Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Son dönemde milletimizin bu ulvi vasfını, yalan ve yanlış bilgilerle, ektikleri kin ve nefret tohumlarıyla tahrip etmek için uğraşanların gayretleri, inşallah boşa çıkacaktır.” dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen “Mevlid-i Nebî haftası” açılış programına katıldı. Programa, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Âlâ katıldı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, din görevlilerine bir konuşma gerçekleştirdi. Yılmaz, "Âlemlere rahmet, insanlığa rehber ve müminlere Üsve-i Hasene olarak gönderilen Hazreti Muhammed Mustafa Efendimize, onun Ehlibeytine ve ashabına sayısız salat ve selam olsun" diyerek sözlerine başladı.
Dinin, vatanın, mukaddesatın muhafaza ve müdafaası için canlarını feda eden şehitleri rahmetle anımsayan, gazilerin her birine şahsı, ülkemiz ve milletimiz adına şükranlarımı sunan Yılmaz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mesajını dinlediklerini, her birinize en kalbi selamlarını ve Mevlid Kandilinizi tebriklerini iletti. "Bir doğuşun sene-i devriyesi için bir aradayız." diyen Yılmaz, “Bizleri Peygamber aşkıyla burada bir araya getiren Rabbimizden, ruz-i mahşerde de onun Livaü’l-hamd isimli sancağı altında toplanmayı nasip etmesini niyaz ediyorum. ‘Mevlid-i Nebi Haftası açılış programı’ vesilesiyle sizleri Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, milletimizin evinde, bu gazi mekanda ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Ülkemizin 81 vilayetinden programa teşrif eden siz kıymetli gençlerimize, değerli misafirlerimize ve ekranları başında gönlünü bu muhabbet iklimine rapteden herkese teşekkür ediyorum. Bu yıl Mevlid-i Nebi Haftası, ’peygamberimiz, iman ve istikamet’ teması çerçevesinde ihya edilecek. Hafta vesilesiyle düzenlenecek programların, gençlerimiz başta olmak üzere tüm insanlarımızı, Peygamber Efendimizin dosdoğru yolu ve örnek hayatıyla buluşturmaya vesile olmasını diliyorum” diye konuştu.
"Peygamber sevgisi, inancımızın ayrılmaz bir parçasıdır." ifadesini kullanan Yılmaz, "Mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerim’de Cenab-ı Hak, şöyle buyuruyor; ’De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.’ Allah’ın sevgisine, affına ve merhametine ulaşmanın yolu, Rasulüllah’a tabi olmaktan ve onun yolunu takip etmekten geçer. Resul-i Ekrem aleyhisselamın yolunda iman ve istikamet üzere yürümek, onun yaşantısını örnek almak, sünneti seniyyesini hayatımıza tatbik etmek, en büyük idealimizdir. İslam’la müşerref olduğu günden beri Peygamber sevgisi, aziz milletimizin karakteri haline gelmiştir. Mevlid-i Nebi’nin ülkemizde böylesine büyük bir heyecan ve coşkuyla idrak edilmesi, milletimizin kalbinde kök salan bu sevginin işaretidir. Bu öyle büyük bir sevgidir ki, milletimiz askerine bile, ‘Mehmetçik’ diyerek onun ismini vermiştir. Gözbebeğimiz olan ordumuzun ‘Peygamber Ocağı’ olmasının sebebi de işte bu hiç eksilmeyen sevgidir. Geçmişten bugüne kalplerimiz daima onun sevgisiyle çarpar. Dillerimiz onun nâ’tını okur, gözlerimiz onun aşkıyla yaşarır. Gönüllerimiz onun muhabbetiyle dolup taşar. Yüreklerimiz onun aşkıyla tutuşur, onun özlemiyle yanar, onun muhabbetiyle ferahlar. Ona olan muhabbetimiz, öylesine büyüktür ki, onu seven herkesi kuşatır. Dünyanın neresinde olursa olsun kalbinde Allah ve Peygamber sevgisi taşıyan herkesi kardeş bilir, kendimizden bir parça olarak görürüz. Asya’dan Afrika’ya, Kafkaslardan Balkanlara, Hint Okyanusu’ndan Batı Sahra’ya kadar nerede bir Müslüman varsa gönlümüz, aklımız ve ruhumuz oradadır. Aramızda hiçbir mesafenin giremeyeceği, hiçbir ateşin yakamayacağı, Allah’tan başka hiçbir kuvvetin yıkamayacağı bir bağ vardır.” şeklinde konuştu.
"Âlemlere rahmet olarak gönderilen bir Peygambere ümmet olma şerefini bizlere bahşettiği için Rabbimize ne kadar şükretsek az" diyen Yılmaz, “Sevgililer sevgilisi Hazreti Muhammed aleyhissalatü vesselamın bütün mücadelesi; insanlığın huzur ve selameti ile yeryüzünde barış ve adaletin tesisi içindi. Onun hedefi; iman ve istikamet üzere bir hayat, insani değerler etrafında birbirine kenetlenmiş erdemli bir toplumun inşasıydı. Resullah’ın örnekliğinde ve önderliğinde şekillenen Asr-ı Saadet, bu idealin mücessem halidir. Peygamber Efendimiz, vahyin rehberliğinde Medine-i Münevvere’de iman, doğruluk, adalet, merhamet ve güzel ahlak üzerine bir toplum inşa etmiştir. Allah Resulü, daha adil bir dünyanın mümkün olduğunu bütün dünyaya tatbik ederek göstermiştir. Onun iman, emanet, adalet ve merhamet değerleri üzerine yükselttiği İslam medeniyetinde sadece Müslümanlar huzur ve sükûn bulmadı. Aynı zamanda gayrimüslimler de güven ve emniyet içinde yaşadı. İslam’ın sancaktarlığını yapmak şerefine nail olan aziz milletimiz de Peygamberimizin yolundan giderek, yeryüzünde adaleti ve merhameti egemen kılmanın mücadelesini vermiştir” ifadelerini kullandı.
Yönetimi altındaki insanların dini, dili, kültürü ve rengi farklı olsa da, ecdadımızın hükümranlık kurduğu tüm toprakları adaletle yönettiğini belirten Yılmaz, "Devlet-i Aliyye’yi 6 asır boyunca ayakta tutan en önemli vasfı, ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ düsturuna olan bağlılığıdır. Atalarımız, nerede bir zulüm varsa karşı çıkmış, zalimin de, mazlumun da kimliğini asla sorgulamamıştır. Engizisyondan kaçan Museviler başta olmak üzere zulme uğrayan, baskı gören, ayrımcılığa uğrayan milyonlarca insan Osmanlı’ya sığınmış ve huzura kavuşmuştur. Afrika’dan Avrupa’nın derinliklerine kadar ayak bastığımız hiçbir bölgede insanların dillerini, dinlerini, kültürlerini değiştirmeye zorlamadık. Batılılar gibi insanların kaynaklarını sömürme peşinde koşmadık. İnsanları, kan, gözyaşı ve şiddetle değil adalet ve merhametle yönetmeyi tercih ettik. Bir kalbi fethetmeyi, başı dara düşmüş bir insanın elinden tutmayı, mazlum ve mağdura kol-kanat germeyi zenginliklerin en büyüğü olarak telakki ettik. Paylaşmanın bereketine inanarak, elimizdeki imkanları ihtiyaç sahiplerinin istifadesine sunduk. Bunun da karşılığını İstiklal Harbimiz başta olmak üzere zor günlerimizde fazlasıyla gördük. En son 6 Şubat depremleri sonrasında, Afganistan’dan Pakistan’a, Afrika ülkelerinden Endonezya’ya, Türk dünyasından Balkanlara, imkanları çok sınırlı da olsa, tüm dost ve kardeşlerimizin ülkemize yardım için seferber olmasının gerisinde, milletimizin işte bu alicenaplığı vardır. Bu vasfımızı Cumhurbaşkanımızın liderliğinde güçlendirerek devam ettirmekte kararlıyız” değerlendirmesinde bulundu.
Peygamber Efendimizin tavsiyeleri ışığında inşa ettiğimiz değerlerimizin örselenmesine kesinlikle müsaade etmeyeceklerini ifade eden Yılmaz sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Son dönemde milletimizin bu ulvi vasfını, yalan ve yanlış bilgilerle, ektikleri kin ve nefret tohumlarıyla tahrip etmek için uğraşanların gayretleri, inşallah boşa çıkacaktır. Peygamber Efendimizin tavsiyeleri ışığında inşa ettiğimiz değerlerimizin örselenmesine kesinlikle müsaade etmeyeceğiz ‘Eşrefi mahlûkat’ olan insanı sırf renginden, mensubiyetinden, kimliğinden dolayı aşağılayan faşist zihniyetin bu topraklarda yeri yoktur, Allah’ın izniyle, hiçbir zaman da olmayacaktır. Bu konuda ortaya konan her türlü sağduyulu tavrı takdirle karşıladığımızı burada belirtmek isterim. “
’Türkiye olarak, batılı ülkelerde yayılan İslam düşmanlığı karşısında ilkeli ve kararlı duruşumuzu da koruyoruz’ sözlerini kullanan Yılmaz, "Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’in yakılması şeklinde tezahür eden İslam düşmanı saldırılara en güçlü tepkiyi veren ülkelerden biriyiz. Birleşmiş Milletler ve İslam İşbirliği Teşkilatı gibi platformlarda, bu yönde kararların alınmasına öncülük ediyoruz. Ülkemizin de gayretleriyle 15 Mart günü BM Genel Kurulu tarafından ‘İslamofobiyle Mücadele Uluslararası Günü’ olarak kabul edildi. ‘Kutsal Kitaplara Yönelik Her Türlü Şiddet Eylemini Uluslararası Hukukun İhlali Olarak Değerlendiren Karar’ da, bunun en son örneğidir. Şüphesiz alınan kınama kararlarını, bir irade beyanı olarak önemsiyoruz, ancak yeterli olmadığını ifade etmek isterim. Sadece kınamakla İslam düşmanlığının önüne geçilemeyeceğini biliyoruz. Türkiye, İslam düşmanlığıyla mücadeleye güçlü bir şekilde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde bayraktarlık yapmaya devam edecektir. Çünkü biz, bütün insanlık için güzel bir gelecek idealine sahip olan büyük bir medeniyetin temsilcileriyiz. İnsanlığı yeniden barış, adalet, sevgiyle buluşturacak azim ve kararlılığa sahibiz" dedi.
Din görevlilerine seslenen Yılmaz, “Sizlerden, Peygamber Efendimizin getirdiği ve yaşantısıyla temsil ettiği değerlere şahsiyetinizle yeniden hayat vermenizi bekliyoruz. İnanca, bilgiye, bilince ve güzel ahlaka dayalı bir hayat tasavvuru geliştirerek onu bütün insanlığa sunmalısınız. Bunun için öncelikle kardeşliğinizi diri tutmalısınız. Kardeşliğinizi sadece sözde bırakmamalı; her türlü söylem ve eyleminize yansıtmanın gayreti içinde olmalısınız” dedi.
Din görevlilerinin omuzunda büyük bir sorumluluk olduğunun altını çizen Yılmaz, "Sizler omuzlarınızda gerçekten büyük bir sorumluluk taşıyorsunuz. Sizler; duruşunuzla, tavrınızla, hayatınızla, sözünüz ve davranışlarınızla çocuklarımızı ve gençlerimizi Peygamber Efendimizin örnek ahlakıyla tanıştırmalı, onun temsil ettiği değerlerle buluşturmalısınız. Mevlid-i Nebi Haftası vesilesiyle yapılacak etkinliklerin, sempozyum ve konferansların toplumumuzda bir bilinç ve gayret oluşturacağına inanıyorum. Leyle-i mevlidin tüm insanlığa ve İslam alemine barış, huzur ve bereket getirmesini diliyorum. Hazreti Muhammed aleyhissalatü vesselamı, ehlibeytini, ashabını bir kez daha salat ve selam ile yâd ediyor, Rabbim’den cümlemizi onun şefaatine nail eylemesini niyaz ediyorum” ifadelerini kullandı.