Bizim ev 7. kattı, çekme kat derlerdi, kömür odun geldi mi aşağıdaki kömürlüğe koyar, her gün 7 kat kömür odun çuvalı taşır cüruf indirirdik.
Kar yağdı mı yollara kömür cürufu atarlar kar eridi mi her yer açık saha kömür madeni gibi olurdu.
Oduncudan, odun aldın mı mutlaka ıslak gelir, soba da tıs tıs eder ne ev ısınır ne soba yanardı. Zaten soba bir oda da vardı. yatak odalarında yoktu hadi annem babam birbirine sarılır ısıtırdı birbirini bizim günahımız ne. En üst kat olduğu için hep dam akardı yağmurda.
Tekel rakısı bildiğin ispirto, şarap da zaten köpek öldüren cinsi, ne şimdi gibi parlak abiler entel dantel şarabı anlatırdı, şarapçılar vardı kaldırımda gazete kağıda sarılı takılırlardı, şarap yoksa ispirtoya takılırlardı.
Meyhaneler iyi di hile hurda yoktu ne varsa verirdi günlük
Bakkal da bildiğin tüketici kredisi veren banka raftaki sermayeden fazlası defterde alacak yazardı bazıları iş olmayınca hesabı gıdıklardı.
Öyle her on dakikada bir otobüs nerde Leylandlar ve Busingler vardı treoleybüs elektrikler kesildi mi oturur beklerdin arasıra telden çıkardı direkleri.
Şimdiki gibi her mahallede hastane doktor ne gezer mahalledeki eczacı kalfası her işi görürdü iğneden tedaviye kadar.
Sosyal medya yoktu ama pencerelerde yastık vardı koca memeli teyzeler pencereden sarkınca yarı beline kadar her şeyi bilirdi.
Genel ev de bile sınıf farkı vardı o zaman lüktü, garibanlar aşağı, paralılar yukarı, bizim gibi züğürtler de Güneş, Rüya, Alkazar ve Tan sinemaları gider ama koltuklara asla oturmazdık. malum selpak yoktu o dönemde.
,Ama tecavüz de yoktu.
Ha bir de ablalar vardı Kurtuluşta Sema, Sonya, Beyoğlu da Nataşa, Topağacı'nda Figen, Harbiye de Sultan. ( sultanı attım galiba).
Yordan muhallebici yada Nişantaşı Merhaba de manita yapıp Hydromel yada Scotch, gündüz çaylarına takılır bele sarılıp dans etmeler. Elini tuttuun mu hoop ne oluyoruz tavrı.
Öğretmenlerde acayipti hak hukuk yok annem okula ancak veli toplantısına gelebilirdi.
Sınıf geçmek zor işti. öğretmenlerle diyalog zor hediye mediye yoktu. ne zormuş hayat.
Öyle AVM falan nerde? Gazi pasajı, Konak pasajı, Site pasajına takılırdık.
Zincir hamburgerciler de yoktu Kristal vardı hamburgerin kralı bırak çiğ köfteyi lahmacun bile ayak basmamıştı İstanbul'a sadece kapalı tahta sepette Lahmociin diye bağıran satıclar vardı.
Börek için bile Kurtuluştan kalk taaa Sarıyere dünya yol git İki bidon su için Çırçır.
zaten köprü yok karşıya geçecek Kabataş da arabalı vapur beklersin saatlerce.
Tabi araba lükstü herkeste yok olanda sanki uçağı varmış gibiydi
Birçoğu da araba pikapları vardı.
Zampik abiler mandobala şarkısı koyar kolunu da camdan çıkartır yolun hep sağından sağından gider manita olunca istikamet Kilyos yada Ataköy C motel.
yani anlayacağınız İSTANBUL da hayat çook zordu.
Kalın Sağlıcakla
Nurhan