Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), korona virüs salgınına rağmen 2020’de atmosferi ısıtan gaz salınımının rekor seviyeye ulaştığını açıkladı.
Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) yıllık sera gazı raporunu yayımladı. Rapora göre atmosferi ısıtan gaz salımı korona virüs salgınındaki kapanmaya rağmen 2020’de rekor seviyelere yükseldi. Karbondioksit (CO2), metan ve azot oksit miktarları, son 10 yıldaki yıllık ortalamadan daha fazla artış göstererek zirveyi gördü. Korona virüs salgını sürecince alınan kısıtlama önlemleriyle CO2 emisyonlarının dünya genelinde yüzde 5.6 oranında azaldığı, ancak bunun sera gazları birikimi üzerinde fark edilebilir bir etkisi olmadığı belirtildi. Bu kapsamda insan faaliyetlerinden kaynaklanan emisyonların yaklaşık yarısının ağaçlar, toprak ve okyanuslar tarafından alındığı, ancak bunların sera gazlarını özümsemesinin büyük ölçüde sıcaklıklara, yağışa ve diğer faktörlere bağlı olarak değiştiği vurgulandı. Diğer bir sorunun da son 10 yılda CO2 emisyonlarının aşamalı bir şekilde artması olarak gösterildi. Bu nedenle 2020’de karbon salınımı düşmüş olsa da atmosferdeki karbon seviyesindeki artışın 2011-2020 arasındaki ortalamanın üzerinde olduğu ifade edildi. Sonuç olarak atmosferdeki karbondioksit seviyesi 2020’de 413.2 partiküle ulaştı ve sanayi devrimi öncesi düzeyin yüzde 149 fazlası oldu.
"Hedefin çok uzağındayız"
WMO Genel Sekreteri Prof. Petteri Taalas rapora yönelik, “Sera gazı raporu, COP26’daki (Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı) müzakereciler için katı ve bilimsel bir mesaj içeriyor. Sera gazı konsantrasyonları mevcut hızla artmaya devam ederse bu yüzyılın sonuna kadar Paris Anlaşması’nın hedefleri olan, sanayi devrimi öncesi seviyelerin 1.5 ila 2 derece sıcaklık artışının çok üzerinde bir sıcaklık artışı göreceğiz. Hedefin çok uzağındayız" ifadelerini kullandı. Profesör Taalas, "Bu, bir kimyasal formül ve grafikteki rakamlardan daha fazlası. Günlük yaşamlarımız ve refahımız, gezegenimizin durumu ve çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği için büyük olumsuz etkileri olacaktır" dedi. Ülkelerin sanayi, enerji ve ulaşım sistemlerini ve tüm yaşam biçimini yeniden gözden geçirmesi gerektiğini vurgulayan Taalas, "Gerekli değişiklikler ekonomik olarak uygun ve teknik olarak mümkündür. Kaybedecek zaman yok” ifadelerini kullandı.
COP26 Kasım ayında düzenlenecek
İklim değişikliğinin kontrol altına alınması için Kasım ayında İskoçya’nın Glasgow kentinde yapılacak Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı, büyük önem taşıyor. Toplam 197 ülkenin emisyonları azaltma planlarını sunması bekleniyor. COP26 ayrıca, Paris İklim Anlaşması’nın imzalandığı 2015’ten bu yana kaydedilen gelişmenin görüşüleceği ilk zirve olacak.