Uzman Psikolog Mustafa Güral, üniversite öğrenimi için ailelerinden ayrılan gençlerin şehir dışında yaşayacağı adaptasyon süreciyle ilgili önerilerde bulundu.
Her yıl birçok öğrenci, sınav sonuçlarına göre farklı bir şehirde üniversite okumaya hak kazanarak yepyeni bir hayata adım atıyor. Öğrenciler hayatlarında ilk kez ailelerinden ayrı kalmanın zorluğunun yanı sıra ekonomik sıkıntılarla da karşılaşıyorlar. VM Medical Park Samsun Hastanesinden Uzman Psikolog Mustafa Güral, bu zorlu süreçle ilgili ailelere önemli bilgiler verdi.
Üniversite öğrenimi için ailelerinden ayrılan gençlerin adaptasyon süreciyle ilgili önerilerde bulunan VM Medical Park Samsun Hastanesinden Uzman Psikolog Mustafa Güral, “Üniversite yaşantısı, gençlerin karşısına çıkardığı bireysel güçlükler ve olanaklarla yetişkinlik çağına hazırlayıcı bir unsur olarak çıkar. Bu zorluklar ve pozitif kaynaklar arasında optimum düzeyde bir uyumun olması ise bireyin gelecek yaşantısına katkı sağlar” dedi.
“Ne çocuk statüsündeler ne de yetişkin”
Çocukluktan yetişkinliğe geçiş süreci olan ergenlik döneminde toplumun genci bir çocuk olarak değerlendirmediği gibi ona bir yetişkin statüsünü de vermediğini vurgulayan Uzm. Psikolog Mustafa Güral, “Çocukluk ve erken ergenlik döneminde çok büyük etkiye sahip olan aile; ergenlikle birlikte değişen değerler, gencin bağımsızlık tutkusu ve idealleri sebebiyle etkisini giderek kaybetmekte ve aileler ile gençler arasında uyum güçlükleri görülebilmektedir. Bu yaşlarda akran iletişimi çok daha önemli hale gelmektedir. Aynı zamanda bir grubun üyesi olmak, bu dönemde çok önemli hale gelmeye başlamaktadır. Dolayısıyla gençlik evresinde artık üniversite seçimi de bir o kadar önem arz etmektedir. Ancak gençlerin tam bu seçimlerinden sonra ilk krizlerini yaşayıncaya kadar geçen süreci ne denli yönetebildiklerini yorumlamak, çoğu zaman mümkün olamayabiliyor. Ergenlik dönemi süresince beliren kimlik kazanımı ve buna bağlı deneyimlerin arttığı düşünülürse, genç yetişkinliğe geçiş veya ergenliğin uzantısı olan ve kök ailelerden gelen öğretici deneyimlerin içselleştirilmesi ile sorumluluk alanlarının artması, kendisinden beklenenlerin karşılanması aynı zamanda bu beklentileri kendi kimliği ile anlamlı hale getirme gereksinimleri çerçevesinde ifade bulan deneyimler tam da ailesinden ayrılarak üniversiteyi şehir dışında okuyan gençleri ilgilendiren bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır” diye konuştu.
“İlk yılda farklı davranışlara dikkat”
Üniversite yaşantısının gençlerin karşısına bireylere sunduğu güçlükler ve olanaklar ile yetişkinlik çağına hazırlayıcı bir unsur olarak çıktığına dikkat çeken Uzman Psikolog Güral, “Bu zorluklar ve pozitif kaynaklar arasında optimum düzeyde bir uyumun olması ise bireyin gelecek yaşantısına katkı sağlamış olur. Uyum süreci, insanların yaşantının meydan okumalarına verdikleri yanıtları ifade eden bir kavramdır. Bu bağlamda uyum, bireyin iç ve dış dünyasından beslenen ve aynı zamanda doğal ve toplumsal değişkenlere alışma olarak değerlendirilebilir. Ruhsal yönden aileden gelen duygu, düşünce ve davranışlarda tutarlı olabilme becerisini kazanmış olmak, içinde bulunulan şartlara olan uyumu artırabileceği, üretken ve de verimli davranışlar sergilenebileceği, sağlıklı kişiler arası ilişkiler kurulabileceği anlamını da taşımaktadır. Bu yönüyle öğrencilerin üniversiteye başladıkları ilk yılda farklı davranış ve değer yargılarına sahip olmaları ve bir gruba dahil olmaları, yeni karşılaşılan üniversite yaşantısına ve yeni şehre adapte olmak, gencin hayatında önemli bir yer tutarak bir takım uyum güçlüklerinin ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadır” şeklinde konuştu.
“Kriz durumlarında sosyal faaliyetler önem kazanıyor”
Güral, öğrencilerin kriz durumunda yapması gerekenlerden de bahsederek, şunları söyledi:
“Üniversite yaşantısı içinde de öğrencilerden beklenen tam olarak eğitime ve kendi kişisel yaşantısına uyum sağlayabilmeleridir. Bunun için gençlerin aile içinde kazanılan içsel ve dışsal dinamiklerin oluşturduğu baş etme becerilerine yeterince sahip olması önem arz eder. Biliyoruz ki, psikolojik dayanıklılığın kazanılması yine aile içinde kazanılmış özelliklerle mümkündür. Bununla beraber, öğrencilerin üniversite yaşantısına uyumunu artıracak ve yaşantısını destekler nitelikte faaliyetler içinde bulunması önem arz etmektedir. Ancak esas güçlüğü oluşturan, kriz durumunu aşmaya yönelik psiko-sosyokültürel dinamiklerin ulaşılabilirliğini arttırmaktır. Okul danışmanlığından yararlanmak, sanat, spor ve kültürel faaliyetlere ulaşılabilirliği arttırmak, sosyal paylaşımları nitelikli hale getirmek, önleyici ve destekleyici olması açısından önemlidir.”