6 milyon ton rekolte beklediklerini söyledi. Fiyat farkına da dikkat çeken Demir, “Mandalina dalında 1,5-1,8 lira arasındayken, büyük şehirlerde 8 liraya; dalında 2,5-2,6 lira arasında olan portakal ise 10 liraya kadar çıkıyor” dedi.
Türkiye narenciye üretiminin yüzde 25’ini karşılayan Mersin’de, daha gün ağarmadan yataklarından kalkan tarım işçileri, özellikle korona virüs salgınına karşı bir kez daha ön plana çıkan C vitamini deposu mandalina ve portakal kesimini aralıksız sürdürüyor.
Türküler söyleyerek hasat yapıyorlar
Mersin’in merkez Akdeniz ilçesine bağlı Kürkçü Mahallesi’ndeki narenciye bahçelerinde mandalina ve portakal hasadı yapan işçiler, sabah saat 04.30’da kalkıp 05.30’da yola düşüyor ve 07.00’de kesime başlıyor. Tarsus’un Beylice, Topaklık ve Meşelik köylerinden bahçelere gelen narenciye işçileri, bu günlerde satsuma cinsi mandalinanın hasadını gerçekleştiriyor. Türküler söyleyerek mandalina kesen işçiler, işlerinin kolay olduğunu belirterek, “Narenciye C vitamini deposu, sağlığımız için çok iyi. Biz topluyoruz, Türkiye’miz de yesin. Herkese afiyet olsun” dediler.
“Narenciye hasadı son sürat devam ediyor”
Narenciye bahçesinde hasat devam ederken İHA muhabirine açıklama yapan Akdeniz Ziraat Odası Başkanı Turgut Demir, Mersin’de narenciye hasadının en hızlı döneminde son sürat devam ettiğini söyledi. 3 Eylül’de erkenci mayer cinsi limona ihracat izni verilmesiyle narenciye hasadına başlandığını belirten Demir, daha sonra da erkenci mandalina, greyfurt ve erkenci portakal çeşitlerinin hasadına kademe kademe geçildiğini ifade etti. Demir, “Narenciyenin çok fazla çeşidi üretiliyor artık. Yeni çeşitler de var, bunlarla beraber ürün gamı genişledi. Her ayda farklı ürünlerle beraber üretimi uzun vadeye yayarak piyasaya arzı destekliyoruz. Bu da arz ve tüketimi senkronize bir şekilde hareket ettiriyor. Şu an hasadı yapılan bahçede satsuma cinsi mandalina kesimi yapılıyor. Covid-19 salgınıyla beraber de C vitamini bakımından çok önemli bir potansiyele sahip olan narenciye çeşitlerini halkımıza ve yurt dışına sunmak için hasadımız son sürat devam ediyor” diye konuştu.
“Dalında 1,5 lira, markette 8 lira”
“Ülkemizde bu yıl tüm çeşitlerde 5-6 milyon ton üretim bekliyoruz” diyen Demir, narenciyenin bahçeden çıktığı fiyatla büyük şehirlerdeki market ve manavlarda satılan fiyatı arasındaki farka da dikkat çekti. Demir, “Üreticimizin dalda sattığı mandalinanın kilo fiyatı kalitesine göre 1,5 lira ile 1,8 lira arasında değişiyor. Fakat İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlere gittiğinde tüketicinin aldığı fiyat 5 lira ile 8 lira arasında rakamlar olduğunu duyuyoruz. Portakal ise bugün itibariyle dalında 2,5 lira ile 2,6 lira arasında; marketlerde ise 5-10 lira arasında fiyat duyuyoruz” şeklinde konuştu.
“Aşırı sıcak hava ıskarta oranını arttırdı”
Narenciye üreticisinin yaşadığı sıkıntılara da değinen Oda Başkanı Demir, çiftçinin girdi maliyetlerinin yükselmesinin yanında 2020’nin Mersinli üreticiler açısından sıkıntılı bir yıl olduğunu dile getirerek, “Ocak ayında sel, şubatta don, mart-nisan aylarında dolu, mayısta sıcak poyraza maruz kaldık. En son ağustos ayında da 52-53 dereceleri görerek meyvelerin dış cephesinde yanıklar meydana geldi. Bunlar da ıskarta oranını artırdı. Iskarta oranları eskiden yüzde 5-6 civarında olurken, bu yılki en son sıcaktan yüzde 20-24 bandına kadar çıktı. Hasat sırasında işçiler burada seçiyorlar, ayrıca narenciye paketleme fabrikalarında tasnif edilirken de ıskarta seçiliyor ve en kaliteli, sağlıklı ürünler tüketicinin sofrasına gidiyor” ifadelerini kullandı.
“Üretimi planlamamız lazım”
Narenciye üretiminin Türkiye’ye yetecek düzeyde olduğunu, hatta her yıl biraz daha arttığını kaydeden Demir, ancak üreticiler aynı ürüne yönelince fiyatların da düştüğüne dikkat çekti. Mayer cinsi limonu buna örnek veren Demir, “Bizim tarım politikalarını tamamen gözden geçirmemiz gerekiyor. Üretimimizi planlamamız lazım. Son yıllarda çok fazla mayer cinsi limon dikildi. Mayer cinsi limon ilk başta hasada 3-3,5 TL bandında başlarken, şu an 80 kuruş ile 1,2 lira arasında fiyatlara kadar düştü. Ürünün arzının fazlalaşmasıyla beraber fiyatlar aşağıya düştü. Mayer limon bahçeleri yerine farklı ürünlere devam etmemiz lazımdı. Ovanın tamamında narenciyeye yönelmek yerine pamuğa devam etmeliydik mesela. İthal etmek zorunda kaldığımız ürünleri ithal etmeyecek şekilde bir planlama yapıp ülkemizin var olan iklimini, toprağını, suyunu en optimum şekilde değerlendirebilmeliydik. Narenciyede üretimimiz her geçen yıl artıyor. Bu anlamda ülkemizin hiçbir sıkıntısı yok. Ülkemiz tarımsal sanayiye de yönelirse, ikinci kalite ürünler sanayide kullanılırsa bu birinci kalite ürünün fiyatını yukarıya çekecektir. Bu da çiftçinin cebine direk olarak yansıyacaktır” dedi.