Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Nuri Ünal, Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nda din görevlilerinin çalışma şartları gibi konuların ikinci plana atılmaması gerektiğini belirterek, "Din görevlilerinin ve bütün Diyanet çalışanlarının çeşitli platformlarda problemlerinin gündeme gelmesi, çözüm yollarının aranması ve hayata geçirilmesi sağlanmalıdır" dedi.
Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Nuri Ünal, Camiler ve Din Görevlileri Haftası dolayısıyla yayınladığı mesajda, “Diyanet İşleri Başkanlığı ilk kez 1986 yılında 1-7 Ekim tarihlerini Camiler Haftası olarak ilan etmişti. 2002 yılına kadar böylece kutlandı. Sendikamızın 2002 yılında teklifi ile Camiler Haftası’nın ismi 2003 yılından itibaren Camiler ve Din Görevlileri Haftası olarak değiştirildi. O günden itibaren de bu isimle kutlanmaktadır” dedi.
Camileri din görevlilerinden ayrı düşünmenin mümkün olmadığını belirten Ünal, şu ifadeleri kaydetti:
“Din görevlilerimiz, namaz vakitleri başta olmak üzere camiden ayrılamamakta, zamanlarının büyük bölümü camilerde geçmektedir. Görevleri yalnız namaz kıldırmak veya ezan okumakla sınırlı değildir. İlgilendikleri sadece camiye gelen vatandaşlar değildir. Neredeyse günün her saati insanlarımızla beraberdirler. Çocuklara Kur’an öğretiminden özel günlerde duasına, hastasından cenaze merasimine, kısaca gencinden yaşlısına, erkeğinden kadınına kadar herkesin ve her kesimin hocası olarak günün her saati hizmet etmektedirler.”
Din görevlilerinin çevresindeki fakirlerin, düşkünlerin, yetimlerim ve kimsesizlerin sorulduğu ilk kişi olduğunu ifade eden Ünal, “Mensubu olmakla onur duyduğumuz Diyanet İşleri Başkanlığımızın en özel ve önemli görevini yerine getiren din görevlilerimizle bir hafta bile olsa ilgilenmek, anmak ve dertleriyle hemhal olmak önemlidir” ifadelerini kullandı.
Bu haftada din görevlilerinin çalışma şartları gibi konuların ikinci plana atılarak, sadece camilerin ön plana çıkarılmasının doğru bir yaklaşım olmadığını ifade eden Ünal, “Bu haftanın adında da bulunan din görevlileri geri plana atılmamalıdır. Bu hafta bir fırsat olmalı, bir başlangıç haline getirilmelidir. Din görevlilerinin ve bütün Diyanet çalışanlarının çeşitli platformlarda problemlerinin gündeme gelmesi, çözüm yollarının aranması ve hayata geçirilmesi sağlanmalıdır. Burada sorumluluk Diyanet İşleri Başkanlığı yöneticilerinindir. Özellikle de sendikalarla istişareden kaçınılmamalıdır. Milletimizin din görevlisine gösterdiği ilgi ve saygı, her şart ve ortamda Kurum yetkililerince de din görevlilerimize ve bütün çalışanlarımıza gerektiği gibi hissettirilmelidir. Kurum içerisinde birbiriyle uğraşan ve uğraşılan bir görünümden uzaklaşılmalıdır. Görevlilerimizin Kuruma olan bağlılıkları, aidiyeti geliştirilmelidir. Bunun yolu da bilgi, ehliyet, liyakat ve adaletin ön plana çıkarılmasıdır. Senden, benden anlayışı yok edildiğinde bütün çalışanlar ’Ben Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanıyım, Diyanet benim kurumumdur’ diyecektir. Birbirini seven, saygı duyan ve sahiplenen bir anlayışı geliştirdiğimizde hizmette verim ve kalite de artmış olacaktır” dedi.
"Din görevlilerimiz başta olmak üzere bütün çalışanlarımızı çeşitli nedenlerle ayrıştırmadan davranabilmeliyiz" diyen Ünal, açıklamasına şöyle devam etti:
“Emaneti ehline verin’ emri yerine getirilmelidir. Çalışanlar, sendikal tercihleri başta olmak üzere idareye veya idarecilere yakınlık ve uzaklıklarına göre değerlendirilmemelidir. Memleket, okul veya başka birliktelikler ön plana çıkarılmamalıdır. Milletçe birlik, bütünlük ve beraberliği sağlayan Diyanet ve çalışanlarını ayrıştırmaya tabi tutmak, hem Kurumumuza, hem ülkemize ve milletimize hem de geleceğimize yapılabilecek en büyük kötülüktür. Yine ifade
ediyorum ki bunu sağlayacak Diyanet İşleri Başkanı ve her düzeydeki yönetim kadrosudur. Türk Diyanet Vakıf-Sen olarak yapılan ve yapılacak her hayırlı çalışmanın ve düzenlemenin yanındadır, destekçisidir. Ayrıştırmanın, ötekileştirmenin, kendi gibi düşünmeyenleri dışlamanın, hukuksuzluğun ve adam kayırmacılığının da her daim karşısındadır. Diyanet İşleri Başkanlığı ve çalışanları bizim için çok değerlidir.”
“Camiler, hayatımızın vazgeçilmezidir. Her vatandaşımızın rahatça ve huzurla geldiği kutsal mekanlarımızdır” diyen Ünal, “Camilerimizi ve Kur’an kurslarımızı inşa, imar ve destekleyen bütün vatandaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Allah hepsinden razı olsun. Özellikle de ecdat yadigarı yapılarımızın ayakta tutulması ve gelecek nesillere aktarılması önemlidir. Bu hafta vesilesiyle cami ve Kur’an kurslarımızın genel ihtiyaçları da değerlendirilmelidir. Türk Diyanet Vakıf-Sen olarak yurt içinde ve yurt dışında zor şartlarda da olsa milletimize İslam’ı anlatan ve öğreten din görevlilerimiz ve bütün Diyanet çalışanlarımıza başarılar diliyoruz. Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nın Diyanet çalışanlarımıza hayırlar getirmesini temenni ediyor, vefat etmiş bütün çalışanlarımızı rahmetle, şükranla yad ediyor, emekli olmuş ve görevlerine devam eden bütün din görevlilerimize ve çalışanlarımıza huzur, mutluluk, sağlık ve esenlikler diliyorum. Camiler ve Din Görevlileri Haftamız kutlu olsun” dedi.