İzmir’de beyin kanaması sebebiyle Buca Seyfi Demirsoy Hastanesinde tedaviye alınan 65 yaşındaki Tekin Sağır, öleceğini düşünerek vasiyetini hazırlamaya başladı. Sol tarafı tutmayan ancak tedavi ile eski haline dönen Sağır, taburcu olduktan sonra kızının düğününe sapasağlam katılmayı başardı.
İzmir’de yaşayan 65 yaşındaki Tekin Sağır, 15 Nisan’da yüksek tansiyona bağlı olarak beyin kanaması şikayetiyle Buca Seyfi Demirsoy Hastanesine başvurdu. 10 gün koroner yoğun bakım servisine kalan ve bu süre içerisinde sol tarafında tama yakın kuvvet kaybı yaşayan Sağır, öleceğini düşünerek eşi İsmet Sağır’a vasiyetini vermeye başladı. Göktuğ (22), Ezgi (26) ve Nazlı (18) isimlerinde üç çocuğu olan Tekin Sağır, o dönem nişanlı olan kızı Ezgi’nin düğününe katılamayacağını düşündü. Yoğun bakım sürecini atlatan ve sol tarafı eski haline dönen Sağır, 6 Mayıs’ta taburcu edildi ve 29 Eylül’de kızının düğününe sapasağlam katıldı. Sağır Ailesi, Kardiyoloji Uzmanı Dr. Gizem Çubuk, Nöroloji Uzmanı Dr. Uğur Esen, Koroner Yoğun Bakım Hemşiresi Hamiyet İbil Gedik ve hastane ekibine teşekkür etti.
“Yürüyemiyordum, kolum çalışmıyordu”
Tekin Sağır, yaşadığı süreci şu sözlerle anlattı: “Beyin kanaması teşhisinin ardından koroner yoğun bakıma kaldırılmışım. Başarılı bir tedavi ile sağlığıma kavuştum. Ben kendimden ümitsizdim. Eşim de çevremizi arayıp ‘durumu kötü, her şeye hazırlıklı olun’ demiş. Servise çıktığımda sol tarafım tutmuyordu. Yürüyemiyordum, kolum çalışmıyordu ama şu anda doktorlarımızın tedavisi ile sağlığıma kavuştum. Şimdi çok iyiyim. Ben bu hastalığa hazırlıksız yakalandım. Beyin kanaması geçirdiğim için korktum. Bu yüzden çocuklarımı düşündüm ve vasiyet etmeye başladım. Nişanlı kızım düğün yapabilir mi diye düşündüm. Eşimle her görüştüğümde ‘eğer kötü bir durum olursa bu dediklerimi yap’ diyordum. 24 Nisan benim ikinci doğum günüm. Çünkü o gün yoğun bakımdan çıktım.”
“Vasiyet vermeye başladı”
Tekin Sağır’ın eşi İsmet Sağır da, “Eşim hastanede kendisini çok bitkin hissediyordu. Bana vasiyetini iletmeye başlamıştı. Kızı evine vereceğini, işleri oğluna devredeceğini söylüyordu. ‘Biz hiçbir şey yapmayacağız, sen çıkınca yapacaksın’ dedim. Ne zaman çıkacağını sorduğunda ‘2 güne çıkıyorsun’ dedim. Öyle bir durum yoktu ama o an ona öyle söyledim. Bu şekilde telkinlerle motivasyonunu yükselttik. Bizim de umutlarımız tükenmişti. Doktorlar hazırlıklı olmamız gerektiğini söyledi. O gün kendimizi kaybettik ama ona belli etmedik. ‘Doktorlar durumumun iyi olduğunu söylüyor, yakında çıkıyorsun’ dedik” ifadelerini kullandı.
“Hastayı kaybedebilirdik”
Tekin Sağır’ın sağlık durumu hakkında bilgi veren Kardiyoloji Uzmanı Dr. Gizem Çubuk, “Tekin Bey, 6 ay önce beyin kanaması nedeniyle başvurdu. Beyninin sağ tarafında 3 santimetrelik bir kanaması mevcuttu. Bası etkisine bağlı olarak vücudun sol tarafında tama yakın kuvvet kaybı vardı. Hastamızın tansiyon kontrolü serviste yapılamadığı için yoğun bakıma aldık ve güçlü ilaçlarla tansiyon regülasyonunu sağlamaya çalıştık. Tansiyonun yüksek seyretmesi kanamayı artırabilirdi, hasta beyin ödemine girebilirdi, hatta yaygın kanama sebebiyle hastayı kaybedebilirdik ama hastamız tedaviye cevap verdi” dedi.
“Tansiyonu hafife almamak gerekiyor”
Hastanın tedavi sırasında çok kaygılı olduğunu, sık sık yoğun bakımdan çıkmak istediğini söylediğini aktaran Çubuk, “Hastamızın kaygılarını gidermek için elimizden geleni yaptık. Tansiyon kontrolünü sağladıktan sonra hastamızı servise yönlendirdik. Servise çıktığımızda, hastamızın sol tarafındaki kuvvet bir miktar geri gelmişti. Şu anda hastamızı ayakta, yürüyebiliyor ve kendi işini görüyor halde görmek bizi mutlu etti. Tansiyon takipleri sorunsuz bir şekilde devam ediyor. Hastamız nörolojik olarak da tama yakın iyileşmiş bulunuyor. Beyin kalıcı olarak hasar almamışsa kuvvet kaybında geriye dönüş, tama yakın bir şekilde mümkün. Ancak bizim amacımız öncelikle koruyucu hekimlik yapmak. Hastamızın tansiyonu bu kadar yüksek seyretmeseydi çok büyük ihtimalle beyin kanaması yaşamayacaktı. O nedenle kendimizi ihmal etmemek gerekiyor. Tansiyonu hafife almamak gerekiyor” diye konuştu.