Son günlerin ünlü fotoğrafını görmüşsünüzdür. Hani, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu, HDP eski Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş ve Demirtaş’ın kız kardeşi Aygün Demirtaş’ın olduğu o ünlü fotoğrafı. (Kadınların bir araya geldiği fotoğraf karesine girmek için kafasını uzatan işgüzar basın danışmanını dikkate almayın. Fotoğrafın verdiği mesajla kendisinin bir ilgisi yoktur. Muhtemelen ortamda martı olmadığı için fotoğrafa bir renk katsın diye kafa uzatma hareketini yaptığını tahmin ediyorum.)
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan kadınların İstanbul seçimlerinin zaferini kutladıklarını yazmış ki doğru bir yorum olmuş. Düşünün HDP, seçimlerde İmamoğlu’nun desteklemeseydi ve AK Parti seçimleri kazansaydı bu buluşma olmazdı galiba.
Bu buluşmayı eleştirmediğim gibi siyasetin böyle buluşmalara ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Açıkçası mutlu olduğumu da itiraf etmeliyim. Ancak kimse bu buluşmanın iki partinin iradesi dışında gerçekleştiğini de bana anlatmasın.
20 MAYIS 2016’DA NE OLMUŞTU?
Tarihi biraz geriye saralım ve 20 Mayıs 2016’ya gidelim. Milletvekilli dokunulmazlıklarının kaldırılmasını öngören Anayasa değişikliği TBMM’de oylandı. CHP (en azından kabul edilmesini sağlayacak kadar) evet oyu kullandı.
Değişikliği Anayasa Mahkemesi’ne götürmek isteyen HDP’ye 52 milletvekilinin daha imzası lazımdı. Kılıçdaroğlu, imza verecek milletvekilini partiden atacağını söyledi. Tavrı bu kadar kesin ve keskindi.
Tarih 4 Kasım 2016. Dokunulmazlıkları kaldırılan HDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 9 milletvekili gözaltına alınarak tutuklandılar.
Aylar sonra Demirtaş, cezaevinde şu tarihi tespiti yaptı: “Ana Muhalefet Partisi, Meclis’te dokunulmazlıklarımızın kaldırılarak tutuklanmamıza 'Evet' dememiş olsaydı, tarih başka bir çizgide olacaktı.”
Oysa bırakın CHP yönetiminin tarihin akışını değiştirmeyi kendi gündemini yaratacak mecali bile yoktu. Şimdi yemek yemişsin neye yarar? Arapça’da güzel bir deyim vardır. İş işten geçtikten sonra atacağın adımların beyhude olduğunu anlatmak için kullanılır. Bad el harabül Basra (Basra harap olduktan sonra) İşte CHP’yi en güzel anlatan deyim bu olsa gerek.
Dokunulmazlıklara “evet” der, sonra sonuçlarına itiraz eder. Kaz Dağlarında ağaçlar kesilirken sesini çıkarmaz aylar sonra kesilen ağaçlar için nöbet tutar.
GEÇTİ BOR’UN PAZARI
Dün Diyarbakır, Van ve Mardin’in HDP’li belediye başkanları görevlerinden uzaklaştırıldı. “Demokrasiye darbe, irade gaspı” falan demekle olmuyor. Kadınların yemek yemesi güzel de kendi partilerine İstanbul’u, Adana’yı, Mersin’i, Antalya’yı kazandıran bir partiye destek için en azından bu illerin başkanları Diyarbakır’a giderler mi? Ben gideceklerini sanmıyorum. Sıra kendilerine geldiğinde de bu defa Türkçe’de güzel bir deyim var onu kullanırız. Geçti Bor’un pazarı sür eşeğin Niğde’ye.
Kalın sağlıcakla….
BAD EL HARABÜL BASRA
Paylaş