Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ)’de, T.C. İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü ve Türk Felsefe Derneği iş birliğinde, “Türkiye’de Aile Değerlerinin Bugünü ve Geleceği” konulu panel düzenlendi.
NEVÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zülfikar Durmuş’un oturum başkanlığını yönettiği panele, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Öztürk, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Yücel Başdemir, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. M. Enes Kala ve Gazi Üniversitesi Polatlı İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatih Özkan konuşmacı olarak katıldı.
“Yüce Allah’ın kurulmasını istediği ilk kurum ailedir”
Prof. Dr. Zülfikar Durmuş, aile konusunun gündeme taşınmasının çok yerinde ve anlamlı olduğunu zira aile yapımızda bazı zedelenmelerin müşahede edildiğinin altını çizdi. Yüce Allah’ın ilk insan olan Hz. Âdem ve Havva ile birlikte yeryüzünde kurulmasını istediği ilk kurumun aile olduğunu dile getiren Prof. Dr. Zülfikar Durmuş, “Allah’ın emrine karşı gelmesi sebebiyle rahmetten kovulan şeytanın yıkmaya çalıştığı ilk kurum da aile olmuştur” diye konuştu. Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şerif’lerin evliliğe ve aile kurmaya yönelik emir ve tavsiyelerine dikkat çeken Prof. Dr. Zülfikar Durmuş sözlerine şöyle devam etti: “Aile, hem kişinin huzur bulduğu bir ortam, hem neslin devamı için bir vesile, hem de kişiyi dince günah sayılan çeşitli kötülüklerden alıkoyan bir vasıtadır. ‘Allah’ın sınırsız kudretinin göstergelerinden biri de iç dünyanızda huzur ve dinginliğe kavuşasınız diye size kendi türünüzden eşler lütfedip aranıza sevgi ve şefkati yerleştirmiş olmasıdır. Hiç şüphesiz bütün bunlarda sağduyuyla düşünen kimseler için dersler ve ibretler vardır.’ (Rûm 30/21). Mutlu evliliğin nasıl olması gerektiğini örnek tutum ve davranışlarıyla bizlere öğreten Hz. Peygamber ‘Nikâh benim sünnetimdendir. Kim benim sünnetimi uygulamazsa benden değildir. Evleniniz, ben diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla iftihar ederim...’ demiştir.”
“Aile ahlak siteminin bir parçasıdır”
İlk konuşmacı, Prof. Dr. Hüseyin Öztürk, “Türk Ailesinde Geleneksel Ahlak Telakkileri” başlıklı konuşmasında, tarihsel olarak Türk aile yapısının bugün olmayan şekilde bir sistemi olduğunu ifade etti. Bu sisteme göre ailenin ahlak sisteminin bir parçası olduğunu dile getiren Prof. Dr. Hüseyin Öztürk, Kınalızade Ali Efendi’nin 16. yüzyılda kaleme aldığı Ahlak-ı Alai eserinde ahlak; kişi ahlakı, aile ahlakı ve toplum ahlakı olarak üç sınıfa ayrıldığı ve bu tasnifte ailenin ahlaki hayatın önemli bir unsuru olarak karşımıza çıktığına vurgu yaptı.
“Aile değerlerini korumayı başaran toplumlar daha müreffeh olacaklar”
Prof. Dr. Hasan Yücel Başdemir ise “Bir Eğitim Kurumu Olarak Aile” başlıklı konuşmasında son iki yüzyılda üretim tarzları, çalışma hayatı ve verimli işgücü gereksiniminin aileyi ve aile hayatını dönüştürdüğüne işaret etti. Sanayileşmenin getirdiği hayat tarzıyla birlikte geleneksel aile değerlerinin gevşediği tespitinde bulunan Başdemir, bunun sonucunda eğitici bir rolü olan aile içindeki ilişkilerin zayıflayarak aile rollerinin başka kurumlara devredilmeye başladığını anlattı. Bu süreçte okulun, ailenin yerine geçerek eğitme rolünü tek başına üstlendiğine işaret eden Başdemir, bu sürecin kaçınılmaz olmakla birlikte yenidünya düzeninde aile değerlerini korumayı ve okulu aileye yardımcı eğitim kurumu olarak ihdas etmeyi başaran toplumların daha müreffeh olacaklarına vurgu yaptı. Prof. Dr. Hasan Yücel Başdemir, bunun aile üyeleri arasındaki kaliteli zaman geçirme süresinin artmasıyla ve sadece ailede öğrenilmesi mümkün olan şefkat, merhamet, vefa, güven gibi erdemlerin geliştirilmesiyle mümkün olacağına dikkat çekti.
“Aile, birbirine bağlanma ve bir arada bulunma ocağıdır”
“Aileyi Yeniden Düşünmek” başlığını taşıyan konuşmasında Doç. Dr. Muhammet Enes Kala, aile kelimesinin kökenine ilişkin değerlendirmelerden sonra, aile kavramının mekân ve tarih eksenindeki tezahür imkânlarını ele aldı. Aileyi, birbirine bağlanma ve bir arada bulunma ocağı olarak niteleyen Kala, tarihte ailenin değişen konumuna değindi ve bu dönüşümün mekan ve tarihte nasıl cereyan ettiğini gözden kaçırmamamız gerektiğini belirtti. Doç. Dr. Muhammet Enes Kala, bu noktada ailenin varlık ve insan telakkisine göre farklılaşmakta olan yapısını geniş bir perspektiften ele almanın değerine işaret etti.
“Modern kültür insanlarda mekansızlık, güvensizlik, yalnızlık ve depresyon üretiyor”
Panelin son konuşmacısı Doç. Dr. Fatih Özkan ise, “Günümüzde Aile Bağları” başlıklı bir sunum yaptı. Özkan, konuşmasının başında ailenin, sosyal kurumlar içindeki merkezi konumuna dikkat çekerek, ailenin rolünün diğer sosyal kurumlar tarafından üstlenilmesinin mümkün olamayacağını belirtti. Özkan, günümüz modern kültürünün, sanayileşme, kentleşme, küreselleşme, sekülerleşme kavramları üzerinden kendini göstermekte olduğunu ve bu kültürden ailenin de doğrudan etkilendiğini belirtti. Bu kültürün insanlarda mekansızlık, güvensizlik, yalnızlık ve depresyon ürettiğine dikkat çekti. İnsanların hayatındaki bu olumsuz çıktıların giderilmesinin yine aileyle mümkün olacağı belirten Özkan, günümüzde boşanmaların da birincil nedeninin narsistik eğilimler olduğunu, ailede diğerkâmlık temelli bir ahlak anlayışının güç kazanmasının gerekliliğini vurgulandı. Özkan son olarak güçlü aile yapıları oluşturabilmek için aile fertleri arasında duyguları besleyecek düzeyde nitelikli zaman geçirmenin, sağlam iletişim becerileri oluşturmanın, aile kuracak gençlerin evlilik öncesinde yeterli bilgi birikimine sahip olmalarını sağlamanın ve tüm aile fertlerinin dünya hayatını aşan bir gaye etrafında toplanmalarını sağlayacak bir anlayışın ailede tesis edilmesinin önemine değindi.
Sunumların ardından panel, Prof. Dr. Zülfikar Durmuş’un konuşmacılara teşekkür belgesi takdimiyle sona erdi.