Kim olduğu, nerede doğduğu, nasıl şartlar altında yaşadığı, mesleği, kariyeri, maddi olanakları veya içinde bulunduğu çevre ne olursa olsun herkes zor zamanlardan geçmiş veya geçiyordur.
Baktığımızda gördüklerimiz ve algıladıklarımızla değerlendirirken birçok insanı, kiminin derdi olmadığını düşünür ah ederiz hayata ve kadere, sanki tüm yükler kendi omuzlarımızdaymış gibi. Oysa bilseydi herkes, her insanın suretten ibaret olmadığını, görünmeyen ancak baş etmek zorunda kalınan onca güçlükle içinde, zihninde mücadele verdiğini, yalnız olmadığını anlardı.
Evet. Birçok insan her güne yeniden başlıyor, dünün yaralarıyla hayata. Gülüyor, geziyor, öğreniyor, yürüyor, alışveriş yapıyor, çalışıyor, ev işi yapıyor, çocuk büyütüyor, sınava hazırlanıyor bu yaralarla birlikte, dışarıdan her şey yolunda görünürken.
Kimi çok dirençlidir, daha güçlü kalmaya çalışır, kimiyse daha kırılgandır, daha çok etkilenir. Her iki durumda da baş etmeye çalıştığımız duygularımızla devam ederiz yaşamın akışında, bazı sorumluluklarımız, yapmamız gerekenler vardır çünkü. Geçtiğimiz zor zamanların bize bıraktığı ve iyileşmesi gereken duygular vardır. Peki ama insan içindeki duyguları nasıl iyileştirir? Ruh sağlığını nasıl korur?
Çevremiz kalabalık olsa da, tek başımıza da olsak nihayetinde birlikte yaşamak zorunda olduğumuz tek kişi var; kendimiz.
Hem mental olarak hem de ruh ve beden sağlığımızla iyi kalmalı, iyi değilsek iyileşmeyi öğrenmeli veya bunun için destek isteyebilmeliyiz.
İnsan kimi zaman duygularını iyileştirebilir kendi kendine.
Dışarıdaki kuvveti karşılayamayacak bir iç dirence sahip olamadığımız durumlarda ise destek almaktan asla çekinmeden, elimizi uzatmaya da, o eli birinin tutmasına da ihtiyacımızın olması son derece insanidir, normaldir.
Bedensel hastalıklarda doktora ihtiyacımız olduğu an hastaneye başvurmak ne kadar olağansa, güç durumlara karşı ruhumuzu güçlendirmek için bir uzmandan destek almak da o kadar olağandır. İçimizde iyileşmeyi bekleyen yaralarımız olabilir, çünkü insanız, duygularımız var.
Bu yaralarla ömür boyu dipsiz bir kuyuda yaşamak zorunda değildir insan. Orada bir el var, kurtarmak için uzatılmış. O eli tutun ve özgürleşin.