Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bağdadi kendini tünelde imha etti. Bununla birlikte çok ciddi bir iletişim kampanyası başlattılar. Biz de hanımını yakaladık ama bakın bir yaygara yapmadık, ilk defa burada açıklıyorum. Aynı şekilde kız kardeşini, eniştesini Suriye tarafında yakaladık” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinin 70. yıl kutlama törenine katıldı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen törende konuşan Erdoğan, “Türkiye’de ilahiyat ve imam hatip eğitiminin yaygınlaştırılmasının sebebini bugün hepimiz çok acı bir tebessümle hatırlıyoruz. Bir imam hatipli olarak çocuklarımın imam hatip kapısında, özellikle kızlarımın neler çektiğini bilen bir baba olarak bunları yaşadık. Rabbim tekrarını bir daha bizlere göstermesin. Bizler de görevimizin çok çok iyi farkında olacağız. Ben bir büyüğünüz olarak, Cumhurbaşkanınız olarak sizlere bir ricada bulunacağım. O da şu; niçin ilahiyat mezunları gerek imam hatip okullarında, gerekse diğer düz liselerde öğretmenlik için görev almada tereddütler yaşarlar. Öğretmen bulmada maalesef sıkıntı yaşıyoruz. Nedense ilahiyat mezunları öğretmen olmaya teşebbüs etmiyor, öğretmen olmak için gayret etmiyor ve şu anda birçok imam hatiplerde Kur’an derslerinin boş geçtiğini biliyorum. Din kültürü ve ahlak dersine hoca bulunmuyor dersem yalan söylemiş olmam. Şu anda karşımda inşallah bu mevcut durumu altüst edecek bir nesil görüyorum. Bunu halledin. Ülkemin dört bir yanında sizi görev bekliyor” ifadelerini kullandı.
“Dindar bir gençlik, dindar bir nesil sizin ellerinizde yetişecek”
“Bir zamanlar dindar bir gençlik dedim bana imam hatipliler bile saldırdı” diyerek sözlerini sürdüren Erdoğan, “Geçmişinde imam hatip var, nereden çıktı bu iş, nereden çıktı bu tespit gibi sözde köşe yazarı onlar dahi bana saldırdı. Dindar bir gençlik istiyoruz, dindar bir gençlik yetiştireceğiz dediğim için. Bugün yine aynısını söylüyorum. İnşallah dindar bir gençlik, dindar bir nesil sizin ellerinizde yetişecek. Bunu başardığımız taktirde çarşıda, sokakta, pazarda o zaman tinercisini, hırsızını Allah’ın izniyle görmeyiz. Veya minimize ederiz. Alkolikleri görmeyiz. Niye, çünkü dindar gençlik bilecek ki alkol haramdır. Dolayısıyla o yola tevessül etmeyecek. Bu konularda atılacak adımlarla dindar neslin olduğu bir ülkede inanıyorum ki tüm manevi değerler bir anda yüksek bir sıçrama yapacak ve birbirini Allah için seven bir millet ortaya çıkacaktır. Menfaat için değil, makam, mevki için değil. Bunu siz sağlayacaksınız. Bu adımları atma noktasında yeni bir sürecin içerisinde olmamız gerekiyor. Aksi taktirde yıllara yazık oldu deriz. Tek parti döneminde milletimiz ile inancı arasındaki irtibatı neredeyse cenaze yıkama seviyesine düşürme gayesiyle hareket edilmiştir” açıklamasını yaptı.
Her dönemin kendine münhasır zorlukları, sıkıntıları ve ihtiyaçlarının olacağını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim de şu anda çektiğimiz sıkıntılar var. Görüyorsunuz yedi düvel üzerimize saldırıyor. Onlar üzerimize saldırıyor diye geçmişte olduğu gibi biz sünepe durumuna geçip yanaklarımızın birini çevirip, bir diğerini çevirip hepsini de tokatlayın diyecek miyiz? Diyemeyiz. Onun için dik durmaya mecburuz. Zira biz bir şeye inandık ve o yolda da yürüyeceğiz. Fetih müyesserdir. Göreve geldiğimizde yüzde 20 savunma sanayiinde yerli üretimini yapıyorduk ama şimdi yüzde 70 yapıyoruz. Bize dost geçinenler bir SİHA, İHA vermiyordu. Ama şimdi biz İHA’mızı, SİHA’mızı yapıyoruz ve şimdi onun bir ilerisini AKINCI’yı yapıyoruz. Onunla birlikte dünyada belki de o ilk defa bizde olacak. Bunu başardığımız gibi bir de onların mühimmatını artık kendimiz üretiyoruz. İhracatımız başladı. Şu anda bizim savunma sanayiinde 2.5 milyar dolar yıllık ihracatımız var. Bütün mesele maya sağlam olduğu müddetçe Allah’ın izniyle bunların hepsinin de üstesinden geleceğimizden şüphe duymuyorum” dedi.
"Bağdadi’nin hanımını yakaladık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEAŞ elebaşı Bağdadi’nin eşinin yakalandığı bilgisini vererek, konuya ilişkin şu açıklamada bulundu:
“Bağdadi kendini tünelde imha etti. Bununla birlikte çok ciddi kendilerine göre bir iletişim kampanyası başlattılar. Biz de hanımını yakaladık ama bakın bir yaygara yapmadık. Aynı şekilde kız kardeşini, eniştesini onları üstelikte Suriye tarafında yakaladık. Şu anda biz bu noktada çalışmalarımızı en güçlü şekilde sürdürüyoruz. Şu anda terör örgütü ile verdiğimiz mücadele hiçbir dönemde olmadığı kadar güçlü bir şekilde yürüyor. Suriye Milli Ordusuna ülkemizin ana muhalefeti terör örgütü diyor. Onlar benim askerimin yanında şu anda Suriye’de kendi topraklarını kurtarma mücadelesi veriyor ve şu ana kadar 144 şehit verdiler. Ana muhalefet kalkıp onları ne yazık ki o şekilde vasıflandırıyor. Biz yolumuza kararlılıkla gidiyoruz.”
"Allah’a boyun eğmediğimiz gün zıvanadan çıkmışız demektir"
“Bir merhamet dini olan İslam’ı vahşetle yan yana gösterme gayretleri kalplerdeki uyanışı engellemeye yetmiyor” diyen Erdoğan, “İslam, insanlığın yegane kurtuluş reçetesi olarak varlığını çok daha güçlü bir şekilde sürdürüyor. İslam barış dinidir. Müslüman da barış için çalışan kişidir. İslam’ı bu haliyle hayatımızın merkezine yerleştirmeden hiçbir meselemizi çözemeyiz. Modern dünyada tüm bireyler özgürlük peşinde koşuyor. Halbuki Müslüman’ın en büyük özgürlüğü Allah’a boyun eğmesi, kulluk etmesidir. Bundan daha büyük özgürlük olur mu? Zıvanadan çıkmak deyimini aramızda bilmeyen yoktur. Allah’a boyun eğmediğimiz gün zıvanadan çıkmışız demektir. İşte o zaman zıvanadan çıkan iki değirmen taşının birbirini parçalaması gibi biz de kendi kendimizi yok etmeye başlarız. Yaradıcısıyla aradaki bağları kopardığını sanmanın adı mutlak özgürlük değil, mutlak savrulmadır” diye konuştu.
"İslami terör ifadesini kullanan Batı önce aynaya baksın"
Bugün ve gelecek için üstesinden gelinmesi gereken en büyük sıkıntının Müslümanlar’ın arasına sokulan iki büyük fitneyi ortadan kaldırmak olduğunun altını çizen Erdoğan, konuşmasını şöyle sonlandırdı:
“Birinci fitne, mezhep mensubiyetinin kimi yerlerde ve kimi zihinlerde adeta başlı başına bir din haline getirilmiş olmasıdır. Bizim tek dinimiz İslam’dır. Diğer her şey ondan sonra gelir. Dinimizi pratikte yaşama konusunda bize yol gösteren mezheplerin günümüzde böylesine farklı bir yere oturtulmasının kesinlikle farklı niyetlere hizmet ettiğine inanıyorum. Sayıları 2 milyara yaklaşan İslam ümmetini hem parçalara bölen hem de birbirine düşman eden mezhep taassubunu bir an önce çözüme kavuşturmamız gerekiyor. Üstesinden gelmemiz gereken bir diğer fitne terör meselesidir. Terörist kendi sapkın davası için gözünü kırpmadan masumların kanını döken kişidir. Bu bakımdan Müslüman’dan terörist olmaz. Utanmadan sıkılmadan İslami terör ifadesini kullanan Batı önce aynaya bakması lazım. Eğer terörist arıyorsanız onlar sizde. Şu anda Batı’nın birçok ülkesinde teröristler cirit atıyor. PKK oralarda, PYD oralarda, YPG oralarda, DEAŞ, FETÖ oralarda. Hepsi orada el ele kol kola bakıyorsunuz Batı’nın caddelerinde, sokaklarında terörist başı olarak ilan ettikleri o teröriste rağmen onun paçavralarıyla beraber dolaşıyorlar. Çünkü Müslüman ne sapkın bir davanın peşinden gidebilir ne de masum kanı dökebilir. Onun için kimse İslami terör ifadesini kullanamaz. İslam’ın adını kullanarak terör faaliyeti yürütenlerin tamamının da üzerini kazıyın altından ne çıkacaktır, İslam düşmanları çıkacaktır. El Kaide’yi ve onun ikizi olan DEAŞ’ı kimlerin kurdurduğunu, kimlerin kullandığını, kimlerin yönlendirdiğini bizzat kendi ağızlarından dinliyor ve takip ediyoruz. Hepsi bizim şu anda arşivlerimizde sesli ve görüntülü olarak var. FETÖ’nun gerçekte ne olduğunu görmekte istiyorsanız elebaşlarının nerede, kimlerin himayesinde yaşadığına bakınız. Acaba Amerika 1999’da niçin kendisini Amerika’ya davet edip 400 dönümlük bir arazide kendisini şu anda ağırlıyor. 90 koli verilmiş mahkeme kararlarına rağmen acaba niçin bize bunu teslim etmiyor. Demek ki bu proje üzerinde hesaplar var. Hala bunu yürütmeye devam ediyorlar. Türkiye’nin DEAŞ ve FETÖ karşısındaki net tutumu bu fitnenin üzerindeki örtüyü kaldırmış, hakikatleri kısmen de olsa ortaya sermeye başlamıştır. İslam adına sergilenen vahşetin gerisinde bir damla petrolü bir damla kandan daha değerli gören zihniyetin bulunduğu gerçeği giderek daha iyi anlaşılıyor. Bu senaryoları yazanlar niyetlerini ve amaçlarını saklama gereği de duymuyorlar. Yeter ki, biz bunlara bakmasını, anlamasını, değerlendirmesini bilelim. Müslümanlar arasına örülen mezhep taassubu ve terör duvarlarını yıkmadan hiçbirimizin huzurla geçireceği tek bir anı olmayacaktır.”