2019-2020 eğitim öğretim yılının ilk yarı döneminin sona ermesi nedeniyle bir açıklama yapan Eğitim-Bir-Sen Malatya Şube Başkanı Hüseyin Söylemez, “Köklü sorunlara gerçekçi çözümler gerekiyor” dedi.
Eğitim-Bir-Sen Malatya 1 No’lu Şube Başkanı Hüseyin Söylemez, 2019-2020 eğitim-öğretim yılının birinci kanaat döneminin geleceğe yönelik çizilen hedeflerin uzağında ve eğitim çalışanlarının sorunlarının çözümünün yeni döneme devredilmesiyle sona erdiğini belirterek köklü sorunlara kalıcı çözümler getirecek adımların beklentisiyle bugün yarıyıl tatiline girildiğini söyledi.
Yaptığı yazılı açıklama ile eğitim sektöründeki sorunları da dile getiren Söylemez, “Üç yıllık hizmet süresini tamamlayan sözleşmeli öğretmenlere yer değişikliği hakkı tanınması, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun taslağının hazırlanması, öğretmen atama ve yer değiştirme süreçlerine ilişkin bir çalıştay yapılması gibi bazı adımların dışında beklentileri karşılayacak bir iş ve işlem hayata geçirilmemiştir. Sözleşmeli öğretmenlerin kadro ve eşit haklar beklentisinin karşılanmaması, 3600 ek gösterge artışı sözünün gereğinin yerine getirilmemesi, Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili belirsizlik, öğretmen atama ve yer değiştirme süreçlerine ilişkin bir sistemin oluşturulmaması, unvan değişikliği sınavları konusunda somut bir girişimde bulunulmaması gibi pek çok sorun çözüm bekliyor” ifadelerine yer verdi.
Öğretmenlik mesleğinin itibarını artıracak ve öğretmenlerin haklarını geliştirecek kanunun ivedilikle çıkarılması gerektiğini dile getiren Söylemez, “Sendika olarak, uzun süre önce teklif ettiğimiz Öğretmenlik Meslek Kanunu, 2023 Eğitim Vizyonu’nda yer verilmesiyle birlikte bir beklentiye dönüşmüştür. Bir an evvel çıkmasını istediğimiz kanun, öğretmenlerin haklarını ve yetkilerini koruyacak ve geliştirecek bir eksende ele alınmalıdır. Öğretmenlerin görev, yetki, hak ve sorumluluklarının belirlendiği, mesleki gelişim ve kariyer basamaklarının ve iş güvencelerinin tanımlandığı, öğretmene destek niteliğinde bir meslek kanunu bir an önce çıkarılmalıdır” dedi.
Sözleşmeli öğretmenlikten vazgeçilmesi gerektiğini ve istihdam modeli kadrolu olunması gerektiğini de ifade eden Söylemez, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Sözleşmeli öğretmen istihdamı, gerek sözleşmeli eğitimciler gerek istihdamı gerçekleştiren kurumlar gerekse farklı statüdeki personelden aynı kamu hizmetini alan öğrenci ve ebeveynler açısından ciddi sorun oluşturmaktadır. Sözleşmeli öğretmenlik, kabul edilmiş hatanın tekrarı, geçmiş sıkıntıları unutmanın, aynı kısır döngüyü yeniden kurup birçok değeri heba etmenin adıdır. Sözleşmeli öğretmenlik uygulaması anayasal hakları sınırlamakta, aile bütünlüğünü bozmakta, eşleri birbirinden, çocukları da anne babalarından ayrı bırakmakta, öğretmenleri işi ile eşi arasında tercihe zorlamaktadır. Haklı taleplere, geçerli mazeretlere duyarsız yanlış istihdam politikası, öğretmenlerimizin moral ve motivasyonunu olumsuz etkilemekte, eğitimde verimliliği düşürmektedir. Kamu istihdam politikalarına yön verenler, nitelikli kamu hizmetinin ancak iş ve iç huzuruna kavuşmuş, anayasal hakları tesis edilmiş kamu personeli eliyle yürütülebileceğini görmeli, sözleşmeli öğretmenler kadroya geçirilmelidir”
3600 ek gösterge konusundaki haklı beklentilerinin de küskünlüğe dönüşmeden verilen sözün gereği yerine getirilmesi gerektiğini dile getiren Söylemez, “Eğitim çalışanlara verilen vaadi yerine getirecek, kamu personel sisteminde ülkesine ve milletine hizmet eden diğer unvanlardaki kamu görevlilerinin de ek gösterge beklentilerini karşılayacak, ek gösterge kaynaklı mağduriyetleri giderecek, çalışma barışını ve iş huzurunu sağlayacak şekilde bütün kamu görevlilerini kapsayacak bir ek gösterge çalışması yapılmasını istiyor ve bekliyoruz. Öğretmenlere 3600 ek gösterge verilmesi başta olmak üzere, seçim sürecinde kamu görevlilerine verilen vaatler ivedilikle yerine getirilmeli, sözlerin yerine getirilmemesinin oluşturacağı sosyal maliyet gözden ırak tutulmamalıdır” ifadelerini kullandı.
2023 Eğitim Vizyonunun rafta ve hedeflerin askıda kalmaması gerektiğini de belirten Söylemez’in açıklaması özetle şöyle devam etti:
“Bakanlık, özellikle eğitim çalışanlarının özlük haklarında ve çalışma şartlarında iyileştirme ve geliştirme vadeden hedefleri bir an evvel hayata geçirmelidir. Şiddete başvurmanın bedelinin ağır olduğu yasal bir düzenleme yapılmalıdır. Eğitim kurumu yöneticiliği kariyer mesleğine dönüştürülmeli, her olumsuzluğun faturası yöneticiye çıkarılmamalıdır. Öğretmenlerimizin motivasyonunu daha da artıracak bir kariyer sistemi oluşturulmalıdır. Öğretmenlerin yer değişikliği işlemlerinde mağduriyeti önleyecek adil bir süreç işletilmelidir. Eğitimin kalitesi için ter döken memur ve hizmetli çalışanlarımızın özlük hakları iyileştirilmelidir. Unvan değişikliği sınavı bir an önce yapılmalıdır. Darbecilerin izleri tamamen silinmeli, darbe ürünü kılık ve kıyafet yönetmeliği değiştirilmelidir. Yarıyıl, eğitim yöneticileri için sorunlara odaklanıp çözümler üretme dönemi olmalıdır. Eğitim-Bir-Sen olarak, birinci kanaat döneminin öğrencilerimiz için aktif bir dinlenme dönemi olmasını temenni ediyor, geleceğimize verdikleri emeklerden dolayı eğitim çalışanlarımıza teşekkür ediyoruz.”