Avusturya’da Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından terör örgütleri tarafından şehit edilen Türk diplomatların anısına "Şehit Diplomatlar Sergisi" açıldı.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca daha önce İstanbul, Los Angeles, Washington ve New York’ta terör örgütleri tarafından şehit edilen Türk diplomatların anısına açılan "Şehit Diplomatlar Sergisi"nin 5’incisi Avusturya’nın başkenti Viyana’da açıldı.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Şehit Diplomatlar Sergisi açılışına gönderdiği mesajında, "Olgulardan değil varsayımlardan yola çıkan, gerçekliği çarpıtan ve tarihi kendilerince yeniden yazmaya çalışanların karşısında biz, tarihi bütüncül bir şekilde okumaya gayret ediyoruz ve hakikatın safında, yanında duruyoruz" dedi.
Altun, Ermeni terör örgütlerinin saldırı ve suikastlarında hayatını kaybeden şehit diplomatların anıldığı bu anlamlı sergiyle ASALA ve onunla bağlantısı bulunan terör örgütlerinin 1915 olaylarını bahane ederek adeta meşrulaştırmaya çalıştıkları saldırıları uluslararası kamuoyunun gündemine taşımayı, bu saldırıların gerçek amacını ortaya koymayı hedeflediklerini belirtti.
Altun, aynı amaçla "Etnik Terör Kurbanı Şehit Diplomatlar" panelini de bugün Viyana’da gerçekleştireceklerini ifade etti.
ASALA başta olmak üzere Ermeni terör örgütlerince 1973 yılında başlayan ve neredeyse tamamı Batı ülkelerinde gerçekleşen saldırılarda, 31’i diplomat ve onların aile üyeleri ile konsolosluk çalışanları olmak üzere 58 vatandaşın şehit edildiğini hatırlatan İletişim Başkanı Altun, 16 ülkede gerçekleştirilen söz konusu cinayetlerin tüm dünyaya doğru bir şekilde anlatılmasının şehitlere borçları olduğu kanaatinde olduklarını vurguladı.
Şehit diplomatlar
Ermeni örgütlerinin terör saldırılarının, 1973 yılında Türkiye’nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar ile Konsolos Bahadır Demir’in, Ermeni bir isim tarafından Santa Barbara’da şehit edilmesiyle başladığını anımsatan İletişim Başkanı Altun, bu terör eylemlerinin birçok ülkede olduğu gibi Avusturya’da da etkisini gösterdiğini, 22 Ekim 1975’te Türkiye’nin Viyana Büyükelçisi Daniş Tunalıgil’in Viyana’da şehit edildiğini söyledi.
Büyükelçinin şehit edilişiyle Türk diplomatlarını hedef alan terör eylemleri için Viyana’nın odak noktalardan biri haline geldiğine işaret eden İletişim Başkanı Altun, "Ermeni teröristlerce 20 Haziran 1984’te gerçekleştirilen ikinci suikastta Viyana Büyükelçiliği Çalışma Müşaviri Erdoğan Özen, 19 Kasım 1984 tarihinde düzenlenen üçüncü suikastta ise Birleşmiş Milletler Viyana Ofisi Türk Direktörü Enver Ergun yine bu şehirde şehit düşmüştür. Bugün tam da bu nedenlerle ASALA terörüyle hayattan koparılan diplomatlarımızı anmak için doğru bir yerdeyiz. Hayatını kaybeden diplomatlarımızın büyük bir kısmının faillerinin bulunamadığı veya yargılanamadığı gerçeğini, dünya kamuoyuyla tekrar paylaşmayı bir ödev olarak görüyoruz. Onlardan teslim aldıkları görevin bayraktarlığını yapan diplomatlarımız bugün aynı şevk ve cesaretle görevlerinin başındadır. Şehit diplomatlarımız gibi onlar da vazifeden kaçmamakta ve Türkiye’nin, Türk milletinin haklarını uluslararası platformda korumak için gereken her türlü vazifeyi üstlenmektedir" dedi.
İletişim Başkanı Altun, mesnetsiz iddialara dayalı 1915 olayları üzerinden meşrulaştırılmaya çalışılan ASALA terörünün aslında Birinci Dünya Savaşı süresince Ermeni çeteciliğinin Anadolu’daki faaliyetlerinin bugüne yansımış hali olduğunu, ASALA terörünü, yüz yıl önceki büyük savaşta, Ermeni çeteciliğiyle farklı bağlamlarda değil, birlikte değerlendirmek durumunda olduklarını bildirdi.
ASALA’nın Türk milletine ve diplomatlarına doğrulttuğu o tetiğin, Taşnakçılığın yine Türk milletine karşı tertiplenen çeteciliğinin 21. yüzyıldaki iz düşümü gibi olduğunu dile getiren İletişim Başkanı Altun, her iki yapının da Türk devletini güçsüzleştirmeye yeltendiğini, çeşitli yöntemler kullandığını ve aynı amaç etrafında hareket ettiğini aktardı.
İletişim Başkanı Altun, "Bu sebeple, merhum Viyana Büyükelçimiz Daniş Tunalıgil’e Viyana’da sıkılan kurşun, eski Osmanlı Dâhiliye Nazırı Talat Paşa’ya Berlin’de sıkılan kurşunla aynı silahtan çıkmıştır. 1992 yılındaki elim Hocalı katliamı, Birinci Dünya Savaşı’nda Anadolu’da Türk halkına yapılan saldırıların bir devamı niteliğindedir" dedi.
"Köklü birlikteliğimizden ilham alarak geleceği inşa ediyoruz"
"Olgulardan değil varsayımlardan yola çıkan, gerçekliği çarpıtan ve tarihi kendilerince yeniden yazmaya çalışanların karşısında tarihi bütüncül bir şekilde okumaya gayret ediyoruz ve hakikatin safında, yanında duruyoruz" diyen İletişim Başkanı Altun, "ASALA, PKK, DEAŞ ve FETÖ gibi terör grupları her ne olursa olsun Türk milletine ve devletine karşı uzun yıllardır sürdürdükleri saldırılarda başarılı olamamışlardır, olamayacaklardır. Biz terör örgütleriyle mücadele etmeye devam edeceğiz ve bu mücadeleyi sürdürürken geçmişten bugüne milletimizin her bir unsuruyla huzur ve güven içinde yaşamaya devam edeceğiz. Birilerinin tüm yıkıcı hesaplarına rağmen, Ermeni vatandaşlarımızla bin yıla varan köklü birlikteliğimizden ilham alarak geleceği beraber inşa etmeye devam ediyoruz. Daha adil bir hafızanın oluşturulması, Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalleşmeye de elbette katkıda bulunacak bir husustur" dedi.
Geleceğe odaklanan bir anlayışla, önyargıları kıran, yapıcı bir söylem oluşturulmasının da ayrı bir gereklilik olduğunun altını çizen İletişim Başkanı Altun, tarihi, ortak ilişkiler kurabilmek için bir zenginlik olarak görmeye devam edeceklerini ve bunu kin ve nefret söylemlerine malzeme yapmak isteyen odaklarla mücadeleyi sürdüreceklerini dile getirdi.
İletişim Başkanı Altun, program vesilesiyle şehit edilen bütün diplomatları, aile üyelerini ve vatandaşları rahmet ve minnetle yâd ettiğini sözlerine ekledi.
“Teröristleri destekleyenlerin, paçavraları ve iğrenç çığlıklarıyla Viyana sokaklarını kirletmelerinden de çok rahatsızız"
Türkiye’nin Viyana Büyükelçisi Ozan Ceyhun ise serginin açılışı sırasında yaptığı konuşmada, “Viyana‘da 3 Türk diplomatın şehit edildiği bu denli önemli bir serginin Viyana‘da düzenlenmiş olmasından memnun oldum. Türk diplomatlarına yönelik saldırıları derin izler bıraktı” dedi.
Tarihi gerçekler karşısında yeterli bilgiye sahip olmayan kimi muhatapların terör hususunda akıl vermeye, ders vermeye kalkmalarının kendilerini üzen bir başka önemli husus olduğunu aktaran Ceyhun, Türkiye’nin, halihazırda teröre karşı topyekun bir mücadele yürüttüğünü ve dünya genelinde bu denli yoğun bir mücadele sergileyen ikinci bir ülke olmadığını açıkladı.
“Terörle olan mücadelemiz söz konusu olduğunda Avusturyalı dostlarımız lütfen bizi anlamaya çalışsınlar” ifadelerini kullanan Ceyhun, “Katillerin yakalanmadığı, teröristlerin bu ülkede 3 diplomatımızı şehit ettiği bir ortamda, bazen sokaklarda teröristleri destekleyenlerin, paçavraları ve iğrenç çığlıklarıyla Viyana sokaklarını kirletmelerinden de çok rahatsızız" dedi.
Açılışın ardından “Etnik Terörizmin Mağdurları Şehit Diplomatlar” temalı panel düzenlendi
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yücel Acer yaptığı konuşmada, terör saldırıları arka planına ilişkin geniş bir bilgi vererek, Osmanlı Devleti’nin son çeyreğinde Ermeni çeteler tarafından başlatılan saldırıların, daha sonra Talat Paşa gibi önemli devlet adamlarına yönelik saldırılarla sürdüğünü belirtti.
Acer, 70’li yılların başlarında diplomatların hedef alınmasıyla, bu birbiriyle ilişkili sürecin, uluslararası bir boyut kazandığını aktardı.
Saldırılar Avusturya’nın yakın suç tarihi açısından önemli bir yere sahip
Avusturya Ulusal Suç Müzesi Müdürü ve tarihçi yazar Harald Seyrl ise yaptığı konuşmada, Avusturya’da şehit edilen Türk diplomatlara yönelik saldırıları anlatarak, saldırıların Avusturya’nın yakın suç tarihi açısından önemli bir yere sahip olduğunu, o dönemde Büyükelçi seviyesinde bir üst düzey diplomatın öldürülmesinin kamuoyunu derinden sarstığını belirtti.
“Düzenlenen saldırılara yönelik sürdürülen soruşturmalarda başarılı olunamadı”
Haliç Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aylin Ünver, “Noi de Avusturya gibi birçok Batılı ülkenin, Viyana Sözleşmesi doğrultusunda korunan diplomatların yaşamlarını koruyamadığını ve düzenlenen saldırılara yönelik sürdürülen soruşturmalarda başarılı olunamadı” dedi.
Ermeni teröristlerce şehit edilen diplomatlar anısına hazırlanan bu serginin, terörün kanlı yüzünü sergilediği gibi aynı zamanda Viyana Sözleşmesi’nin diplomatik ilişkilere yönelik 29. maddesinin tam ve eksiksiz bir şekilde uygulanması hususuna dikkat çektiğini ifade eden Ünver, söz konusu maddenin diplomatlara yönelik her türlü saldırının önlenmesi için ülkelere ciddi sorumluluklar yüklediğini hatırlattı.
“Batılı ülkeler yeterli dayanışma ve hassasiyeti ortaya koymuyor”
Uluslararası ilişkiler uzmanı ve gazeteci Klaus Jürgen ise, Ermeni olaylarına ilişkin Batı’nın tek taraflı tutum sergilediğini ifade ederek, çoğunlukla Ermeni bakış açısına yer verildiğine dikkat çekti. Türkiye’nin konuya ilişkin değerlendirmelerinin göz ardı edildiğini belirten Jürgen, ASALA, PKK ve FETÖ terör örgütlerinin başvurdukları terör eylemleriyle modern Türkiye’yi hedef aldıklarını aktararak, buna karşı Batılı ülkelerin yeterli dayanışma ve hassasiyeti ortaya koymadıklarını ifade etti.
Sergi yarın akşama kadar ziyaretçi kabul edecek
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca düzenlenen sergide 1973-1984 arasında şehit edilen Türk diplomatlarına ait fotoğraflar, gazete kupürleri, olay yeri görselleri, yapılan terör eylemlerinin ve suikastların anlatıldığı ülke ve şehir bazlı grafikler ve zaman çizelgesi çalışmaları yer alıyor. Suikastların düzenlendiği her bir ülke için hazırlanan 16 ülke panosunda, yaşanan olaylar ve sonuçları gözler önüne seriliyor.
Sergide ayrıca şehit diplomatların fotoğrafları yapay zekâ teknolojileri ile yüksek çözünürlüklü halde sergileniyor. Viyana Sofiensale Sergi Salonu’nda bugün açılan sergi, 25 Nisan akşamına kadar ziyaretçileri kabul edecek.