Shanghai’in 120 kilometre batısında olan tarihi Suzhou şehrindeki Çin Bahçeleri yerli ve yabancı turistlerin büyük ilgisini çekiyor. Yılda 150 milyondan fazla turist Doğu’nun Venedik’i diye de bilinen tarihi Suzhou şehrindeki kanalları ve eski Çin Bahçelerini görmeye geliyor. Unesco Kültürel Miras listesinde yer alan bahçelerin 10 ile 7 asır önce inşa edildikleri için dönemin Çin mimarisinin izlerini görmek mümkün olabiliyor.
Suzhou, Jiangsu eyaletinin bir şehri ve Yangtze deltasının ortasında yer alıyor. Çin Ankara Büyükelçiliği organizasyonu ile Çin’de incelemelerde bulunan 9 kişilik basın grubu, tarihi şehirleri de gezdi. Suzhou’nun yerleşim tarihi çok eskilere dayanıyor. Bir zamanlar ayaklanıp bağımsızlığını ilan eden Wu Krallığı’na kısa bir süre başkentlik yapmış. Millattan önce 8. Yüzyıl öncesine kadar giden güzel bahçelere sahip olma özelliği, Ming (1368-1644) ve Qing (1644-1911) Hanedanları dönemlerinde en üst seviyeye ulaşıyor. Hem İmparatorların ve hem de zengin ailelerin bahçeleri estetikte birbirleri ile yarışarak inşa edildi. Beijing’deki (Pekin) Yasak Şehir ve Yazlık Saray’ın bahçe mimarisi Suzhou bahçelerinden etkilendi.
Suzhou bahçeleri basit, sade ve insanın içinde sıcaklık uyandırıyor. Burada tabiat ile binaların birbirine intibak ediş şekilleri dikkat çekiyor. Lotus, nilüfer ve orkide çiçekleri bulunan su kanallarının yüksek kesimlerindeki adacıklarda dinlenme köşkleri yer alıyor. Bahçelerin her bir bölümünün tematik bir yapısı var. Küçük bir alanda su ve küçük imalatlar ile Suzhou bahçeciliği, süs maksatlı suni tepecikler ile destekleniyor. Bazı yerlerde üstü açık kerevitler, bazı yerlerde ağaçlardan yürüyüş yolları tabiat içerisinde sade bir hayat tazeliği sunuyor. Suni tepecikler Tai Gölünden getirilen çeşitli büyüklüklerde kireçtaşları ile yapılıyor. Cins ağaçlar, pavyonlar, binalar, platformlar, havuzlar ve köprülerle dekore edilmiş bahçeler Çinli’lerin de ilgisini çekiyor. Yıllık 150 milyon ziyaretçinin 3 de biri yabancı 3’de 2 si Çin halkından oluşuyor.
Tarihi Suzhou’nun bir özelliği de, şehrin yüzde 42’lik kısmının su ile kaplı olması ve kanallarının zenginliği nedeni ile doğunun Venedik’i olarak adlandırılması. Suzhou’da çok sayıda bahçe var ama bunlar içinde 4 tanesi (Humble Administrator’s Garden, The Garden of the Master of the Nets, The Lingering Garden, Lion Forrest Garden) çok önemli ve bunlar UNESCO listesi içinde yer alıyor. Lingering (Çincesi Liuyuan) Bahçesi toplamda 2.3 hektar alanı kapsıyor. 1997 yılında UNESCO listesine girmiş. Bahçenin Doğu, Merkez, Batı ve Kuzey diye adlandırılan kısımları mevcut. Her Çin bahçesinde olduğu gibi burada da misafirlerin karşılandığı ve ağırlandığı ana bina, şiir dinletilerinin, operaların izlendiği pavyonlar var. Suzhou’ya özgü kültürel varlıkların başında “Pingtan” olarak bilinen yerel bir opera geliyor.
Çılgın projeler tarihin her aşamasında var. Çin’de doğu batı istikametinde uzanan iki büyük nehir olan Yellow River (Sarı Nehir-5464 km) ile Yangtze Nehri (6300 km) arasında bir kanal açılması ve böylece Beijing den başlayan Tianjin, Hebei, Shandong, Jiangsu ve Zhejing eyaletlerini geçip Hangzhou şehrine ulaşan bir su yolu yapılmış. Bu kanalın yapımına başlanması MÖ 5. Yüzyıla kadar gidiyor. Ancak kanalın tamamlanması Sui hanedanlığı döneminde (MS 581-618) oluyor. Bu kanal dünyadaki en büyük insan eli ile yapılmış su yolu oluyor. Büyük Kanalın toplam uzunluğu bin 776 km ‘yi buluyor. Bu kanal çevresinde eski evler beklenirken, bol bol yüksek katlı binalar görünüyor.
Tarihsel kayıtlara göre Çin’deki en eski bahçeler, zevk ve avlanmak için aristokrasi tarafından inşa edilen geniş parklardır. Hanedanlık metinlerinde nadir yetişen bitkiler ve hayvanların yanı sıra fantastik kayalarla tepecikler yapılıyor. Bahçeler Çin’in tarihi boyunca üst sınıf üyeleri tarafından inşa edilmeye devam ediyor.
Edebiyatın ünlü bahçelerini tasvir eden şiirleri ve tarih kitapları, çoğu zaman sahiplerinin estetik anlayışının bir aks-ül ameli olarak kabul edildi. Özellikle Çin’in güneyinde bulunan Suzhou bölgesindeki özel bahçelerin sayısı on ikinci yüzyıldan sonra düzenli olarak artıyor. Ilıman iklimi ve bölgenin büyük zirai ve ticari zenginlikleri, üst sınıf üyelerini, bahçelerin yetiştirilmesinde kaynaklarını arttırdı. 13. yüzyılın sonlarında ve on sekizinci yüzyılın başlarında, bu bölgedeki pek çok resmî istihdam kabul edilmedi. Bu yüzden elitler, kendilerini sanat alanına adadılar..
Geleneksel Çin bahçeleri, doğa ile iç içe olan bir dünyada olma hissini uyandırmak için tasarlandı. Böylece, insan, manzaranın içinde dolaşabilme duygusunu yakalayabildi. Minyatür ağaçlar ve çalılar antik ağaç ve ormanları; küçük göletler ve yaylalar, güçlü nehirleri ve okyanusları temsil ediyordu. Başka bir deyişle, bahçe doğanın daha büyük dünyasını mikro ölçekte sundu. Renkli çiçekleri, düzenli geometrik şekilli çiçek tarlaları kuruldu. Bir bahçenin manzarası, ışığın ve mevsimlerin değişen etkileriyle sürekli değişiyor. Özellikle birbirini takip eden çiçeklerin açması sağlanıyor. Bahçeler her dönem çiçekli kalıyor.