Türkiye’nin nüfusu artarken sebze üretim alanları son 17 yılda geriledi.
Trabzon Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Cemil Pehlevan, dünyada her geçen gün sebze tüketiminin arttığına dikkat çekerek, “Ülke nüfusumuz, ülkemize gelen göçmen ve turist sayısı artmasına rağmen sebze üretim alanlarımız 2001 yılında 900 bin hektar iken 2018’de 784 bin hektara geriledi” dedi.
Ülkemizde sebze üretimi ağırlıklı olarak açıkta yapılmakla birlikte örtü altında da yoğun olarak yapıldığını kaydeden Pehlevan, “Türkiye’de sebze üretiminde en önemli sorun hasat edilen ürünlerin pazarlanmasıdır ”diye konuştu.
Pehlevan, "Dünyada sebze tüketimi artmaktadır. Benzer şekilde ülkemizde de insan beslenmesinde sebzelerin vitamin ve mineral maddece zengin olması nedeni ile talep hızlı bir şekilde artmaktadır. Diğer taraftan, sebzeler tüketim anlamında toplumun tamamını ilgilendirirken, aynı zamanda tarımsal faaliyet olarak çok geniş bir istihdam sağlamaktadır. Sebzecilik, bitkisel üretim içerisinde çiftçilere birim alandan yüksek gelir getiren önemli bir yere sahiptir. Sebze üretimi ağırlıklı olarak açıkta yapılmakla birlikte örtü altında yoğun bir üretim yapılmaktadır.Türkiye’de sebze üretimi ile sebze tüketimini planlamalıyız. Ülkemiz tarımsal faaliyetleri içerisinde sebze üretiminin önemli bir yere sahiptir. İstatistikleri baktığımızda sebze üretim ve tüketiminin geçmiş yıllara göre arttığı görülmektedir. Ancak, Türkiye’de sebze tüketim ve ihracat miktarını tam olarak bilinmemesi dolayısı ile üretimim planlaması yapılamamaktadır. Türkiye’de sebze üretiminde en önemli sorun hasat edilen ürünlerin pazarlanmasıdır. Üretim planlaması yapılmadığı gibi üretimin çok olduğu dönemlerde ürünü depolayarak ürünün az olduğu dönemlerde piyasaya sunacak bir düzenleme kurumu yok” dedi.
“Avrupa Birliği halen bütçesinin yüzde 40’ını tarımsal desteklemelere ayırırken, bu oran ülkemizde maalesef yüzde 2 ile yüzde 2,5 aralığında kalmaktadır”
Artan nüfusa karşın ekim alanlarının her geçen gün daraldığına dikkat çeken Pehlevan, Avrupa Birliği bütçesinin yüzde 40’ını tarımsal desteklemelere ayırırken bu oranın ülkemizde yüzde 2 ile yüzde 2,5 aralığında kaldığını ifade ederek, “Artan nüfusa karşın ekim alanlarının her geçen gün daralmaktadır. Sebze üretim alanlarındaki daralma da ciddi boyutlara ulaştı. 2001 yılı ile 2018 yılı arasında tarım alanları 3.150 milyon hektarı kontrolsüz bir şekilde randa kurban edilmiştir. Sebze üretiminde önümüze çıkan en büyük sorunların başında da yok olan tarım arazileri geliyor. Ülke nüfusumuz, ülkemize gelen göçmen ve turist sayısı artmasına rağmen sebze üretim alanlarımız 2001 yılında 900 bin hektar iken 2018 yılında 784 bin hektara geriledi. Buna karşı maalesef her geçen yıl ekim alanlarımızdaki daralmalar hızlı bir şekilde gerçekleşiyor. Bu tabloya baktığımız zaman gıda üretiminde ve gıdaya erişimde önümüzdeki yıllarda çok büyük sorunlar ile karşılaşacağımız kaçınılmaz bir sonuç. Gözden kaçırmamamız ve üzerinde durmamız gereken iklim değişikliğinin en fazla etkileyeceği sektörlerin başında Tarım geliyor. Önümüzdeki yıllarda tarımsal üretim anlamında çok büyük riskler bizleri bekliyor. Bu konuya hazırlıklı olmalıyız, planlarımızı bu gerçek doğrultusunda yapmalıyız. 5488 Tarım Kanununa göre 2018 yılında tarım sektörünü desteklemek için ayrılması gereken kaynak 34,5 milyar TL olması gerekirken, ayrılan kaynak 14,5 milyar TL oldu. Avrupa Birliği halen bütçesinin yüzde 40’ını tarımsal desteklemelere ayırırken, bu oran ülkemizde maalesef yüzde 2 ile yüzde 2,5 aralığında kalmaktadır. Üretim maliyetlerin yüksek olmasın dolayı geliri düşen çiftçi tarlasını ekmekten vazgeçmekte kırsal alanı terk ederek kentlere göç etmektedir. Özetle kırsalda üretim yapanlar şehirlere göç ederek tüketici oldular” diye konuştu.
“Trabzon’da herkes sadece 1 kilo domates üretse 807 bin 903 kilo domates nakliyesiz tüketiciye ucuz fiyata ulaşacak”
Trabzon’da herkesin 1 kilogram domates yetiştirmesi durumunda sorunun giderileceğini kaydeden Pehlevan, “Evet, sorun var fakat her sorunun bir çözümü de vardır. Yeter ki çözmek isteyelim. Uygulamaya konulacak çözümler uygulanabilir ve sürdürülebilir olmalıdır.Osmanlı döneminde İstanbul’un ve büyük kentlerin çevresinde tarımsal faaliyet alanları (Bostanlar) mevcuttu. Günümüzde mevcut olan bu alanları maalesef betonlarla doldurduk. Bu yanlıştan artık dönmenin zamanı geldi. İmar planlarımıza sebze üretim alanları, kent bahçeleri veya hobi bahçelerinin imar planlarımızın plan notlarına yazılmalı ve alanlarını belirlemeliyiz. Bu alanlarda üretim yapanlara cazip teşvikler vermeliyiz. Hesap çok basit Trabzon’da herkes sadece 1 kg domates üretse 807 bin 903 kg domates nakliyesiz üretici pazarlarında, tüketiciye ucuz fiyata ulaşacak. Bu alanlar aynı zamanda doğal felaketlerde toplanma alanlarımız olacaktır. Hobi bahçeleri teşvik edilmeli, fakat bu konudaki hukuki mevzuat boşluğunun giderilmesi gerekmektedir. Son zamanlarda 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu hükümlerine aykırı oluşturulan hobi bahçelerinin önüne de geçilmeli. Hobi bahçeleri rant bahçeleri haline dönüştürülmemelidir. Gıda üretiminde yaşanan sorunlar ithalatla, hal Yasası ile düşmez, düşürülemez. Tek yolu tarımın sorunlarını çözmektir. Çiftçiye dünya şartlarında girdi temin etmek, dünya şartlarında destek vermek, çiftçiyi örgütlemek ve Kamu İktisadi Teşebbüsü’nün (KİT) tekrar etkin hale getirilmesi. Böylece çiftçi üretecek, para kazanacak ve çiftçinin ürettiği ürün tüketiciye uygun fiyatlarla sunulacak. Ürünlerin İthal edilmesi ile çiftçilerin rekabet gücünü azaltacağından üretimden çekilecektir. Çiftçilerin üretimden çekilmesi ile Ülkemizdeki üretiminin azalması dolayısı ile dışa bağımlı hale geleceğiz. Geri dönmelerini istediğimiz zaman da tarladan kopan çiftçinin tekrar tarlaya geri dönmesi imkansız olacaktır. Gıda fiyatları, arz talep dengesini sağlamamızın yolu belli. Özellikle üretimde yaşanan sorunları çözmeden, ekim planları yapılmadan fiyat dengesi oluşturmamız mümkün değil. Devamlı aynı şekilde fiyat istikrarsızlığı her yıl farklı birkaç üründe devam edecektir. Sonuç olarak yaşam için gıdaya, gıda için toprağa ihtiyacımız var. Dolasıyla öncelikle tarım arazilerinin yok edilmesine hep birlikte dur demeliyiz” ifadelerini kullandı.