Haber Manşet Gazetesi

Sinan Ateş davasında yargılamaya devam edildi

ASAYİŞ

Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin 22 sanığın yargılanmasına sanık ifadeleriyle devam edildi.

Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin 22 sanığın yargılanmasına sanık ifadeleriyle devam edildi.

Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin 22 sanığın yargılanmasına başlandı. Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonda görülen duruşmaya tutuklu, tutuksuz sanıklar ve taraf avukatları ile maktul Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş katıldı. Mahkeme başkanı yargılamanın sanık savunmalarıyla devam edeceğini belirterek tutuklu sanık Muratcan Çolak’a söz verdi.

Kiraladıkları araçla tetikçi Eray Özyağcı’yı İstanbul’dan Ankara’ya getirdiği iddia edilen özel harekât polisi Muratcan Çolak, diğer polis Gelenbey’in teklifiyle Ankara’ya gitmeye karar verdiklerini söyledi.

“Özyağcı, Ankara’ya gitmek istediğini söyledi”

Özyağcı’yı tanımadığını ifade eden Çolak, “Özyağcı geldi, dedesinin hasta olduğunu, Ankara’ya gitmek istediğini söyledi. Aşkın da bana abisinin sıkıntılı olduğunu söyleyerek, ’gitmişken eğleniriz’ dedi. Ankara’ya gittik. Ben uyudum zaten. Arabayı yaklaşık 40 kilometre sürdüm dönüşte, yine uyudum” dedi.

Ateş ailesinin avukatları, “Yakalaması olan birini şerefli Türk polisi nasıl taşır?” diye sorunca, diğer polis Aşkın Mert Gelenbey ve sanık müdafileri tepki gösterdi. Çolak, “Ben Özyağcı’yı tanımıyordum ki araması olduğunu bileyim” derken, müşteki avukatları “Tanımadığınız insanın ismini biliyorsunuz” cevabını verdi.

“Böyle cinayet davası mı olur?”

Doğukan Çep’e olaydan önce 4 bin lira havale eden sanık Ufuk Köktürk savunmasında, “Doğukan Çep’le cezaevinden arkadaşız. Yakın arkadaş olduğumuz için benden para istedi. İnternet bankacılığını eşim kullanıyor. Eşimden rica ettim, gönderdi. Bu cinayetin bir yerinde olsam Doğukan’la yüz yüze oturup parayı öyle verirdim. Polis sorgusunda bana MHP İl Başkanlığı’nda üç hilalin önünde neden fotoğraf çekildiğimi sordular. Olcay Kılavuz’un işin neresinde olduğunu sordular. Ne için sorduklarını anlamadım, konumuz bir cinayet. 55 yıllık kurumsal bir parti böyle bir şey olabilir mi? Yaşananlar tam bir komedi, böyle cinayet davası mı olur?” ifadelerini kullandı.

“Doğukan benden Ankara’ya gitmek için araç istedi”

Özel harekat polislerine panelvan aracı kiralayan sanık Mustafa Uzunlar, 27 Aralık günü Doğukan Çep ile otoparkta karşılaştığını belirterek, “Otoparka gittiğimde Doğukan da oradaydı. Ankara’ya gidip gelmek için benden araç kiralamak istedi. Bunun üzerine Çep’in araç kullandığını görmediğim için ve ehliyetinin olmadığını düşündüğüm için vermek istemedim. Yanında polisler olduğu için ve sabah erkenden teslim edeceğini belirttiği için verdim” diye konuştu.

Tetikçi Özyağcı’yı Ankara’ya getiren aracı sanıklara kiralayan Mustafa Uzunların ortağı tutuklu sanık Osman Bayraktar, “Olaya dahilim yoktur. Tahliye talebim vardır. Suçsuzum”

“Uydurma iki tane adres verdim”

Milli İstihbarat Teşkilatı(MİT) personeli olduğunu iddia eden tutuklu sanık Çağlar Zorlu, “Tolgahan Demirbaş ile uydurma adres mesajlaşmalarım dışında bu davayla bir ilgim yoktur. Demirbaş ile sohbet ortamında konuşurken bilgisayar programlarına olan bilgim nedeniyle bana ‘buna da bakabilir misin?’ dedi ve bende uydurma iki tane adres verdim. Emniyet Şube’ye davet edildiğim gün beni davet eden polisler bana ‘HTS kayıtlarına baktım bu adreslerin alakası yok gerçekten, seni göndeririz’ dediler. Ben de ifademi imzaladım. Emniyet’te imzaladığım ifadede başka şey yazmışlar. Tek cahilliğim okumadan bu ifadeyi imzalamam oldu. Demirbaş bana ‘protesto yapılacak biri var’ dedi. Ben önemsemedim, her türlü uydurma adres söyleyeceğim için umursamadım” ifadelerine yer verdi.

Savcılıkta verdiği ifadesinde dahili dışında eklemeler olduğunu iddia eden Zorlu beyanını şöyle noktaladı:

“Polislerin yazdıkları, oluşturdukları şablon işte efendim. Savcı Durmuş Ali Kaya, ‘Burada MİT’çi var. Bunu ekleyelim, belki Hakan Fidan’a gideriz.’ diyerek oluşturduğu bir dosya bu. Diyorlar ya hani ‘kalemi kırılmış’ diye. Benim kalemim kırılmış asıl. Ben o cezaevine ağzımla kuş tutsam da girecekmişim efendim. Tahliyemi istiyorum.”

“Cenaze görüntüsü görünce çok üzüldüm”

Doğukan Çep, Eray Özyağcı ve Vedat Balkaya’nın Ankara’da konakladıkları evin sahibi Aytaç Ataç, Gölbaşı’nda hayvancılık işiyle uğraştığını söyleyerek, “Olay günü Tolgahan Demirbaş, sürekli müşterimdir. Tolgahan olay günü beni aradı, “çiftliğe gidecek misiniz” dedi. “Yok” dedim. Kafede otururken bir müşterimiz olan Yavuz Süleymanoğlu geldi. Ona bir telefon geldi “Sinan Ateş’i vurmuşlar” dedi. Tolgahan’ı aradım bir saldırı olmuş “Sinan Ateş’e haberin var mı dedim. “Yok ağabey” dedi. Olayın hiçbir yerinde yokum. Cenaze görüntüsü görünce çok üzüldüm. Çocukların ağlamasına çok üzüldüm, Allah rahmet eylesin” dedi.

Sinan Ateş Davası’nda tetikçiyi kaçırılmasına katıldığı şüphesiyle tutuklu yargılanan Serdar Öktem, “Yaklaşık 18 aydır tutukluyum. Soruşturmanın usulsüz olduğunu ve art niyetli olduğunu düşünüyorum. 24 Ocak’ta gözaltına alındım, bir toplantıdaydım. İstanbul’da bir gece tutuldum, daha sonra Ankara’ya getirildim” ifadesine yer verirken, soruşturma esnasında savcının, ‘Milliyetçi Hareket Partisi üyesi misin?’ sorusuna Öktem, “Evet onur ve şeref duyuyorum” dediğini anlattı.

İfadesine devam eden sanık Öktem, “Ben ısrarla dedim ki ‘ben niye buradayım neyle suçlanıyorum?’ dediğimde sorularıma cevap ver dendi. İfade alınırken bana özellikle, ‘Niye emniyete gittin?’ diye soruldu. Ben avukatım benim emniyete gitmemden daha doğal ne var?” dedi. Mahkeme Başkanı’nın “telefon şifreni hatırlıyor musun?” Sorusuna sanık Serdar Öktem “Telefon şifremi hatırlamıyorum” cevabını verdi.

Ateş’in avukatı, “Şifreyi hatırlasaydınız verir miydiniz? 22 sanıktan 21’inin telefonu incelendi, Öktem’in incelenmedi. Hatırlasaydı şifreyi verir miydi?” diye sordu. Öktem, “Avukatlık Kanunu 36. madde kapsamında vermezdim” dedi. Avukat, “Telefonda yalnızca müvekkillerinizle mi görüşüyorsunuz?” diye sorunca sanık müdafileri itiraz etti. Gerginlik çıkması üzerine mahkeme başkanı “Yeter” diye bağırdı. Başkan, Ateş ailesinin avukatına dönerek, “Zaten bu sorunuz hayatın olağan akışına aykırı, bu konuda yetki de takdir de mahkemenin” diye tepki gösterdi.

Sanık avukatları ile Ateş ailesinin avukatları arasında ki gerginlik devam edince mahkeme başkanı, Ateş ailesinin avukatının dışarı çıkarılması talimatı verdi. Başkan verdiği talimatı yerine geç getiren polisler hakkında işlem yapılacağını söyledi.

Duruşma öğleden sonra devam etmek üzere ertelendi.

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.