Karabük Üniversitesi’nin akademik yıl açılış törenine katılan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 7 maddelik sorusuna yanıt verdi. Soylu, "Yıllardır Türkiye’ye çektirmeye çalıştırdıkları meselenin tamamen bitirilmesi konusunda bir irademiz var. Avrupa’nın ortasından gelenlere bu soruyu sormuyorsun. Ama orada bir şekilde yuvalanmış. Namluyu Türkiye’ye çevirmiş, oradaki Arap’ı da Kürt’ü de yurdundan edenlere hesap sormuyorsun. Siz bunu düşünedurun. Bizi iki dakika da şu PKK’yı bitirip hemen geleceğiz. Sorunuzu cevaplayacağız" dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Karabük’te akademik yıl açılış törenine katıldı. Burada harekata yönelik de açıklamalarda bulunan Bakan Soylu, Türkiye’nin hiçbir zaman terör örgütüne silah ve para vermediğini, laboratuvarlarında sentetik uyuşturucu üretip başka ülkelere göndermediğini söyledi. Bakan Soylu, Türkiye’nin tarihine de sahip çıktığını aktararak şöyle devam etti:
"Dünyanın en çok yardım yapan ülkesiyiz. Dünyanın en çok sığınmacı barındıran ülkesiyiz. Terörü desteklemedik. Terör örgütlerine silah ve para vermedik. Laboratuvarlarımızda sentetik uyuşturucu üretip başka ülkelere göndermiyoruz. Bilakis dünyada hem terörle hem uyuşturucuyla en ciddi mücadele veren bir ülkeyiz" diye konuştu.
"Bu gün onlara ihtiyaç duymayandan kendi mühimmatımızı kendimiz üretiyoruz"
Çocukluk döneminde 81 ilde üniversite olmadığını, yurt dışında Marmaray’a benzer yapılara özendiklerini hatırlatan Bakan Soylu, "Zeytin dalı harekatına girdik. Acaba mühimmatımız bize yeter mi endişemiz söz konusuydu. Çünkü mühimmatı aldığımız yer ABD’ydi. Vermeyecekleri aşikardı. Onun için çok daha güzel bir planlama yapmalıydık. Bilesiniz ki bu gün onlara ihtiyaç duymayan akademisyenlerimizin ürettiği, Türk Mühendislerinin imal ettiği kimseye ihtiyaç duymadığımız mühimmatları kendimiz üretebilme kabiliyetine sahip olan bir ülke haline geldik. Şunu artık çocuklar da biliyor ki, gelişmiş batı diye tabir ettiğimiz bu ülkeler, 40 yıldır aklımıza gelebilecek her türlü terör örgütüne desteği verdi. Para, silah, eğitim, uluslararası koruma verdiler, moral verdiler. Son 5 yıl DEAŞ’la mücadele bahanesiyle bu örgüte açıktan destek verdiler. Kendi uluslararası kuruluşlarında raporlarında PKK’yı terör örgütü ilan etmelerine rağmen bu desteği vermekten geri durmadılar. PKK terörünün Türkiye’ye parasal maliyetiyle ilgili yaklaşık 350 milyar dolar ile 1.2 trilyon dolar arasında çeşitli analizler var. Ama bizi bizden ayırabilmek için ortaya koydukları süreç; eğer Türkiye istikrarsızlaştırılırsa Balkanlara, Orta Doğu’ya, Asya’ya ve etraf coğrafyaya istedikleri gibi müdahale edebilme fırsatına sahip olabileceklerdir. Bu kadar açık ve net. Özellikle DEAŞ ile mücadele bahanesiyle sınırımız altında yapılmaya çalışılan tam anlamıyla oradaki demografik yapının tamamının bozulması, kendilerine ait bir militan yapının oluşturulması ve bin yıllık kardeşliğimize terörün sokulmasıdır. Biz yüzyıllarca aynı sancağın altında birlikte yaşamış milletiz" şeklinde konuştu.
"DEAŞ’ın da PKK’nın da YPG’nin de patronu aynıdır"
Bakan Soylu, barış operasyonuyla ilgili demografik yapının bozulacağı iddialarına da şu yanıtı verdi:
"Bu gün Türkiye’ye dönük olarak barış operasyonuyla ilgili demografik yapıyı bozacağız iddiasında bulunanlar esasında kendi sosyal hırsızlıklarını örtmeye çalışmaktadır. Bu kadar açık ve net, batı bu konuda samimiyetsizdir. Hiçbir günde samimi olmamıştır. Kimse kusura bakmasın biz o bölgeyi yeni tanıyor değiliz. Köy köy, mahalle mahalle kimin yaşadığını, hangi aşiretlerin, hangi akrabaların yaşadığını biliyoruz. O bölgede köy köy, mahalle mahalle hangi ürünün üretildiğini, YPG’nin bir süredir ne yapmaya çalıştığını biliyoruz. Harita çok nettir. Bir terör koridoru oluşturulmaya çalışmak. Bunu da Batı’nın eliyle oluşturmaya çalışmak. Yapmak istedikleri; Türkiye’yi taca çıkarmaktır ve Türkiye’yi etkisiz hale getirebilmektir. Yapmak istedikleri bizim medeniyetimize ve coğrafyamızdan ayırmaktır. Afrin’de yapmak istedikleri oydu. İçişleri Bakanı olarak söylüyorum. DEAŞ’ın da, PKK’nın da YPG’nin de patronu aynıdır, farklı değildir. Bütün saha çalışmalarımız, bütün değerlendirmelerimiz bizi bu sonuca çıkarmaktadır. Şunu ifade edeyim, Türkiye ne yaptığını bilen bu yüzyıl içerisinde kendi nesillerine huzur içinde coğrafya bırakmaya çalışan bir ülkedir. Sayın Cumhurbaşkanımız eğer 2003 yılından itibaren eğer savunma sanayi ile ilgili Türkiye’ye bu günlerde çok lazım olan bu önemli meseleye asılmamış olsaydı biz bu gün bu noktada olmazdık. Dün akşam gece 3’e kadar istihbarattaydım. 3 yıl önce ile bu gün hangi noktada olduğumuzu birlikte olduğum arkadaşlarla onurla, gururla ve Türkiye’nin geldiği noktanın ve yarın hangi tehlikelerden kurtarmaya yönelik olduğunu bu ülkenin bir evladı olarak izlemiş bir kardeşiniz olarak söylüyorum. Türkiye çok mesafe aldı. Devlet sütunlarını kendisinden eksik etmeye çalışanlara karşı çok güçlü adımlar attı. Sadece siber suçlarla daire başkanlığımızda 15 kişi vardı. Bir kabiliyeti yoktu. Bu gün 1 saniyede 100 milyon fotoğrafı tanıyabilecek onu hemen milletine karşı hangi tehdit olursa onu algılayabilecek yaklaşık 1 dakika içerisinde şüpheliyle ilgili bütün analizleri yapabilecek CIA ve FBİ kadar kuvvetli bir noktaya gelmiştir."
Üç temel strateji, "Terörü kaynağında kurutmak"
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatlarıyla üç temel strateji üzerinde durduklarını ifade eden Bakan Soylu, "Terörü kaynağında kurutmak, Zeytindalı, Fırat Kalkanı odur. Pençe harekatları odur. Sürekli operasyon vardı. 7 binin üzerinde operasyon gerçekleştireceğiz, hepsi hazır. Nereye gideceğiz, ne yapacağız, nasıl yapacağız, hangi dönem yapacağız ve bir şeyi daha söyleyeyim bilimi, teknolojiyi en üst seviyede kullanan bir ülke var. Burada ürettiğiniz, zihinlere nakşettiğiniz her şey bilesiniz ki, insanlık adına çok büyük değere sahip olacaktır. Çok yetenekli gençlerimiz var. Kabiliyetli. Bütün bunların yanı sıra üçüncüsü ile kesintisiz operasyon, sürekli taarruz. Bu kabiliyete de sahibiz. Terör örgütüne adım attırmıyoruz" diye konuştu.
"YPG ve PKK oradaki karışıklıklardan istifade edip farklı bir oluşuma girmek istemektedir"
Suriye sınırında YPG ve PKK’nın karışıklıktan istifade etmeye çalıştığını belirten Soylu, "Şu an Suriye sınırı dahilinde olan ancak bir şekilde o bölgedeki YPG ve PKK orodaki karışıklıktan istifade edip farklı bir oluşum içine girmek istemektedir. Biz Afrin’de, El-Bab’da buna müsaade etmedik. Fırat’ın doğusunda buna müsaade etmemiz mümkün değildir. Kim bize buna müsaade etmemizi istiyorsa, kim buna sessiz kalmamızı istiyorsa bilin ki, geleceğimizle ve bu günümüzde hesabı vardır. Avrupa’nın iki tezi var. Son günlerde ortaya çıkan. Birinci tezi demografisini değiştireceksiniz. Hayır, demografisini değiştirmeyeceğiz. Biz gittiğimiz hiçbir yer demografiyi değiştirmedik. Biz bugün Afrin’deyiz neyi değiştirmişiz? Oradaki insanlar huzur içinde" dedi.
Kılıçdaroğlu’na, "Siz bunu düşünedurun. Bizi iki dakikada şu PKK’yı bitirip hemen geleceğiz. Sorunuzu cevaplayacağız"
PKK ve YPG’ye yönelik harekatın iç siyaset malzemesi yapılmaması gerektiğini vurgulayan Bakan Soylu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 7 sorusunu da şöyle cevapladı:
"Bu konu iç siyaset malzemesi kesinlikle yapılmamalı. İktidar ve muhalefet arasında elbette bir eleştiri olur. Demokrasi buna önemli bir avantadır. Bazen haklı, bazen haksız ithamlar olabilir. Özellikle siyaset milli mesele noktasında kimin yanında durduğuna iyi bakmalıdır. Ana muhalefet partisi liderinin bu meseleyle ilgili yönelttiği 7 soruya; üzüldüğümü ifade etmek isterim. Terörün hesabını PKK’dan sormuyor. Suriyeli muhaliflerden sormuş ve bizden sormuş. PKK ve YPG’nin kim olduğunu bilmiyormuş gibi ona silah veren ve eğitenin, para verenin kim olduğunu bilmiyormuş gibi PKK’nın yerine oradaki Mehmetçikle omuz omuza, yan yana mücadele eden Özgür Suriye Ordusu’nu koymuş. Türkiye’yi de onun üzerinden terör destekçisi konumuna getirmiş. Bu ayıptır ve yazıktır. Bu ülkeye yapılabilecek ayıptır. Türkiye’yi terörle imtihan etmek isteyenlere bedel ödetmenin zamanıdır. Bunu yapabilme kabiliyetine sahibiz. Bu söylediklerim ne siyasettir, ne öngörüdür. Tutturmuşlar ’bizim orada ne işimiz var?’ Orada ne işimiz olduğunu biliyorlar. 30 bin tır teröre silah gelecek. Ülkemizin içerisine sirayet etmeye çalışacaklar. Orada bir yapı oluşturmaya çalışacaklar. Terör sınırımızda hakim olacak, bizim orada ne işimiz var? Bizim orada istiklal, istikbalimiz, kardeşliğimiz, huzurumuz var. Yıllardır Türkiye’ye çektirmeye çalıştırdıkları meselenin tamamen bitirilmesi konusunda bir irademiz var. Bu kadar açık ve net. Okyanusun ötesinden gelenlere onu sormuyorsun, Avrupa’nın ortasından gelenlere bu soruyu sormuyorsun. Ama orada bir şekilde yuvalanmış, namluyu Türkiye’ye çevirmiş, oradaki Arap’ı da Kürt’ü de yurdundan eden, Türkmen’i de eden, işine gelmeyen tüm oradakileri yurdundan eden PKK ve YPG ile mücadele eden Türkiye’ye bunun hesabını soruyorsun. Buna da siyaset diyoruz. ’Türkiye’nin orada ne işi var?’ diyenlere buradan tekrar sesleniyorum. Siz bunu düşünedurun. Bizi iki dakikada şu PKK’yı bitirip hemen geleceğiz. Sorunuza da cevap vereceğiz. Bu coğrafya tehditler ve fırsatlar coğrafyasıdır. Bugün tehdidinin yoğun bir dönemindeyiz. Bu doğrudur. Ancak bu tehdit döneminin son demlerindeyiz ve bunun arkası, fırsatlarımızın sefasını süreceğimiz bir dönemdir. Hiç endişe etmeyin. Bugün yaşadığımız göç hadisesi değil, bugün katlandığımız pek çok maliyet yarınlarımız için bize çok fırsatlar ortaya koyacaktır. 400 yıldır batı dünyaya egemendi, ilk kez ekonomik üstünlüğünü doğuya doğru kaptırmak durumundadır. Avrupa, Amerika, Çin, Rusya, Hindistan, Japonya ve bizim bulunduğumuz bölgeden ekonomisi gün geçtikçe daha bir şekilde zayıfa düşmektedir."
Konuşmanın ardından KBÜ Rektörü Prof. Dr. Refik Polat, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya Safranbolu’nun yer aldığı tablo hediye etti.
Rektör Polat daha sonra Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Mehmet Ali Şahin’e fahri doktora cübbesini giydirirken, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da fahri doktora belgesini Şahin’e takdim etti.