Kölelik farklı bakış açılarıyla değerlendirilmesi gereken bir gerçekliktir. Köleler neyapar, bizler kölemiyiz, kölelik hala varmı.. gibi sorular aklımıza geliyor olabilir? Aslında tamda yaşadığımız bu dünya hayatında, köleliğin en uç noktasına kadar yaşandığını görmek mümkün. Biraz objektif olarak düşündüğümüzde, İşçi olarak nitelendirdiğimiz insanların köleliği sonuna kadar yaşadıklarını analiz edebiliriz. Modern kölelik diyede adlandırabiliriz bu sistemi.
Düşününkü bir işçi yıllarca çalışıyor zor şartlarda yaşam savaşı veriyor, hiç bir sosyal ihtiyacını karşılayamadan 65 yaşında emekli olup rahata ereceğini düşünüyor. Yani sindirilmiş ve yaşam standartları sınırlandırılmış, bu hayata ve bu yaşama mecbur bırakılmış bir insan. Sizce mutlumu, hedefleri olabiliyormu, yada neden böyle bir yaşama mecbur bırakılıyor? Açıkcası bu sistem köleliği hatırlatıyor insana. Yani yaşadığımız hayat zenginlerin mutlu olabileceği, yoksulların çalışarak ömürlerini tükettiği bir düzen üzerine kurulu diyebiliriz. Günde on saat çalışıp haftada bir gün izin kullanıp izinli günündede ancak dinlenebilen bir çalışan mutlu olabilirmi..? İmkansız gibi görünüyor.
Ayrıca hayat boyu her türlü fedakarlıklara ramen bir ev sahibi dahi olamamak köleliğin de ötesinde bir olgu gibi görünürken öte yandan yoksul insanların hayatlarını kötü koşullarda olsa dahi ikame edebilmesi, varlıklı insanların insiyatifine bırakılmış gibi olmuyor mu? Yani güçlülerin, modern hayatı yoksulların beklentisiz mücadeleleri sonucu gerçekleşirken, yoksulların yetersiz yaşam koşulları içerisinde verdiği mücadeleler hedefsiz ve anlamsız kalmaktadır.
Tarihe doğru yol alacak olursak Mısır piramitlerinde çalışan köleleri ele alalım. Öncelikle sağlık sigortaları var, yirmi yaşına gelen bir köle evlenebiliyor ve tüm masrafları devlet tarafından karşılanıyor ayrıca kendilerine ev veriliyor. Çocukları okula gönderiliyor ve zeki olan çocuklar devlet memuru olarak yetiştiriliyor.Ayrıca haftada 2 gün yılda 2 ay tatilleri oluyor. Mısır kaynaklarından bu verilere ulaşabilmek mümkün.
5 Bin kadar yıl önce yaşamış sümerlerdede benzer şartlar vardı. Hatta köle yılda iki defa sağlık kontrolünden geçirilerek yaşam standartları kontrol edilirdi. Köleye kötü davranmak ve ona verimli bir hayat sunmamak iş vereni idama kadar götürürdü. Durum böyle iken sormadan edemeyeceğim Mısırlı köleler mi daha iyi bir hayat yaşıyordu yoksa günümüzdeki bizler yani modern köleler mi?
Günümüze dönecek olursak, dünya üzerinde milyonlarca evsiz, milyonlarca yoksulluk nedeniyle okuyamayan çocuk, milyonlarca işsiz ve milyonlarca açlıktan ölen insan varken kölelik yok demek zor bir tercih olsa gerek. Öte yandan başarısız bir bireyin varlıklı olmasından kaynaklı en iyi okullarda ve özel üniversitelerde hak etmediği bir şekilde çeşitli ünvanlar edinmesi ve çeşitli makamlara getirilmiş olması yoksul halkla varlıklı halk arasndaki uçurumu görmemizi sağlayabilir. Ayrıca ekonomik gücü olan insanlar toplumlarda saygınlık ve itibar görürken yoksul insanların var oluşları bile fark edilmemektedir.
Bu durum küresel anlamda ekonomik olarak güçlü olanların, yoksul halk ve işçi sınıfının efendisi olmasına, yoksul halkın ise mecburi ve zaruriyetten kaynaklı mutlak itaatkar olmalarının ve mağdur kalmalarının önünü açmaktadır. Modern ve şatafatlı bir yaşam sürerken bazıları, bazılarının da yok olmasına yada yoksul kalmalarına neden olmaktadırlar. Oysaki dünya üzerinde ki her nimetten herkesin faydalanması gerekmezmi? Aslında bireylerin mutlu olması sağlanılarak, mutlu olmak gerekirken, bencil ve kutuplaştırıcı ortamlara zemin hazırlanmaktadır.
Ülkemizden yola çıkacak olursak dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 2431 lira, yoksulluk sınırı ise 7942 lira olmuşken, asgari ücretin 2324 lira olması akıl almaz bir gerçeklik olarak ortaya çıkıyor. Bu şartlarda ücret eşitliğinden bahsetmek anlamsız kalır.
Malesef sistem, bu yaşam koşullarını insanlara dayatmaktadır. Umarım dünya üzerinde demokratik sosyal hukuk devleti olmak sözde değil uygulamada da gerçekleştirilebilir ve herkes her koşulda eşit olarak sosyal hayat koşullarından faydalanabilir. Aksi halde, kölelik olgusu isim değiştirerek yüzyıllar boyu devam edecek gibi görünüyor...
Çok doğru bir tespit