Haber Manşet Gazetesi

(Özel) Kızı, ölüm yıl dönümünde Murat Dilmener’i anlattı

GENEL

Prof. Dr. Murat Dilmener’in vefatının birinci yıl dönümünde kızı Fulya Dilmener Gençoğlu, babasının adının verildiği hastaneyi ziyaret etti. Gençoğlu, “ Her bir ölüm bizim için babamı hatırlatıyor. Onu kaybettikten sonra büyük bir boşluğa düştük. Çok yoğun duygular yaşıyorum zamanla acılar küllenir denilir ama pek küllenmedi. Lütfen herkes aşılarını yaptırsın bu koronadan kurtulalım” ifadelerini kullanırken Gençoğlu, babasız geçen bir yılına ilişkin bir de mektup yazdı.

Prof. Dr. Murat Dilmener’in vefatının birinci yıl dönümünde kızı Fulya Dilmener Gençoğlu, babasının adının verildiği hastaneyi ziyaret etti. Gençoğlu, “ Her bir ölüm bizim için babamı hatırlatıyor. Onu kaybettikten sonra büyük bir boşluğa düştük. Çok yoğun duygular yaşıyorum zamanla acılar küllenir denilir ama pek küllenmedi. Lütfen herkes aşılarını yaptırsın bu koronadan kurtulalım” ifadelerini kullanırken Gençoğlu, babasız geçen bir yılına ilişkin bir de mektup yazdı.

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin duayen hocalarından, korona virüse yakalanan ilk hekimlerden olan Prof. Dr. Murat Dilmener, bir ayı aşkın süren tedavisine rağmen geçtiğimiz yıl 3 Mayıs’ta 78 yaşında korona virüs nedeniyle hayatını kaybetmişti. Maddi imkanı olmayan hastaları ücretsiz tedavi ettiği için ‘Yoksul doktoru’ olarak da anılan Dilmener’in vefatının birinci yıl dönümünde kızı Fulya Dilmener Gençoğlu, babasının adının verildiği Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi’ni ziyaret etti. Gençoğlu, uzun yıllar birçok öğrenci yetiştiren çok sayıda hastaya şifa olan Murat Dilmener için hastanede oluşturulan alanı hastanenin başhekimi Prof. Dr. Gökhan Tolga Adaş ile inceledi. Acılarının hala taze olduğunu belirten Gençoğlu, korona virüsten kayıp vermeyen insanlarda duyarsızlık gördüğünü belirterek virüsün ciddiye alınması uyarısında bulundu. Gençoğlu, babası PTT’nin için özel olarak bastığı kişisel pulu hastanedeki köşede sergilenmesi için Başhekim Adaş’a verdi. Gençoğlu, babasının vefatı sonrası geçen bir yıldaki duygularını içeren bir mektup da yazdı.

“Babamı kaybedeli bir yıl oldu ama gerçekten acımız hafiflemedi”

Babasının vefatının yıl dönümünde adının verildiği hastaneyi ziyaret eden Fulya Dilmener Gençoğlu, “Buraya gelince gerçekten çok heyecanlandım ve babamın resmini görünce bir hüzün kapladı. Konuşurken de zorlanıyorum. Şu anda Marmara Üniversitesi Hazırlık Bölümü’nde İngilizce okutmanlığı yapıyorum. Bu babamın çok istediği bir şeydi. Babam benim öğretmen olmamı istiyordu. Babamı kaybedeli bir yıl oldu ama gerçekten acımız hafiflemedi. Çünkü pandemi süreci hala devam ediyor. Vakaların artması bizi gerçekten çok üzüyor. Her bir ölüm bizim için babamı hatırlatıyor. Yoksul doktoru bir doktordu, kendini hastalarına adamıştı. Çok güzel bir hayatı oldu, işini severek yapıyordu. Pandeminin ilk başında babamı kaybettik, başından beri hep ön safhada, son nefesine kadar hastalarına cevap verdi. Gerçekten çok mutlu oluyorum keşke o da görseydi bu günleri, adının hastaneye verilmesiyle çok onur duyduk. Bizim için çok büyük bir şeref, bize bıraktığı en güzel miras. Bu konuda devlet büyüklerimize çok teşekkür ediyoruz. Babamın ruhunun burada yaşadığını düşünüyorum. Huzur içinde yatıyordur diye düşünüyorum” dedi.

“Onu kaybettikten sonra büyük bir boşluğa düştük”

Salgının bitmediğini insanların önlemlere uyum göstermesi gerektiğini belirten Gençoğlu, “İnsanların biraz daha duyarlı olması lazım, çevrenizdeki insanları düşünmemiz lazım. Çevremizden kaybettiğimiz bir kayıp, bütün aileye ateş gibi düşüyor. Biz bunu çok yakından yaşadık, hala da bana bu travmasını atlatmış değiliz gibi geliyor. İnsanın başına gelmediği sürece bence bu hastalığın önemi anlaşılmadı. Bu hastalığı çevresinde görmeyen insanlar daha duyarsız gibi geliyor bana. Herkese sesleniyorum lütfen, herkes elinden geleni yapsın. Daha fazla canlar gitmesin. Babam hayatımın her dönemine imza atmış bir insandı. Onu kaybettikten sonra büyük bir boşluğa düştük. O bizim elimiz, kolumuz, ayağımızdı her konuda bize destek olurdu. Koskoca geçen bir senenin ardından biraz duygularımı paylaşmak için bir duygu metni hazırladım. İçimden gelen her şeyi yazmaya çalıştım. Babamı ne kadar özlediğimi, onunla ne kadar güzel günler geçirdiğimi, onları çok özlediğimden bahsettim. Çok yoğun duygular yaşıyorum zamanla acılar küllenir denilir ama pek küllenmedi. Lütfen herkes aşılarını yaptırsın bu koronadan kurtulalım” ifadelerini kullandı.

“Son derece mütevazi, yardımseverdi”

Dilmener’in kendisinin de hocası olduğunu ifade eden Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi’nin bağlı bulunduğu SBÜ Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Gökhan Tolga Adaş, “1980 İstanbul Tıp Fakültesi mezunuyum, Murat Hoca da bizim hocamızdı, hakikaten kendisini bütün öğrenciler çok severdi. Son derece mütevazi, yardımsever, herkese hastalarına son derece dikkatli, iyi davranan her türlü yardım ve iyiliği yapan bir kişiliğe sahipti. Vefatına çok üzüldük. Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından da hastanemize isminin verilmesi bizleri çok onure etti. Hocamız adına da çok sevindik, İstanbul Tıp Fakültesi mezunu olarak da çok sevindik, çok mutlu olduk. Daha sonra sadece böyle yapmayalım hocamızı birkaç anıda da ya da mekanda da yaşatalım istedik. Aileyle temasa geçtim. Hocamızın eşyalarından bir takım muhafaza ettiklerinin hepsini bize verdiler. Eski resimleri, diplomaları, eski anılarla ilgili ne varsa aile bize verdi. Onları da burada sergileyerek hocamızın küçük bir köşesini yaptık. Anısını ve kendisini bu şekilde yaşatmaya çalışıyoruz” diye konuştu.

“Onun çizgisinden devam ediyoruz”

Hocası Murat Dilmener’in adının verildiği hastanede başhekim olarak görev yapmaktan gurur duyduğunu ve Dilmener’i özlemle andıklarını ifade eden Adaş, “Bu bir yerde aslında hocanın da hocalık gücünü gösteriyor. Ne mutlu bizim gibileri yetiştiriyor bizlerde onun çizgisinden devam ediyoruz. Bizden sonra gelecek nesillerde bizim çizgimizden inşallah düzgün bir şekilde devam edeceklerdir diye düşünüyorum” dedi.

Fulya Dilmener Gençoğlu, mektubunda ise, “Yaşamımdaki en güzel örneğim, başım sıkıştığında kurtarıcım ve hayatımdaki her şeyde imzası olan canım babam 3 Mayıs 2020’de aramızdan ayrıldı. Pandeminin ülkemize görüldüğü ilk günlerden itibaren korkusuzca son nefesine kadar hastalarını tedavi etti. Babamın ölümü sadece bizde boşluk oluşturmadı. Onu tanıyan bütün sevenlerini ve hastalarını yasa boğdu. Gün geçtikçe yokluğunu daha derinden hissediyorum. Onunla geçirdiğim güzel günlerin fotoğraflarıyla yetiniyorum. Babam mükemmel bir babaydı bize sevgisini en iyi şekilde gösterir ve hep bizi koruyup kollardı .Derdimiz onun derdi olurdu. Sadece bizim derdimiz onun derdi olmazdı o bütün sevdiklerinin hastalarının dertlerini bir matematik problemini çözer gibi hızlı ve pratik çözümler üreterek çözerdi. Çok zeki ve ileri görüşlü bir insandı. Az konuşur çok icraatta bulunurdu. Herkesin kendi gibi çalışkan ve atik olmasını isterdi. Hümanist ve idealist bir doktordu. Her iş onun için bir görevdi. Mesleğini büyük bir şevkle icra ederdi. Doktorluk mesleğini layıkıyla yapıp aramızdan bedenen ayrıldı. Koskoca 1 yıl geçti ölümünden ama bizim ruhumuzdaki varlığı hiç eksilmedi hep kalbimizde yaşıyor ve yaşayacak. Hocaların Hocası ve yoksul doktoru olarak da öğrencilerinin ve hastalarının hatıralarında kalacak. Bir yerde okumuştum ”Bir baba ne zaman ölür. Bir babanın hayırlı evlatları varsa, evlatları ölene kadar o baba ölmez.” Babacığımızın bize miras bıraktığı bu gururu ve onuru bir ömür boyu en iyi şekilde taşıyıp evlatlarımıza emanet bırakacağız” ifadelerine yer verdi.
Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.