Haber Manşet Gazetesi

GAÜN’de 18 Mart Çanakkale savaşları konferansı

GAZİANTEP

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitleri Anma Günü nedeniyle Gaziantep Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Yüksel Babanınoğlu tarafından “18 Mart Çanakkale Savaşları” konferansı online olarak verildi.

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitleri Anma Günü nedeniyle Gaziantep Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Yüksel Babanınoğlu tarafından “18 Mart Çanakkale Savaşları” konferansı online olarak verildi.

Birinci Dünya Savaşının, sanayileşen devletlerin dünyada siyasi ve ekonomik gücü elde etme mücadelesi olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Babanınoğlu, 1914 yılına gelindiğinde bu devletler arasında bir sebepten ötürü geniş çaplı bir savaş çıkmasının zaten beklenilen bir durum olduğunu ifade etti. 1914 Yılının Haziran ayında Avusturya-Macaristan veliahtının ve eşinin bir Sırp milliyetçisi tarafından Saraybosna’da öldürülmesinin savaşın fitilini ateşlediğini aktaran Dr. Öğr. Üyesi Babanınoğlu, “28 Temmuz 1914’te Avusturya-Macaristan’ın Sırbistan’a karşı savaşa girmesi üzerine müttefiki Almanya da 1 Ağustos’ta Rusya’ya savaş ilân etmiştir. Ardından İngiltere ve Fransa’da Almanya’ya karşı savaşa girmiştir. Osmanlı Devleti savaşın başlarında tarafsızlığını korurken, Almanya’nın Avrupa’daki cephelerde yükünü hafifletmek üzere Osmanlı Devleti’ni kendi safında savaşa katılmaya ikna etmesiyle Osmanlı Devleti de savaşın taraflarından biri olmuştur” dedi.

"Osmanlı askerlerin vatanı uğruna şehit olma arzusu vardı"

Osmanlı’nın savaşa dahil olmasının, savaşın başından beri Osmanlı’nın tarafsızlığını koruyacağı yönünde planlar yapan İngiltere için endişe kaynağı olduğunu aktaran Dr. Öğr. Üyesi Babanınoğlu konuşmasında, “Almanya’nın desteklediği Osmanlı bu savaşta galip gelirse İngiltere’nin sömürgecilikteki şah damarı olan Süveyş Kanalı kaybedilebilirdi. Almanya’nın Akdeniz’de Fransa’ya karşı üstün gelmesi de benzer sonuçları Fransa açısından oluşturabilirdi. Rusya ise Avrupa cephelerinde Almanya ve Avusturya-Macaristan’a karşı savaşırken şimdi de Kafkasya’da Türklerle mücadele etmek zorunda kalmış ve bu durum Rusya’da büyük yıkımlara neden olmuştur. Dolayısıyla Osmanlı Devleti’nin savaşta bir an evvel saf dışı bırakılması gerekmekteydi. Bunun için tek yol Türklerin kuvvet merkezi olan İstanbul’un ele geçirilmesidir. Kaldı ki İstanbul’un ele geçirilmesi için en kısa yol da boğazlardan geçmekteydi. Cephenin nerede açılacağı ise İngiliz savaş kabinesinin 1914 sonunda yaptığı toplantılarda belirlenecek ve Çanakkale’yi denizden zorlama kararı alınacaktır. Yapılan savaş planına göre İstanbul işgal edilecek ve müttefikleri Rusya’ya en kısa yoldan yardım yapılacaktı. Nitekim 19 Şubat’ta savaş başlamış, Boğaz’ın girişindeki savunma mevzileri ağır top atışlarına tutulmuştur. Amaç, Boğaz’ın girişinden Marmara Denizi’ne kadar olan ve her iki yakadaki tabyaları yerle bir ederek Boğaz’ı geçmekti. Kaldı ki İtilaf devletlerinin güçlü silahları karşısında Osmanlı’nın menzilleri daha kısa ve eski model topları bulunmaktaydı. Böyle bir gücün karşısında hiç kimse Osmanlı Devleti’ne en ufak şans dahi tanımamaktaydı. Ancak Osmanlı askerlerinde olup da düşmanda olmayan bir şey vardı: vatanını işgale uğratmama kararı ve vatanı uğrunda şehit olma arzusu. Nitekim bu azim ve istek karşısında, 18 Mart 1915’te Boğaz’ı geçmeye teşebbüs eden İtilâf donanması başarısız olmuş ve geri çekilmek zorunda kalmıştır" ifadelerini kullandı.

"Türk kuvvetleri Çanakkale’nin geçilmez olduğunu ispatladı"

Dr. Öğr. Üyesi Babanınoğlu, Çanakkale’nin sadece deniz harekatıyla geçilemeyeceğini anlayan İtilaf devletlerinin bu defa hem karadan hem denizden harekât yapmaya karar verdiklerini, bu sırada Çanakkale savunmasının başında Alman Mareşal Liman Von Sanders bulunduğunu hatırlattı. Dr. Öğr. Üyesi Babanınoğlu, konuşmasının son bölümünde, “Mareşal Liman Von Sanders yanlış hesap yaparak askerlerin üçte ikisini düşmanın çıkarma yapmayacağı yerlere dağıtmıştır. Bu nedenle düşmanın asıl çıkarma yapacağı Arıburnu ve Seddülbahir arasını savunmak 9. Tümen ile Yarbay Mustafa Kemal’in komuta ettiği 19. Tümen tarafından gerçekleştirilecektir. 25 Nisan sabah erken saatlerde Anzaklardan oluşturulan bir kolordu Arıburnu kıyısına çıkarılmıştır. Ancak bu çıkarma, muharebe esnasında askerleriyle birlikte Conkbayırı’nda bulunan Yarbay Mustafa Kemal’in düşmanı Conkbayırı’nda geri atması neticesinde başarısız olmuştur. Nitekim ilerleyen günler gösterecektir ki Seddülbahir’deki muharebeler de aynı akıbete uğrayacaktır. Yenilgiye doymayan İtilaf kuvvetleri son bir hazırlık yaparak Ağustos 1915’te iki çıkarma daha yapmıştır. I. ve II. Anafartalar muharebesi olarak bilinen bu taarruzlarda da İtilâf kuvvetleri, Anafartalar grubu kumandanı Mustafa Kemal Paşa ve emrindeki askerlerin gösterdiği fedakârca savunma neticesinde başarısızlığa uğratılmıştır. Çanakkale’de bütün olumsuzluklara rağmen yapılan başarılı Türk savunması karşısında, İtilaf kuvvetlerinin morali çökmüş ve Çanakkale’nin geçilebileceğine dair umutları yok olmuştur. Ancak Türkler açısından bu savaşın kazanılması Türk milli bilincini uyandırmış, modern silahlarla donatılmış İtilâf kuvvetlerine rağmen Türk kuvvetleri, Çanakkale’nin denizden de karadan da geçilemez olduğunu bütün dünyaya ispatlamıştır" diye konuştu.
Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.