Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, “Ülkeyi satanlar, işçiyi satanlar, insanlara hakaret edenler, iftira atanlar esas alçak onlardır. Bugüne kadar ne ülkemi sattım, ne mazlumu sattım, ne işçiyi sattım Allah şahidimdir. Bizim üzerimizden hiç kimse siyaset yapmasın” dedi.
Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Demiryol-İş Sendikası Adapazarı Şubesinde Hükümet ve Türk-İş’in, 2019-20 kamu işçisine yapılacak zammı görüşmek için bir araya geldiği görüşmede, Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay’ın, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt’e söylediği ve tepkilere neden olan sözlerle ilgili açıklamalarda bulundu. Sendikaların siyasi partilerin arkalarına sığınmaması konusunda vurgu yapan Atalay, işçinin haklarını bugüne kadar savunduğunu ve bugünden sonrada savunacağını belirtti.
Sendikalar siyasi partilerin arkalarına sığınmamalı
Sendikaların siyasi partilerin arkalarına sığınmaması gerektiği konusunda vurgu yapan Ergün Atalay, “Özellikle kamuoyunun gündeminde, önünde olursan doğru bildiğinizi söylemeye devam edersen zaman zaman bedeller ödemeye devam ediyorsun. Şimdi biz öyle ülkede yaşıyoruz ki; Siyaset yüzde 50 bölünmüş vaziyette, gazetelerin, televizyonların konumu ortada. Şimdi burada biz hükümetin iyi yaptıklarını söylediğimizde bir kesim rahatsız oluyor, ona rahatsız edecek bir şey söylediğimiz zaman öbür bir kesim rahatsız oluyor. Türkiye’de ki sendikalar 3’e bölünmüş vaziyetteler. Biri ideolojik bakıyor, biri başka bir siyasi partiye diğeri başka bakıyor. Özellikle sendikalar siyasi partilerin arkalarına sığınmamalı, tablo bu. İşçi ilk başta sendikasından yana olmalı sonra gidip bir siyasi partiye bağlı olmalı. Evvela önce siyasi partiye bağlı olursa, sonra sendikacılık yapmaya kalkarsan kalkamazsın. Türkiye’de ki siyasilerin hangisi doğru yapıyorsa doğru söylemek durumundayım ki öyle de yapıyorum. İktidar başta olmak üzere yanlış yapıldığı zaman çıkarak alenen söylüyorum. Söylemeye devam edeceğim” dedi.
Ülkeyi, işçiyi satarak, iftira atanlar esas alçak onlardır
Hükümet ve Türk-İş’in, 2019-20 kamu işçisine yapılacak zammı görüşmek için bir araya geldiği görüşmede, Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay’ın, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt’e söylediği ve tepkilere neden olan sözlerle ilgili olarak ise, “Biz o gün masaya oturduk sayın bakan yukarıdan inerken konuştuk, zammı bakanın açıklaması lazım. Bakan çıktı zammı açıkladı oradan zammı açıkladı canlı yayın durdu, bana döndü bir şey söyleyecek misin diye bende söyleyecek bir şeyim yok dedim ne söyleyeyim ki ortalığı karıştırayım, laf şu; ben kadrodan geçen taşeronları buraya yazdıramamışım, benim problemim o, ben oturmuşum oraya imza atacağım zaten 17 adam imza atmış, herkes benim yanımda gizli kapaklı bir iş yapmıyorum. Bunun adı kamu sözleşmesi ama ben onu aldığım zaman gündem değişecek bende gayri ihtiyarı herkesin duyacağı bir şekilde bunu söyledim. Taşeronu halledemediğimi, yazdıramadığımı söyledim. Bir buçuk senedir dilimin döndüğü kadarıyla enflasyonun 15 olduğu yerde kadroya geçen taşeron kardeşlerimiz bu ücret doğru değil, günahtır yazıktır. Öyle bir beklenti oldu sanki bu taşeron sözleşmesi kadroya geçen arkadaşlarımız ile ilgili. Böyle bir beklenti oldu, o gün benim ifadem de bundan ibaret. Başka bir ifadem yok. Ama belli siyasiler twitler atmaya devam ediyorlar; ülkeyi satanlar, işçiyi satanlar, insanlara hakaret edenler, iftira atanlar esas alçak onlardır. Bugüne kadar ne ülkemi sattım, ne mazlumu sattım, ne işçiyi sattım Allah şahidimdir” diye konuştu.
Bizim üzerimizden hiç kimse siyaset yapmasın
Atalay sözlerinin devamında ise, “Bazıları diyor ki; bu ülkeyi bir karıştıralım, bundan birileri nemalansın. Bugüne kadar sözleşmenin s sini konuşmayanlar, işçilerin haklarından bahsetmeyenler, bugün sözleşmeden bahsediyorlar. Bizim üzerimizden hiç kimse siyaset yapmasın. Ben yanlış bir şey dünde, bugün de yapmadım. Eksik veya hatalı söylediğim olur; noksan söylediğim bir işi söyleyeceğim o gün bakan hanıma tarım için bin tane arkadaşın uzatması olmadı sayın bakanım söyle diyorum, o bana sen söyle diyor, ben söylesem yerine gelecek mi? Ben ona söyletmek istiyorum, tabi söylerken de üslubum biraz doğru olmamış bunu da söyleyeyim, ben orada bakanımızın söylemesini konunun yürürlüğe girmesini istedim. Çünkü benim söylediğim zaman bürokrat beni dinlemeyecek ki, bakan hanımın verdiği talimatı dinleyecek. Orada belki daha nazik bir dil olabilirdi ama benim orada öyle bir ortamım yoktu. Onun için durum bu, biz burada işçinin çıkarıyla ilgili hareket ediyoruz. EYT’yi söylemeye devam edeceğim, taşerondan kadroya geçenleri söylemeye devam edeceğim, geçici işçiyi, hayat pahalılığını söylemeye devam edeceğim, Kaz Dağları’nı söylemeye devam edeceğim ama terör örgütünün yaktığı ormanları da söylemeye devam edeceğim” şeklinde konuştu.