Medicana International Ankara Hastanesi Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Siren Sezer ve Genel Cerrahi Uzman Dr. Öğr. Üyesi Ulaş Sözener, 12 Mart Dünya Böbrek Günü’nde böbrek hastalıklarına dikkat çekmek üzere açıklamalarda bulundu.
2019 yılı rakamlarına göre Türkiye’de 61 bin hemodiyaliz hastası olduğunu kaydeden Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Siren Sezer, ülkede her 6 kişiden birinin böbrek hastası olduğunu aktardı. Diyalize giren hasta sayısı oranlarının her yıl arttığına dikkat çeken Siren, artışa neden olarak kilo, sağlıksız beslenme, hareketsizlik ile bunlara bağlı olarak artan şeker hastalığı ve hipertansiyonu gösterdiği ifade etti.
Diyalizin son evre böbrek hastası için bir tedavi yöntemi olmadığını, sadece yaşamın sürdürmesi için bir zaman kazanma yolu olduğunu kaydeden Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Ulaş Sözener, “Son evre böbrek yetmezliğinin bilinen kesin tek tedavisi böbrek naklidir” dedi.
Böbrek hastalılarında genetiğin rolünün büyük olduğunu anlatan Sezer, ayrıca aşırı kilolu, şeker, kalp ve hipertansiyon gibi kronik hastalığı olanlar, böbrek taşı, sık idrar yolu enfeksiyonu, prostat büyüklüğü gibi ürolojik problemi olan kişilerde de böbrek hastalığı gelişme riskinin daha yüksek olduğunu kaydetti. “Bu riskleri taşıyorsanız mutlaka böbrek kontrolünüzü istemelisiniz” açıklamasında bulunan Sezer, 60 yaşını geçmiş erişkinlerin böbrek fonksiyonunu kontrol etmelerini önerdiklerini ve bu kontrollerin ilerde gelişebilecek hastalıklara karşı önlem alınmasını sağlayacağını ifade etti.
Aileden gelen hayat tarzı alışkanlıklarının da böbrek hastalıkları üzerinde etkisi olduğunu belirten Sezer, “Örneğin yemekte tercih dilen gıdalar, tuz kullanımı, spor yapma gibi iyi, sigara kullanımı gibi zararlı alışkanlıklar çocuklarımızca benimsenmektedir. Dolayısıyla sağlıklı yaşam prensiplerine uyan bir ailede büyüyen çocuklar erişkin olduklarında bu alışkanlıkları koruduklarında böbrek, şeker ve kalp hastalıklarına yakalanma oranları daha düşük olmaktadır” ifadelerini kullandı.
Böbrek hastaların yaklaşık yüzde 40’ının şekere bağlı böbrek yetmezliği tanısı ile diyalize başladığına vurgu yapan Sezer, böbrek nakli sayılarının yetersiz olduğunu dile getirdi. 61 bin diyaliz hastasından sadece 3 bin 800’ünün nakil olabildiğini kaydeden Sezer, bu oranın çok düşük kaldığını aktardı. Böbrek sağlığını korumak için önerilerde de bulunan Sezer, “Aktif olun ve kilonuzu koruyun, kan şekerinizi kontrol edin, kan basıncınızı kontrol edin, yüksek ise hekiminize danışın. Sağlıklı beslenin. Sıvı tüketimini ihmal etmeyin. Sigara içmeyin. Ağrı kesici kullanımınızı gözden geçirin. Böbrek kontrolünüzü ihmal etmeyin” aktarımında bulundu.
Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Ulaş Sözener, böbrek nakli konusunda deneyimi yüksek merkezlerde hastaların hazırlanması, nakil ve nakil sonrası hastanede kalış sürelerinin oldukça kısa olduğunu belirten Sözener, bir komplikasyon gelişmemesi durumunda hastaların nakilden sonra 1 hafta gibi kısa bir süre içerisinde evlerine, yaşantılarına dönmelerinin mümkün olduğundan bahsetti. Diyalizin son evre böbrek hastası için bir tedavi yöntemi olmadığını, sadece yaşamın sürdürmesi için bir zaman kazanma yolu olduğunu kaydeden Sözener, “Son evre böbrek yetmezliğinin bilinen kesin tek tedavisi böbrek naklidir” dedi.
Ülkede organ bağış oranlarının az olduğunu ve nakil listesinin giderek arttığını kaydeden Sözener, canlıdan organ naklinin diğer bir seçenek olduğunu söyledi. Böbrek nakli sonrası hastaların dikkat etmesi gereken en önemli detaylar olduğunu dile getiren Sözener, “Nakil olan hastaların takiplerini düzenli şekilde sürdürmeleri ve doktorları tarafından belirlenen tedaviye tamamen uymaları önem arz ediyor. Böbrek nakli, gerçekleştirildikten sonra biten bir süreç değildir. Ömür boyu düzenli aralıklar ile kontrolü ilaç kullanımı gerektirmektedir. Bu koşullara dikkat eden hastalar çok uzun yıllar hiçbir şikâyet yaşamaksızın sağlıklı şekilde yaşam sürmektedirler” dedi.