Hankendi’nin Karabağ’ın toprak bütünlüğünü sağlaması ve Azerbaycan’ın güvenliği açısından kilit önemi var. Altınbaş Üniversitesi Rektörü ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Çağrı Erhan, Azerbaycan’ın Karabağ’a düzenlediği operasyonu değerlendirerek, “Şehrin ismine bile bakıldığında özbeöz Türkçe olduğunu görüyoruz. Geçmişte oradaki siyasi yapının başkenti durumunda olan Hankendi olmazsa, Karabağ’ın toprak bütünlüğü ve güvenliği sağlanamaz. Nihai hedef, Hankendi’de denetimi sağlamak olmalı” diye konuştu.
İkinci Karabağ savaşı, Rusya’nın arabuluculuğunda Ermenistan’la Azerbaycan arasında imzalanan bir ateşkes anlaşmasıyla sona ermişti. Bu teknik olarak nihai bir barış anlaşması değildi. Esas olarak Ermenistan’ın bundan sonra Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü tanımasını ve Azerbaycan vatandaşlarını hedef alan herhangi bir harekete destek vermeme taahhüdünü kapsayan bir ateşkes anlaşmasıydı. Prof. Dr. Çağrı Erhan, buna rağmen Azerbaycan toprakları içindeki Karabağ’ın en önemli kenti Hankendi başta olmak üzere bazı bölgelerinde, ayrılıkçı Ermeni terör gruplarının silahlanmaya devam ettiklerini, mevzilendiklerini ve en önemlisi de doğrudan doğruya Azerbaycan sivil vatandaşlarına ve güvenlik güçlerine mayınlı saldırılar düzenlemeye başladıklarını kaydetti. Azerbaycan’ın, ateşkesin başlamasından itibaren 300’den fazla vatandaşının bu saldırılara kurban gittiğini defalarca açıklayarak, Ermenistan’dan bu hareketleri durdurmasını istediğini hatırlattı.
"En son bir saldırıda 6 Azerbaycan vatandaşı şehit oldu. Azerbaycan da bunlara bir ’dur’ demek için bu adımı atmaya karar vermiş gibi gözüküyor" diyen Çağrı Erhan, esasen bu operasyona savaş denilemeyeceğini, Azerbaycan için bir iç güvenlik ve anti terör operasyonu olduğunu ifade ederek, "Anti terör operasyonu uluslararası hukuk açısından çok önemli bir kavram. Artık iki ülkenin toprakları üzerinde süren bir savaş değil. Azerbaycan, bugün Karabağ’ı kendi toprağı olarak tanımlıyor. Anayasal olarak kendisinin bir parçası olan bu bölgede, yönetimlerine karşı anayasal düzeni değiştirmeye dönük bir silahlı hareket mevcut olduğunu söylüyor. Teröristlere karşı başlatılan bu operasyonun, bölücü hareket ortadan kaldırılana kadar devam edeceği anlaşılıyor" açıklamasını yaptı.
Ermenistan’daki gösteriler, yönetim değişikliğine neden olur mu?
Erhan, Ermenistan’da Paşinyan yönetimine yönelik başlayan protestolara da değindi. Paşinyan’ın ikinci Karabağ savaşının ardından da yoğun eleştiriler aldığını hatırlatan Erhan, "Ama arkasından yapılan seçimleri kazandı. Paşinyan’ın görevden uzaklaşmasını ve Karabağ’ı tekrar ele geçirmek isteyen partiler, gruplar var. Paşinyan’ın bunlara direnecek gücü var mı göreceğiz" dedi.
Türkiye ne istiyor?
Prof. Dr. Erhan, diğer yandan Ermenistan’ın 20 yılını değerlendirerek; aynı dönemde Azerbaycan ve Gürcistan’ın katettiği yola dikkat çekti. Ermenistan’ın sürekli olarak nüfusu azalmış, genç nüfusun ülkede kalmayı arzu etmediği ve dışarıdan gelen yardımlara bağımlı bir ülke haline geldiğinin altını çizen Erhan, aklı başında Ermeni vatandaşlarının, Türkiye’nin çağrılarına aslında bu noktada kulak verdiklerini ifade etti. Erhan, "Türkiye diyor ki, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü tanıyın. Egemenliğinde gözünüz olmadığını ifade edin. Siz de bu Kafkasya’da oluşturulan refah havzasının bir parçası olun. Azerbaycan’la ilişkilerinizi normalleştirin ve barış anlaşması yapın. O zaman siz de buradaki ulaşım ağının, enerji iş birliğinin bir parçası olursunuz. Türkiye ile sınırlar açılır ve ticaret yaparsınız. Ermenistan içerisinde azımsanmayacak sayıda insan, bu çağrılara kulak veriyor. Dolayısıyla mevcut yönetimi devirmeye dönük çabaların karşısında da duracak olan bir grup var. Ama yine bugünden kestirmek çok zor" diyerek önemli bilgiler verdi.
Rusya’nın tutumu ne olacak?
Önümüzdeki günlerde Rusya’nın pozisyonunun çok önemli olacağını vurgulayan Erhan, Rusya’nın Paşinyan’ın Batı’ya çok fazla yaklaştığını düşünerek, devrilmesi için içerideki ayrılıkçı gruplara destek olması halinde ciddi bir sıkıntıyla karşı karşıya kalabileceğine işaret etti. Erhan, Rusya’nın, Azerbaycan operasyonuna yönelik nasıl bir denge politikası izlediğine dair görüşlerini şu ifadelerle dile getirdi:
"Geçen yıl Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev’in bir Moskova ziyareti oldu. O ziyaret esasında çok fazla bizim gündemimizde yer almadı. Ama Rusya ile Azerbaycan arasında çok önemli bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşma askeri iş birliğini de öngörüyordu. Rusya’nın Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü tanıdığını ve kabul ettiğini taahhüt altına alıyordu. Bugün, bu anlaşma sonrasında Rusya’nın Azerbaycan’a bakışının yavaş yavaş değiştiğini gördük. Çünkü onlar da şunun farkındalar. Ermenistan yanında, yani haksız bir işin peşinde koşan bir ülkenin yanında dururlarsa Azerbaycan gibi bir ülkeyi kendilerinden uzaklaştırabilirler. Bu operasyon öncesinde de Moskova ile Karabağ hakkında gerekli istişareler yapılmış ve operasyonun kapsamı, maksadı, hedefi üzerinde mutabakat sağlanmış gibi gözüküyor. Dolayısıyla artık Karabağ’ın tamamen Ermeni ayrılıkçılarından arındırılması hususunda Moskova’dan herhangi bir karşı çıkışının olacağını beklememek gerekir."
Operasyonun Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurul toplantısına denk gelmesine de değinen Erhan, yeni bir savaş mı başlıyor tartışmalarının olabileceği bir ortamda, Azerbaycan yetkililerinin, amaçlarını tam olarak kürsüden anlatma fırsatı bulduklarını belirtti.