Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erol Özvar, “Türkiye’nin 2020 yılı itibariyle nüfus piramidinde 25-34 yaş grubunda 12 milyon 689 bin 848 gencimiz bulunmaktadır. Bu yaş grubuna 2020 yılı doktora mezunlarını oranladığımızda ise yılda 10 binde 6 doktora mezunumuz olduğu anlaşılmaktadır. Almanya’da ise sayısı 10 milyon 146 bin 277 olan ilgili yaş grubuna düşen doktora mezunu sayısı yaklaşık binde 3’tür” dedi.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı tarafından yükseköğretimin en üst kademesi olan doktora öğretiminin iyileştirilmesi amacıyla “Doktora Öğretiminin İyileştirilmesi Çalıştayı” düzenlendi. YÖK Başkanı Erol Özvar’ın başkanlığında Hacettepe Üniversitesi’nde düzenlenen çalıştaya yaklaşık 50 üniversitenin farklı alanlarından lisansüstü eğitimden sorumlu enstitü yetkilileri, doktora öğrencileri, öğretim üyeleri ve araştırma görevlileri katıldı. Çalıştayda doktora öğretimine dair sorun alanlarının tespit edilmesi ve bunlara ilişkin çözüm önerilerinin getirilmesi ile doktora öğretiminin niteliğinin geliştirilmesi hususlarında yol haritası belirlenecek. Üç oturum halinde gerçekleştirilen çalıştayda katılımcılar “Program Açma ve Öğrenci Kabulü”, “Öğretim süreçleri”, “Danışmanlık”, “İdari Süreçler” ve “Araştırma ve Tez Süreci” temaları üzerinde görüş alışverişinde bulunacak.
“Türkiye’de yükseköğretimde başta kalite olmak üzere hiçbir meselenin gözardı edilmesine müsaade edemeyiz”
Bir konuşma gerçekleştiren YÖK Başkanı Özvar, “Türkiye’de yükseköğretimde başta kalite olmak üzere hiçbir meselenin gözardı edilmesine müsaade edemeyiz. İşte bu anlayışla, müfredattan sınavlara bilimsel çalışma usullerinden tez izleme jürilerine, yazım kurallarından mülakatlara dek bir bütün olarak doktora öğretimine daha yüksek nitelik kazandırmak üzere bu toplantıyı gerçekleştiriyoruz. Doktora düzeyinde verilen eğitimin, ülkelerin nitelikli insan kaynağı teminindeki rolü bugün bütün uzmanlarca teslim edilen bir gerçektir. Bu toplantıda ele alınacak doktora öğretimi konusunu, Türkiye yükseköğretim sisteminin kalitesini artırmada en önemli sacayaklarından biri olarak görüyor ve en üst düzeyde sahipleniyoruz” ifadelerini kullandı.
“Türkiye’nin nitelikli öğretim elemanı açığı hala devam etmektedir”
Doktora mezunu kişilerden en azından çalışma ve öğrenme ortamlarında kuram, uygulama, yöntem ve tekniklere ilişkin uzmanlık düzeyinde sistematik bilgiye sahip olmaları beklendiğini vurgulayan Başkan Özvar, şunları kaydetti:
“OECD raporları ve Türkiye yükseköğretim sistemi üzerine yapılan ulusal ve uluslararası çalışmalarda ciddiyetle vurgulandığı üzere, üniversitelerimizde öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayıları OECD ortalamalarının çok gerisindedir. Daha net ifade edecek olursak, Türkiye’nin nitelikli öğretim elemanı açığı hala devam etmektedir. Türkiye’nin kendi ekonomik ve sosyal kalkınma hedefleri bakımından ihtiyaç duyduğu nicelik ve nitelikte öğretim elemanı sağlaması için doktora öğretiminin mevcut halinin iyileştirilmesi zorunluluktur. İyileştirmeden maksadımız ülkemizin kalkınma planlarında da ifadesini bulan öncelikli gelişme alanlarında bilgi ve teknoloji üretimine yüksek katkı sağlayacak araştırmacıların yetiştirilmesini temin etmektir. Bunun yanı sıra kaliteli araştırma ile birlikte araştırmacı sayısını yükseltmektir. Bugün itibariyle Lisansüstü öğretimimizin en çarpıcı çıktılarından biri de ülkenin gelişme temposuna nispetle araştırmacı sayısının azlığıdır. Diğer yandan Türkiye’deki doktora mezun sayılarımız, kurum sayısı ve çeşitliliği ile toplam ülke nüfusu dikkate alındığında da düşüktür. Nitekim bu gerçek diğer ülkelerle mukayese edildiğinde daha da çarpıcı hale gelmektedir. Türkiye’de yıllık doktora mezun sayısı 8 bine yaklaşırken, Fransa’da bu sayı 13 bin, Japonya’da 16 bin, Almanya’da 29 bin, Birleşik Krallık’ta 29 bin, Amerika Birleşik Devletleri’nde ise 74 bindir.”
“25-34 yaş grubunda doktora mezunu oranımız 10 binde 6, Almanya’da aynı yaş grubunda bu oran binde 3”
Mukayese etmek bakımından Hollanda’yı ele almak istediğini kaydeden Özvar şu verileri paylaştı:
“Hollanda 2000-2020 yılları arasında 33 bin 673 kadın ve 43 bin 575 erkek olmak üzere toplam 77 bin 248 doktora mezun vermiştir. 2020 yılında nüfusu 17 milyon 407 bin 585 olan Hollanda 20 yıl içinde nüfusunun binde 5’ini doktoralı yapmıştır. 2020 yılı itibariyle bu ülkenin 25-34 yaş grubunun ise binde 4,46’sı doktoralıdır. Ülkemizde ise 2000-2021 yılları arasında 49 bin 715 erkek 39 bin 901 kadın olmak üzere toplam 89 bin 616 doktora mezun etmiş bulunuyoruz. 20 yıl içinde kümülatif doktora mezunlarımızı nüfusa oranladığımızda toplam nüfusun sadece on binde 1’i kadar mezun ettiğimizi anlıyoruz. Türkiye’nin 2020 yılı itibariyle nüfus piramidinin 25-34 yaş grubunda 12 milyon 689 bin 848 gencimiz bulunmaktadır. Bu yaş grubuna 2020 yılı doktora mezunlarını oranladığımızda ise o yılda on binde 6 doktora mezunumuz olduğu anlaşılmaktadır. Almanya’da ise sayısı 10 milyon 146 bin 277 olan ilgili yaş grubuna düşen doktora mezunu sayısı yaklaşık binde 3’tür.”
“Türkiye’nin nitelikli insan kaynağı ihtiyacını karşılamak için yeni adımlar atmaya başladığımızı paylaşmak isterim”
Türkiye’nin aynı anda hem yükseköğretim sisteminin ihtiyaç duyduğu doktoralı insan kaynağını nitelikli bir şekilde yetiştirmesi hem de diğer tüm sektörlerin ihtiyaçlarını dikkate alarak doktora programlarını geliştirmesinin gerekli olduğunu vurgulayan Özvar, “Bu konuda atılması gerekli adımları ivedilikle bugün atmak zorundayız. Aksi takdirde bunun getireceği maliyeti, gelecek kuşakların üzerine bir yük olarak sunmak, sistemi içinden çıkılmaz bir problemler yumağına dönüştürebilir. Bu kapsamda Türkiye’nin nitelikli insan kaynağı ihtiyacını karşılamak için yeni adımlar atmaya başladığımızı da bu vesileyle sizlerle paylaşmak isterim. Geçen hafta Resmi Gazete’de yayınlanan ‘Tıp-Bilim Doktorası Bütünleşik Programı Eğitim ve Öğretim Yönetmeliği’ sayesinde, artık Türkiye’deki başarılı bir tıp fakültesi öğrencisi, bir taraftan tıp fakültesini okurken diğer taraftan temel bilim alanları başta olmak üzere bir bilim alanında doktora yapabilecek. Programı bitiren tıp fakültesi mezunlarının iyi bir hekim olması yanı sıra bilime uluslararası düzeyde katkı sağlayacak başarılı bir bilim insanı olmalarını hedefliyoruz. Başarılı tıp fakültesi öğrencilerimizin daha öğrencilikleri devam ederken aynı zamanda iyi bir bilim insanı olmak için gereken araştırma ve geliştirme becerilerini kazanmalarını önemsiyoruz. Bahsi geçen yönetmelik nitelikli insan kaynağını teşvik etmek amacıyla yapacağımız düzenlemelerden sadece bir tanesidir” açıklamasında bulundu.
“Bu yıldan itibaren yükseköğretim kurumlarımızın tamamını kapsayacak şekilde tüm doktora mezunlarımıza yönelik kapsamlı bir tarama çalışması yapacağız”
Doktora alanında atılan yeni adımlardan da bahseden Özvar, “Bu yıldan itibaren yükseköğretim kurumlarımızın tamamını kapsayacak şekilde tüm doktora mezunlarımıza yönelik kapsamlı bir tarama çalışması yapacağız. Yeni mezunlara yönelik yapılacak bu çalışmada doktora mezunlarımızın öğrenim geçmişi, tecrübe ve görüşleri ile mezuniyet sonrası gelecek planları hakkında sistematik bilgi toplanacak. Toplanacak bu bilgiler, Türkiye’deki doktora mezunları hakkında eğilimleri takip etmemize yardımcı olacak ve doktora düzeyindeki öğretimin ve programların kalitesini artırmak üzere kullanılacaktır. Böylece, YÖK olarak politika geliştirirken sahadaki toplanan güncel ve sistematik verileri izleyeceğiz. Bu çalışmaya başladığımızın müjdesini buradan sizlerle paylaşmak isterim” şeklinde konuştu.
“‘YÖK Tez Yazım Rehberi’nin hazırlığı içerisindeyiz”
Türkiye’de yükseköğretim konusunda tez yazımında yardımcı olacak bir kılavuz çalışması içerisinde olduklarının altını çizen Özvar, “Türkiye’deki yükseköğretim kurumlarının enstitüleri farklı tez yazım kılavuzlarını izlemektedir. Haddi zatında farklı alanlara yönelik ve farklı geleneklerden beslenen kılavuzların veya akademik yazım stillerinin olması normaldir. Biz bunu makul ve kimi alanlarda zorunlu da karşılıyoruz. Bununla birlikte, uluslararası kabul görmüş akademik yazım stillerini dikkate alan ve yine alan farklılıklarını gözeten, tez yazanlara yardımcı olacak bir rehber ihtiyacı söz konusudur. Bu kapsamda, ‘YÖK Tez Yazım Rehberi’nin hazırlığı içerisindeyiz. Böyle bir doküman, üniversitelere sadece rehberlik etmesi amacıyla ve esnek bir öneri seti olarak hazırlanacak. Bir tezin başlığından başlayıp kaynakçasına kadar tüm hususlara ilişkin bir çerçeve kılavuz hazırlayacağız. Böyle bir rehber, akademik yazma derslerine de kaynaklık teşkil edebilecektir. Bu çalışmaya da başladığımızın müjdesini buradan paylaşmaktan memnun olduğumu belirtmek isterim” ifadelerini kullandı.