçüm yapılıyorsa, kulak sıcaklığını ölçmeden önce 15 dakika beklenilmesi önerilir" ifadelerini kullandı.

"Ateş bir hastalık değildir, hastalık belirtisidir"

Kurugöl, sözlerine şöyle devam etti: "Ateş, vücudun enfeksiyona karşı geliştirdiği bağışıklık yanıtın bir parçasıdır. Vücut ısısı yükselmesi ile vücutta bağışıklık sistemi aktive olur. Bazı mikropların çoğalması durur veya azalır. Ancak, ateşin yükselmesi, oksijen tüketimini, ihtiyacını artırır, bazal metabolizmayı hızlandırır, kanda hemoglobinin oksijen çekim gücünde azalmaya neden olur. Huzursuzluk, halüsinasyon görmeye sebep olabilir. Ateş olduğunda çocuk kendini kötü hisseder. Ateşli çocukların yüzde 3-5’i havale geçirebilir. Genellikle, vücut ısısı 38,6 derecenin üzerine çıktığında ateşin dezavantajları başlar. Bu nedenle, ateş 38,6 derecenin üzerinde olduğunda mutlaka düşürülmelidir. Ayrıca, çocukta huzursuzluk, halsizlik, ağrı gibi şikayetler varsa varsa, çocuk zayıf veya kansızsa, nörolojik hastalığı, kalp, akciğer hastalığı varsa veya yanık, kafa travması gibi durumlar söz konusu ise veya ateşli havale geçirme öyküsü varsa 38,6 dereceyi beklemeden ateş düşürülmelidir. Unutulmaması gereken şey, ateşin bir hastalık değil, hastalık belirtisi olduğu, düşmesinin çocuğun iyileşmesi anlamına gelmediğidir. Ateşi düşürürken amaç vücut ısısının normale döndürülmesi olmamalıdır. Hastanın konforunun sağlanmasının, küçük çocukların rahatladığı, büyük çocukların ise kendini iyi hissettiği vücut ısısı düzeyinin tedavi için yeterli olduğu akılda tutulmalıdır. Ateş düşürücü ilaçlar bu konuda aile ve hekimlerin en büyük yardımcısıdır".

Ateşin nasıl düşürülmesi gerektiği konusunda bilgilendirmede bulunan Kurugöl, "Ateş düşürücü ilaçlar, hasta çocuğun konforunu iyileştirir, ağrısını azaltır, su kaybını azaltarak vücudun susuz kalmasını önler. Bu nedenle, ateşin düşürülmesinde çok önemli rol oynarlar. Ateşli bir çocukta yapılacak ilk şey sıvı alımını artırmak, aktiviteyi azaltmak ve ateş düşürücü ilaç tedavisi vermek olmalıdır. Ateşli bebeğin üstündeki giysiler çıkarılmalı, uygun dozda ateş düşürücü ilaç verilmelidir. Ateşi yüksek olan çocuğun üstünün örtülmesi, daha çok giydirilmesi önerilmediği gibi rutin olarak soğuk uygulama yapılması da önerilmez. Çünkü ateşi yükselen çocukta, ısı tasarrufu sağlamak amacıyla, periferdeki el ve ayak damarlarında vazokonstriksiyon (damarların büzülmesi, kasılması) olur. Bu nedenle, ateşlenen kişinin elleri, ayakları buz gibidir. Bir de her çocuğa erken dönemde soğuk uygulama yaparsak bu durumu daha da artırır, çocuğa zararlı olabiliriz. Bu nedenle, soğuk uygulamayı başlangıçta erken dönemde değil, ateş düşürücü ilaç tedavisi yeterli gelmediyse, ilaç verildikten en az 30 dakika sonra yapmamız önerilir. Soğuk uygulama, ılık su uygulaması veya ılık su ile banyo şeklinde yapılmalıdır" dedi.

"Sirke ile vücudu silmek veya banyo suyuna alkol eklenmesi gibi uygulamaları kesinlikle önermiyoruz"

Banyo suyu sıcaklığının 30-32 derece olması gerektiğini belirten Kurugöl, "Buzlu ya da soğuk su ile banyo yapılması, alkol, kolonya veya sirke ile vücudu silmek veya banyo suyuna alkol eklenmesi gibi uygulamalar kesinlikle önerilmez. Bu uygulamaların yapılması halinde periferdeki el ve ayak damarlarında vazokonstriksiyon, büzülme daha da artacak, çocuk titreyerek daha fazla ısı üretecek, el ve ayakları buz gibi olmasına rağmen vücut iç ısısı daha da yükselecektir. Parasetamol ve ibuprofen, çocuklarda ateş tedavisi için onaylanmış, rehberlerde önerilen ateş düşürücü ilaçlardır. Dünya genelinde, çocuk hekimlerinin en çok kullandıkları, ilk tercih ettikleri ateş düşürücü parasetamoldür. Amerikan Pediatri Akademisi başta tüm bilimsel kurumlar, rehberler ilk tercih olarak parasetamolü öneriler. Aspirin, erişkinlere verilebilir, ama 16 yaş altı çocuklarda Reye sendromudiye bilinen karaciğer yetmezliği ve ölüme sebep olan tablo ile ilişkisinden dolayı önerilmez. Yine, ateş düşürücü dozda verilen aspirinin mide, bağırsakta kanamaya neden olabileceği unutulmamalıdır. Ülkemizde bir ara yaygın olarak kullanılan Nimesülid, 12 yaş altı çocuklarda kontrendikedir, kullanılamaz. Ülkemizde 12 yaş altı kullanımı yasaktır. Ateş düşürücü ve ağrı kesici olarak yaygın kullanılan bir diğer ilaç metamizoldür. Metamizolün çocuklara verilmesini önermiyoruz. Metamizol, güçlü bir ateş düşürücü ve ağrı kesicidir, ama kemik iliği baskılaması, agranülositoz gibi ağır yan etkilere sebep olabilir. Çocuklarda metamizol sonrası gelişen çok sayıda hipotermi (vücut ısısının tehlikeli derecede düşmesi) vakası bildirilmiştir. Sağlık Bakanlığı tüm hekimlere 14 Şubat 2021 tarihinde gönderdiği mektupla, metamizol etkin maddesi içeren ilaçların ilaca bağlı karaciğer hasarı riski taşıdıklarını belirtmiş, metamizol reçete edilirken dikkat edilmesini konusunda hatırlatma yapmıştır. İbuprofen, çocuklarda ateş tedavisinde kullanılabilecek diğer bir ateş düşürücü ilaçtır. Parasetamol ve ibuprofenin karşılaştırıldığı birçok çalışmada her iki ilacın ateş düşürücü etkinliği benzer bulunmuştur. Ancak, tedavi dozlarında güvenlik, yan etkileri ile ilgili daha uzun süreli deneyim olması nedeniyle, ateş düşürücü tedavide parasetamol daha çok tercih edilir. İbuprofen, tedavi dozlarında nadir de olsa gastrit, hazımsızlık, mide kanaması, cilt döküntüleri, akut böbrek hasarına neden olabilir. Altı aydan küçük bebeklere, böbrek toksisitesi riski nedeniyle, ibuprofen verilmesi önerilmez. Altı aydan büyük parasetamole yanıt vermeyen bebeklerde ibuprofen kullanılabilir. Ancak çocuğun susuz kalmamasına dikkat edilerek verilmelidir. Üç aydan küçük bebeklerde parasetamol doktor önerisi ile kullanılmalıdır. Pratikte, bazı hekimler, özellikle aileden kaynaklanan ateş kaygısı nedeniyle, parasetamol ve ibuprofeni birlikte veya dönüşümlü kullanma eğilimdedirler. Ancak yapılan birçok çalışma ve bu çalışmaların birlikte değerlendirildiği geniş metaanalizler, parasetamol ve ibuprofeni birlikte veya dönüşümlü şekilde vererek yapılan tedavinin daha yararlı olduğu hakkında yeterli kanıt olmadığını göstermiştir. Tam tersine, iki ateş düşürücü ilacın birlikte verilmesi yan etki, hatta zehirlenme riskini artırır. Bu nedenle, parasetamol verilen bir çocukta ateş yüksekliği devam ediyorsa, kombine veya dönüşümlü tedavi kararı vermeden önce, altta yatan önemli bir hastalık olup olmadığından emin olunmalı, bebeğin ateş düşürücü ilacı kilosuna göre doğru dozda alıp almadığı kontrol edilmelidir. Parasetamol dozunun yaşa göre değil kiloya göre ayarlanması gerektiği unutulmamalıdır" şeklinde konuştu.

Kurugöl, üşüyebilir korkusu ile çocuğun giysilerini çıkartmamanın ve daha çok giydirmenin doğru olmadığını belirterek, "Antibiyotikleri ateş düşürücü olarak düşünmek, ateşli çocuğa endikasyon olmadan antibiyotik vermek yapılabilecek en büyük yanlıştır. Üç aydan küçük bebeklerde ateş, çok ciddi enfeksiyon belirtisi olabilir. Bu nedenle bebeğiniz 3 aydan küçükse hemen en yakın sağlık kuruluşuna acilen başvurmanız gerekir. Yine 2 yaş altındaki bebeğiniz ateşlendiyse, ateş düşürücü ilaç verdikten hemen sonra doktorunuza başvurunuz. Çocuğunuzun ateşi; 40 derecenin üzerinde ise, inleme veya aşırı huzursuzluğu varsa, genel görünümü kötüyse, ateşin yanında uyku eğilimi varsa veya zor uyandırılabiliyorsa, dalgın veya sayıklıyorsa, sürekli kusuyorsa, cildinde mor döküntüler oluşuyorsa, boyun kısmında, ensesinde sertleşme varsa, bıngıldağı kabarık ise, zor nefes alıp veriyorsa veya daha önce ’havale’ geçirmiş ise zaman kaybetmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurunuz" dedi.

Hakan Şahin: "Herkesi, dünyanın ateşini birlikte düşürmek için adım atmaya davet ediyoruz"

Nobel İlaç Genel Müdürü Hakan Şahin ise, “Dünyanın ateşini düşürmek tüm sektörlerin ana gündem maddesi olmalı” diyerek şu bilgileri paylaştı: "Faaliyete geçtiğimiz ilk günden bu yana, insan sağlığı için dünyanın her köşesinde güvenilir ve erişilebilir ürünler sunarak, yolumuza emin adımlarla devam ediyoruz. İnsan sağlığını en iyi şekilde korumak için, dünya kaynaklarının da en iyi şekilde korunması gerektiğinin bilincindeyiz. Her işimizde bu sorumluluk ile hareket etme gayretindeyiz. Dünyanın kaynakları sonsuz değildir. Nüfus artışı ve kontrolsüz endüstrileşme, ormanlardan madenlere, minerallerden toprağa, havadan suya birçok doğal kaynak için tehdit oluşturmaktadır. Birleşmiş Milletler raporuna göre bir milyon bitki ve hayvan türü yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor. Bugün bizi bir araya getiren ’Dünyanın Ateşini Düşürüyoruz’ projesi, Nobel İlaç olarak küresel ısınmaya karşı mücadele etme kararlılığımızın bir başka göstergesidir. Bu proje kapsamında çocuklarımıza daha yaşanabilir bir dünya bırakabilmek amacıyla 21 Mart Dünya Ormancılık Günü’nde Türkiye’de doğan 4 bin bebek adına Gaziantep Balıkalan’da fidan dikilmesine aracılık ediyoruz. Felis Ödülleri Sağlık İletişim kategorisinde başarı ödülüne layık görülen bu sosyal sorumluluk projesini geliştiren ekibimizi bir kez daha tebrik ediyorum. Yurt dışında faaliyet gösterdiğimiz 20 ülkede de çocuklarımız ve dünyanın ateşini düşürmeye destek olma konusundaki kararlılığımızı da özellikle vurgulamak istiyorum. Bu projeyle birlikte gezegenimizin sağlığı için bir adım daha attık. Küresel ısınma ve iklim mücadelesi için atılması gereken daha birçok adım var. Herkesi, dünyanın ateşini birlikte düşürmek için adım atmaya davet ediyoruz. Birlikte attığımız adımlarla ardımızda bıraktığımız iz yeşil bir dünya olsun" açıklamalarında bulundu.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER