sebze üretiminde yüksek bir potansiyele sahip olan Türkiye’nin, yüksek katma değerli endüstriyel ürünlerden aldığı payın ise çok düşük olduğunu belirtti. Özdemir, “182 milyar dolarlık meyve-sebze mamulleri pazarında payımız yüzde 1 bile değil. Yüksek katma değerli endüstriyel ürünlere yönelik adımlar atmamız artık elzem hale geldi” dedi.
Mersin Ticaret Borsası Başkanı Özdemir, Türkiye’nin dünya işlenmiş meyve-sebze ihracatındaki yerine ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Türkiye’nin bu alandaki potansiyeline dikkat çeken Özdemir, katma değeri yüksek üretimin önemine vurgu yaparak, devletten beklentilerini açıkladı.
“Son 30 yılda aldığımız pay yüzde 30 azaldı”
Türkiye’nin, meyve-sebze üretiminde dünya genelinde üst sıralarda bulunduğuna işaret eden Özdemir, yaş meyve-sebzenin, ülkenin tarımsal ihracatında da önemli bir yer tuttuğunu kaydetti. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, 2019 yılında Türkiye’nin yaş meyve-sebze ihracatının 2,3 milyar dolar olarak gerçekleştiğini belirten Özdemir, buna karşın, yaş meyve-sebze sektöründe önümüzdeki yıllar için zaman kaybetmeden atılması gereken önemli adımlar olduğunun altını çizdi.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) rakamlarına göre, son 30 yılda Türkiye’nin hem dünya sebze üretiminden hem de meyve üretiminden aldığı payın yüzde 22 azaldığına dikkat çeken Özdemir, “Bu alanda sahip olduğumuz kaynakları çok daha verimli kullanmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu doğrultuda, öncelikle yaş meyve-sebze üretimi ve ihracatında sahip olduğumuz konumu daha da ileriye taşımamızı sağlayacak ve mevcut sorunları gidermeye yönelik politikalar oluşturmamız gerektiği kanaatindeyim. Nitekim, bu konuya ilişkin 12-13 Haziran 2019 tarihinde TAGEM öncülüğünde düzenlenen çalıştay raporuna göre, ülkemizde yüzde 15-40 arasında yaşanan ürün kayıpları, girdi maliyetleri, örgütlenme yapısı, erkenci çeşitlerin yetersizliği ve sözleşmeli yetiştiricilik gibi konular bu süreçte karşılaşılan en önemli engeller olarak ortaya çıkmaktadır” ifadelerini kullandı.
“Yüksek katma değerli endüstriyel ürünlere yönelik adımlar atmamız artık elzem hale geldi”
Türkiye’nin, meyve suları, konsantreleri, dondurulmuş meyve-sebzeler, salçalar, soslar, reçeller gibi yüksek katma değerli endüstriyel ürünlere yönelik adımlar atmasının artık elzem hale geldiğinin altını çizen Özdemir, şöyle devam etti:
“Ülke olarak yaş meyve-sebzede 2,3 milyar dolar ihracatımız bulunurken, bu rakama ilave olarak, ülkemizin TİM tarafından yapılan ürün sınıflandırmasına göre, meyve-sebze sanayi mamulleri ihracatı da 1,5 milyar dolar seviyesindedir. Ancak, yine aynı sınıflandırmaya göre, dünya genelinde 182 milyar dolarlık meyve-sebze sanayi mamulleri pazarı söz konusudur. Türkiye’nin toplam ihracatını aşan bu büyük pastadan aldığımız pay yüzde 1 dahi değildir.”
“Belçika konserve patatesten yılda 2 milyar dolar kazanıyor”
Özdemir, TİM istatistiklerine göre Türkiye’nin, yaş meyve-sebze ihracatından kilogram başına 0,56 dolar gelir elde ederken, dondurulmuş ve kurutulmuş meyve-sebzelerden kilogram başına 2,05 dolar, meyve-sebze sularından 1,52 dolar ve bu ürünlerin konservelerinden 1,22 dolar kazanç sağladığına işaret etti. Bu verilerin, katma değer oluşturmanın getirisinin en az iki kat daha fazla olduğunu ortaya koyduğunu vurgulayan Özdemir, “Dünya genelinde bu konuda çok daha çarpıcı örnekler bulunmaktadır. Patates üretimi ülkemizden daha az olan Belçika sadece dondurulmuş, konserve patatesten yılda 2 milyar dolar gelir elde etmektedir. Benzer şekilde, domates üretimi Türkiye’den düşük olan İtalya, hazır, konserve domates ihracatından yılda 1,8 milyar dolar kazanmaktadır. İsviçre, alkolsüz içeceklerden 1,8 milyar dolar, Fransa ise sadece mineral, gazlı sulardan 1 milyar dolar yıllık ihracat geliri sağlamaktadır” dedi.
“Meyve-sebze politikaları bütüncül olmalı”
Bu çerçevede, devletten beklentilerini de dile getiren Özdemir, şunları kaydetti:
“Ürün desenimiz içerisinde yüksek katma değer oluşturan meyve-sebze sanayi mamul üretiminin teşvik edilmesi ve bu kapsamda yapılacak her türlü yatırımın güçlü bir şekilde desteklenmesi, önümüzdeki yıllarda tarımsal ihracatta rekabetçi olabilmemiz açısından büyük önem taşımaktadır. Devletimizden beklentimiz; ülkemiz tarımı için en kritik alt sektörlerden biri olan meyve-sebze politikalarını hem tazede hem de mamullerinde bütüncül bir bakış açısı ile değerlendirmesi ve bu doğrultuda lojistikten pazarlamaya, teşviklerden finansman imkanlarına kadar birbirini destekleyen mekanizmalarla sahip olduğumuz potansiyeli harekete geçirmesidir.”