Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Grup Başkanvekili Erkan Akçay, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi; kuvvetler ayrılığı prensibine dayanan, fren-denge mekanizmasını işleten, çoğunlukçu demokraside çoğulcu bir model olarak ortaya çıkmıştır. Çoğulculuğun ilk adımı, kuvvetler ayrılığının inşasıdır” dedi.
TBMM Genel Kurulunda 2020 Merkezi Yönetim Bütçe ve 2018 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmeleri başladı. MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin üç sac ayağı üzerine inşa edildiğini aktararak, “Milli devlet, güçlü iktidar, demokratik istikrar. Bu itibarla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi; yönetimde istikrarı, temsilde adaleti hedeflemiştir; bu hedef gerçekleşmiştir. Devletimizin dirliği, milletimizin birliği, vatanımızın bütünlüğü; istikbal ve istiklalimizin güvencesidir. Cumhuriyet’in başarısı, cumhurun irade ve istikbalidir. Türk milletinin, tarihin süzgecinden 21’inci yüzyıla taşıdığı devlet idealidir. Hedefi, güçlü devlet, güçlü millet, güçlü Meclis, güçlü yargı, güçlü Türkiye’dir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile meclis daha verimli, daha bağımsızdır. Sadece yasama işleviyle değil, denge ve denetleme yetki ve sorumluluğuyla da meclis daha fonksiyoneldir” ifadelerini kullandı.
Akçay şöyle konuştu:
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi; kuvvetler ayrılığı prensibine dayanan, fren-denge mekanizmasını işleten, çoğunlukçu demokraside çoğulcu bir model olarak ortaya çıkmıştır. Çoğulculuğun ilk adımı kuvvetler ayrılığının inşasıdır. Öte yandan parlamentonun sahip olduğu denetim yetkisi, seçim sistemiyle beraber getirilen ittifak imkânı gibi araçlar çoğunlukçu demokrasi modelinde çoğulculuğu ve uzlaşmayı temin edecek araçlar arasında sayılabilir. Parlamentonun sandalye dağılımı da çoğulculuğun inşası bakımından önemli bir göstergedir. Bugün TBMM’de 9 siyasi parti, 5 parti grubu ve 4 bağımsız milletvekili bulunmaktadır. Parlamentodaki bu sandalye dağılımı 100’üncü yılındaki meclisimizde, temsiliyetin en geniş toplumsal kesimlere dayandığını göstermektedir. 24 Haziran 2018’deki oyların yüzde 95’i mecliste temsil edilmektedir ki bu durum tarihimizin en yüksek temsil nispetidir. Parlamentonun bu aritmetiği denetim mekanizmalarını da güçlendirmektedir.”
MHP Grup Başkanvekili Levent Bülbül, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişin sorunsuz yaşandığına dikkat çekerek, “Kuşkusuz hiçbir hükümet sisteminin uygulanmaya başlandığı anda kusursuz ve eksiksiz olması beklenemez. Önceki sistemden alışık olduğumuz seçim sonrası hükümet kurma tartışmaları, siyasi krizler, olası demokrasiyi tıkayan girişimler tarihe karışmıştır. Ülkemizin güvenliğini ve bağımsızlığını ilgilendiren milli meseleler ile birlikte 24 Haziran seçimlerinin hemen sonrasında zuhur eden ve ülkemize yönelik küresel ölçekli ekonomik saldırılara karşı hükümet tarafından proaktif çözümler ve etkili tedbirler alınmıştır” şeklinde konuştu.
Bülbül, Türkiye’nin ekonomik yönden kırılganlıkları devam etmekle birlikte ekonominin olumlu bir döneme girdiğinin anlaşıldığını işaret ederek, ‘Ekonomik saldırılarla ters düz olan ekonomik veriler kısa bir süre içerisinde dengelenmeye başlamış, döviz, faiz ve enflasyon rakamlarında olumlu yönde değişiklikler meydana gelmiştir. Enflasyon 2018 yılı Ekim ayında TÜFE yüzde 25.2 düzeyine çıkmışken, 2019 yılı Kasım aylında yüzde 10.6 düzeyine gerilemiştir. Faizlerde dört ayda on puanlık indirim gerçekleşmiştir. 2018 yılında Türkiye’nin ekonomik yönden uçuruma gittiğini, IMF ile anlaşmadan krizden kurtulamayacağını, hatta Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi’ni değiştirmeyi de içine alan Anayasa değişikliği olmadan Türkiye’nin ekonomik yönden kendine gelemeyeceğini ifade edenler, bugün bu gelişmelere diyecek söz bulamamaktadırlar” diye konuştu.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfi Türkkan, ilave vergilerin ekonomik sıkıntılara çözüm olmayacağını belirterek, “2020 yılında Gayri Safi Yurt İçi Hasılamız 4,8 trilyon TL, bütçemiz de bu paranın yüzde 22’si kadar yani 1,1 trilyon TL olacak. Tahmin ettiğiniz gelir miktarı da 956 milyar lira. Geçen sene tahmini bütçe açığını tutturamadınız, bütçe açığı için yaklaşık 80 milyar lira öngörmüştünüz, ancak açıkladığınız Yeni Ekonomi Programı’nda bütçe açığını 125 milyar lira olarak ifade ettiniz. Bu sene de 139 milyar lira öngörüyorsunuz. Sizin tahminlerinizde bile Maastricht Kriterleri’nin sınırındayız. En ufak bir şaşmada bunun üstüne çıkılacağını tahmin etmek çok zor değil. Bu açığı kapatmak için şapkadan tavşan çıkaracak haliniz yok. Ya borçlanacaksınız ya da vergi oranlarını, ürün ve hizmet fiyatlarını artıracaksınız yani milletimiz daha da yoksullaşacak daha da fukaralaşacaksınız” ifadelerini kullandı.
İYİ Parti Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlu, Arjantin’in resmi enflasyon rakamlarının yüzde 10 seviyelerinde gittiğini belirterek, “Esas enflasyon yüzde 25’lerde gidiyordu. Böyle durumlar nedeniyledir ki Arjantin ekonomisi dünyadan çok uzak savrulmuş durumda” şeklinde konuştu.
Tatlıoğlu, 1960 ile 2019 arasında ortalama yüzde 4.5 büyüdüğünü hatırlatarak, “Türkiye 1960 ile 1975 arasında yüzde 5.5. büyümüş. Türkiye bunu devam ettirmiş olsaydı, bugün milli gelirimiz 18 bin dolar olurmuş. Türkiye 2003-2007 arasında ciddi büyükmüş, 6.8 büyümüş. Milli gelir 10 bin 500 dolara gelmiş, başarılı. 2001 krizi sonrası reformlar ve Avrupa Birliği süreci ve çıpası Türkiye’yi buralara taşımış. Yıldız bir Türkiye var. Türkiye 2008-2019 arasında, 2008’den sonra bu gelişmeyi kırmaya başlamış. Türkiye maalesef 29008’den sonraki gelişmesiyle hem kendi çizgisini hem de gelişmekte olan ülkelerle kendi çizgisindeki ülkelerle negatif ayrışmış” diye konuştu.
Güncelleme Tarihi: 10 Aralık 2019, 00:09