Manisa TSO’da 2021 yılının son meclis toplantısı yapıldı

Manisa Ticaret ve Sanayi Odası (Manisa TSO) Aralık ayı olağan meclis toplantısı korona virüs tedbirlerine riayet edilerek oda hizmet binasında gerçekleştirildi.

Manisa TSO’da 2021 yılının son meclis toplantısı yapıldı

Manisa Ticaret ve Sanayi Odası (Manisa TSO) Aralık ayı olağan meclis toplantısı korona virüs tedbirlerine riayet edilerek oda hizmet binasında gerçekleştirildi.

Manisa Ticaret ve Sanayi Odası (Manisa TSO) 2021 yılının son meclis toplantısını, meclis üyelerinin katılımıyla Manisa TSO hizmet binasında gerçekleştirildi. Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Ümit Türek’in başkanlığında gerçekleşen toplantıda, 2021’in genel değerlendirmesi, güncel gelişmelerin sektörlere etkileri ve iş dünyasının 2022 yılından beklentileri ele alındı.

2021 yılı gerçekleşen bütçesi ve 2022 yılı tahmini bütçesinin görüşülerek karara bağlandığı toplantının açılışında konuşan Meclis Başkanı Ümit Türek, aralık ayı boyunca birçok önemli gün ve haftaları kutladıkları söyledi.

Sezen Şenay: “2021 yılına yükselen enflasyon damgasını vurmuştur”

Toplantıda söz alan ve 2021 yılının genel bir değerlendirmesini yapan Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sezen Şenay, “2021 yılının dünya ve ülkemiz açısından nasıl geçtiğine dair özet bir değerlendirmede bulunacak olursak, korona virüs salgınının neden olduğu ekonomik durgunluğun ardından toparlanma sürecine giren küresel ekonomiye, 2021 yılında yükselen enflasyon damgasını vurmuştur. Tedarik zincirinde yaşanan covid-19 salgınından kaynaklanan sıkıntılar, ekonomik normalleşmeyle artan tüketici talebini karşılayamayınca dünya genelinde fiyat artışlarını körüklemiştir. Öte yandan, küresel toparlanma ile aşıya olan erişim arasındaki pozitif ilişki 2021 yılında daha da belirgin hale gelmiştir. Aşıya erişimin rahat olduğu ülkelerde ekonomik faaliyetlerde normalleşme gözlenirken, aşıya erişimin kısıtlı olduğu ülkelerde vaka ve ölüm sayıları artmış ve ekonomik toparlanmanın hızı yavaşlamıştır. Bu nedenle küresel toparlanma ülkeler arasında ayrışma göstermiştir. Küresel toparlanmanın dengesiz biçimde gerçekleşmesinde, korona virüs salgınında yeni varyantların ortaya çıkması ve kapanmaların yanı sıra, arz-talep dengesizlikleri, tüketim kalıplarındaki değişim, çip ve enerji krizi, nakliye maliyetlerindeki yüksek oranlı artışlar, ülkelerin mali destek politikalarındaki ayrışmalar da önemli rol oynamıştır. Nitekim, küresel risk iştahı korona virüsün daha bulaşıcı ve aşıya dirençli olduğu belirtilen Omicron varyantının etkisiyle baskı altında kalmıştır. Küresel ölçekte salgına ilişkin kaygıların yeniden yükselmesiyle birlikte, pek çok ülkede korona virüsle mücadele tedbirlerinin kademeli biçimde yeniden uygulamaya geçirilmesi küresel ekonomik aktivitenin önümüzdeki dönemdeki seyrine ilişkin beklentileri olumsuz yönde etkilemiştir” dedi.

“İç piyasanın taşıyacağı riskleri de hesaba katmalıyız”

Sözlerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan Yeni Ekonomi Modeliyle ilgili değerlendirmeler ile devem eden Sezen Şenay, “Ekonomimizdeki aşırı dalgalanmalara çare olarak hazine ve maliye bakanlığımız tarafından, ‘Yeni Ekonomi Modeli’ açıklanmıştır. Üretim odaklı ve ihracatı önceleyen bu modelde, para ve maliye politikalarının eşgüdümü ile tüm araçların etkin şekilde kullanılması öngörülürken, yüksek büyüme-yüksek cari açık sarmalından çıkılması hedeflenmektedir. Yeni ekonomik modelde düşük faiz ortamı ile yatırımların desteklenmesi, büyümenin ve istihdamın sürdürülebilir hale getirilmesi, rekabetçi kur avantajı ve yatırımların artmasıyla ihracatın artırılması ithalatın düşürülmesi ve nihayetinde cari açığın cari fazlaya evirilerek dış borca bağımlılığın ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır. Ancak, tamamen ihracat ve döviz getirisi üzerine odaklanılmamalı. İç piyasanın taşıyacağı riskleri de hesaba katmalıyız. Şöyle ki şu son birkaç ayda cari fazla vermemize rağmen dövizdeki dalgalanmayı bastıramamamız, enflasyon beklentilerini ve risk primini yükseltti, yatırım ortamını olumsuz etkilemiştir. Bu nedenle, sadece ihracat odaklı bir ekonomik modelin sürdürülebilir olmayacağı kanaatindeyim” diye konuştu.

“Asgari ücret toplumsal refah açısından güzel bir netice oldu”

Açıklanan Asgari ücret ve Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Sezen Şenay, “2022 için net asgari ücretin yüzde 50 artışla 4 bin 250 TL olarak belirlendiğini açıklamıştır. Ayrıca, yılbaşı itibariyle asgari ücret üzerindeki gelir ve damga vergisinin kaldırılacağını belirtmiştir. Nitekim, ücret ve maaşların asgari ücret tutarından gelir ve damga vergisi alınmamasını da içeren gelir vergisi kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi, TBMM genel kurulunda kabul edilmiştir. Asgari ücret konusunda oldukça hassas bir sürecin ardından, hem çalışanlarımızın enflasyon karşısında alım gücünün koruyan hem de işverenin maliyetini belli ölçüde destekleyen bir çözüme ulaşılmasının da toplumsal refah açısından güzel bir netice olduğuna inanıyorum. Yine Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından, 20 Aralık tarihinde gerçekleştirilen kabine toplantısının ardından, tasarruflarını değerlendirirken kurdaki yükselişten kaynaklanan kaygılarını gidermek isteyen vatandaşlarımıza yeni bir finansal alternatifin hayata geçirildiği açıklanmıştır. Bu yeni araç ile insanlarımızın bankadaki TL varlığını, mevduat kazancı kur artışından yüksekse bu getiriyi elde edeceğini, kur getirisi mevduat kazancının üstünde ise aradaki farkın doğrudan vatandaşımıza ödeneceğini ve bu kazancın stopaj vergisinden muaf tutulacağını, bundan sonra hiçbir vatandaşımızın kur daha yüksek olacak diye mevduatını TL’den dövize geçirmesine ihtiyaç kalmayacağını, döviz kurundaki dalgalanma sebebiyle fiyat vermekte zorlanan ihracatçı firmalarımıza merkez bankası aracılığı ile ileri vadeli kur rakamı verileceğini, kur farkının TL olarak ihracatçı firmamıza ödeneceğini belirtmiştir. Bahse konu Türk lirasını özendirme paketi kapsamında, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından açıklanan ‘Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat’ ürününün detaylarına göre, sadece gerçek kişilerce açılabilecek olan TL vadeli hesaplar üzerinde işleyecek faiz ile hesap açılış ve vade tarihlerindeki kur değişim oranı kıyaslanarak, hesap bu oranlardan daha yüksek olanı üzerinden nemalandırılacak. Vade sonunda kur değişiminin faiz oranının üzerinde kalması halinde oluşabilecek fark müşteri hesabına TL olarak yansıtılacak. Hesaplar 3, 6, 9 ve 12 ay vadelerle açılabilecek olup, bankalarca uygulanacak minimum faiz oranı politika faizi, azami faiz oranı ise politika faizinin 300 baz puan üzerinde belirlenecek. Böylelikle TCMB’nin politika faizinin yüzde 14 olduğu dikkate alındığında söz konusu enstrüman için en düşük faiz yüzde 14, en yüksek faiz ise yüzde 17 olacak. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası da Hazine’nin TL’ye dönüşüm uygulamasına katkı sunmak amacıyla 20 aralık öncesinde açılan hesapları kapsayan "Bir defalık döviz tevdiat hesabı dönüşümü" ürününü açıklamıştır. Ayrıca, ihracatçı ve ithalatçı firmalara kur riskini yönetebilmeleri amacıyla TCMB nezdinde ihale yoluyla ve bist vadeli işlem ve opsiyon piyasasında TL uzlaşmalı vadeli döviz satışı gerçekleştirileceği duyurulmuştur. Bu yeni aracın etkin bir şekilde kullanılması durumunda, vatandaşlarımızın döviz mevduatı yerine TL’yi tercih etmesini sağlayarak, mevduatın vade yapısına olumlu katkı sağlayabileceğini düşünüyorum” dedi.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER