AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, “Türkiye, IMF programlarına muhtaç kalmayacaktır. Kimse heveslenmesin, kimse IMF heyetleriyle gizli kapaklı görüşmeler yapmaya kalkmasın. Kimse IMF heyetlerinin üzerinden bir takım tavsiyelerle Türkiye siyasetini yönlendirmeye çalışmasın. Türkiye bir daha açılmamak üzere IMF defterini kapatmıştır” dedi.
AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, Anadolu Yayıncılar Derneği tarafından düzenlenen ve İhlas Medya Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın da katıldığı Anadolu Sohbetleri programına katıldı.
Programda konuşma yapan Kurtulmuş, bu sabah Adana’da çevik kuvvet servisine gerçekleştirilen bombalı saldırıya değinerek, “Terör saldırısı nedeniyle üzüntülerimizi ve terörü lanetlediğimizi belirtmek istiyorum. PKK’nın ağır bir baskı altında kalıp neredeyse yok olmaya doğru gittiğini görüyoruz. Yaz aylarında orman yangınlarına başladılar, son günlerde bazı fabrika yangınlarında terör örgütünün parmağı olduğu şeklinde bilgilerimiz var. Henüz tam netleşmemekle birlikte şekli itibariyle bir terör saldırısı olduğu ve bunun da PKK terör örgütü tarafından yapıldığı şeklindeki emareler ortadadır. Yaralanan kardeşlerimize şifa diliyorum. Zırhlı araca karşı yapılmış olması daha vahim bir sonucun ortaya çıkmasına engel oldu. Bedeli ne olursa olsun bu ülkede terör bitecektir. Bu kararlılıktan vazgeçmeden her yerde her alanda Türkiye düşmanlarına, terörü bir silah olarak kullananlara karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu terör saldırısının Cumhurbaşkanımızın BM konuşmasından sonra vuku bulması ciddi bir şekilde endişeleri körüklüyor” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmaya değinen Kurtulmuş, “Büyük bir fikri bütünlük içerisinde ortaya konulmuş bir konuşmaydı. Cumhurbaşkanımız ekonomi alanındaki küresel adaletsizliklerden, uluslararası terörün boyutlarına kadar, kaçak göçmenler meselesinden Türkiye’nin de içinde bulunduğu coğrafyanın zorluklarına kadar ama bütünüyle Türkiye ve Orta Doğu coğrafyasını da aşarak küresel ölçekte hem sorunların neler olduğuna dikkat çekmesi hem de bunların nasıl çözüleceğine yönelik görüşlerini dile getirmesi, uluslararası camia bakımından bir dönüm noktası olabilecek bir konuşmaydı. Bu konuşmanın sonuçları dünya siyasetinde önemli etkiler oluşturabilir. Türkiye’nin liderliğini ve Recep Tayyip Erdoğan’ın küresel liderliğini bu konuşma ortaya koymuştur” diye konuştu.
Türkiye’nin çok çetin meydan okumalarla karşı karşıya olduğunu kaydeden Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bir taraftan terör örgütleri bir taraftan neredeyse dünyanın bütün ordularının hazır bulunduğu Orta Doğu coğrafyası ve Türkiye’nin etrafındaki alan bir taraftan Suriye kuzeyinde Fırat’ın batısında Rusya-Türkiye-İran insiyatifinde orada bir güvenli bölge oluşturulması çabası, diğer taraftan da Fırat’ın doğusunda Amerikalılar ile faaliyetlerin sürdürülmesi. Fırat’ın doğusunun terörden temizlenmesi ile ilgili kararlılığımız sahada da görülür noktaya gelmiştir. Türkiye, bu bölgenin temizlenmesi, dün haritayı da Cumhurbaşkanımız BM’de gösterdi. 30 kilometre derinliğinde bir bölgeyi güvenli bölge yaparak orada Türkiye’de ve diğer bölgelerde bulunan göçmenlerin buraya gelmesini temin etmeye çalışacaktır. Türkiye her türlü meydan okumaya karşı hazırlıklıdır. Türkiye’nin artık Orta Doğu coğrafyasında terör örgütleri vasıtasıyla verilecek bu vekalet savaşlarının sonlandırılması konusunda ciddi bir kararlılığı vardır. Stratejik ittifakımız devam ederken diğer taraftan terör örgütlerine sağlanan silah desteklerinin, terörü teşvik etmekten başka hiçbir anlamı olmadığını Türkiye muhataplarına söylemektedir. Çok çetin bir döneme girdik. Terörün sonlandırılması için kararlılığımız ortadadır. Türkiye diplomasinin bütün imkanlarını kullanarak yoluna devam ediyor. Türkiye’nin bir tane ekseni vardır o da kendi milli eksenidir.”
“Kimse IMF heyetlerinin üzerinden bir takım tavsiyelerle Türkiye siyasetini yönlendirmeye çalışmasın”
CHP ve İYİ Parti heyetinin IMF ile yaptığı görüşmeye yönelik önemli açıklamalarda bulunan Kurtulmuş, “IMF sadece ekonomik konularda tavsiyelerde bulunan ya da bir şekilde yol gösteren bir kuruluş değildir. IMF aslında küresel finans kapitalizminin önemli siyasal kurumlarından birisidir. IMF’nin ağına düşmüş olan ya da kapısına muhtaç olmuş ülkeler aslında sadece IMF’den bir takım ekonomik konularla ilgili tavsiyeler almıyorlar, ekonomik politiklerini nasıl sürdüreceklerine dair tavsiyeler alıyorlar. Birileri istese de istemese de Türkiye bir daha IMF’nin kapısına muhtaç kalmayacaktır. Türkiye IMF defterini kapatmıştır. IMF defterini Mayıs 2013’te kapattığından bu yana bazılarının ciddi şekilde rahatsız olduğunu biliyoruz. Türkiye’deki bazı sıra dışı muhalif hareketlere de bu rahatsızlıktan dolayı destek verildiğini izliyoruz. Türkiye, IMF programlarına muhtaç kalmayacaktır. Kimse heveslenmesin, kimse IMF heyetleriyle gizli kapaklı görüşmeler yapmaya kalkmasın. Kimse IMF heyetlerinin üzerinden bir takım tavsiyelerle Türkiye siyasetini yönlendirmeye çalışmasın. Türkiye bir daha açılmamak üzere IMF defterini kapatmıştır. Birilerinin eski siyasi pozisyonlarındaki alışkanlıklarının depreştiğini görüyoruz. Bu millet Kemal Derviş’in Türkiye’ye nasıl getirildiğini, nasıl uluslararası ekonomi politiğin kuruluşları tarafından Türkiye siyasetine bir şekilde monte edilmeye çalışıldığını biliyor. Artık o devirler geride kaldı. Bir daha Türkiye Kemal Derviş Fischer modeli dediğimiz modellere dönmeyecek, IMF’nin kapısına gelmeyecektir” dedi.
AK Parti olarak seçimi bütün yönleriyle değerlendirdiklerini belirten Kurtulmuş, “Bu seçimlerin AK Parti yüzde 45 oy oranıyla açık ara birinci partisi olmuştur. Bazı şehirlerde İstanbul, Ankara, Antalya gibi şehirlerde seçimlerinin kaybedilmesi üzerine uzun uzun müzakereler yapıldı. Bu müzakereler ile birlikte tespitler, değerlendirmeler gündeme geldi. Bundan sonraki süreçte AK Parti kendisine yeni bir yol haritası belirlemeye başladı. Partinin kongre süreçlerinin Ekim ayından itibaren başlayacak olması, seçim sonrasındaki süreç ve 2023’e hazırlanma süreci bakımından bir yenilenme, çoğalma, büyüme imkanı vermesi bakımından önemlidir. Bu anlamda da ilçelerimizden başlayarak yeni insanları, bu davaya şuurla bağlı olan arkadaşlarımızı, toplumun farklı kesimlerinden itibarı olan güçlü isimlerle partinin yeniden güçlenmesini, kadrolarını zenginleştirmesini, söylem alanında da AK Parti’nin kuruluşundan bu yana en temel özelliğinden olan 4 temel özelliğini yeniden vurgu yaparak yolumuza devam edeceğiz. AK Parti yerli milli, demokrat, reformcu bir partidir ve AK Parti kuşatıcı bir partidir. Türkiye hassas bir noktada. Türkiye’de içerde politik olarak farklılıklarımız olabilir, siyasi partiler Türkiye’nin meselelerine ilişkin farklı görüşlerde olabilir ama ortak milli meselelerimizde buluşabilmek, meselelerimizi müzakere ederek yolumuza devam etmek zorundayız. Biz bütün siyasi partilerinde bu diyalog zeminine katkıda bulunmalarını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
“IMF severlerin heveslerini artırmıştır”
Gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Kurtulmuş, CHP ve İYİ Parti heyetinin IMF ile yaptığı görüşmeye yönelik sorulan bir soruya karşın, “Usul olarak IMF’nin icra kurulları ile ilgili 4. madde gereği açık bir şekilde bir ülkede IMF heyetinin kiminle görüşeceği nettir. Bu görüşmenin sanki gizli kapaklı yapılıyormuş gibi, çok mu zordu bu mesele ortaya çıkmadan önce görüşmeyi yapanlar ya biz falanca gün IMF heyetleriyle falanca yerde görüşeceğiz ya da görüştükten sonra biz şu şu konuları görüştük demeleri çok mu zordu? Bazıları Aralık ayında hükümeti kastederek bunlar gizli kapaklı IMF ile görüşüyorlar demiş. Şimdi aynı insanlar gizli kapaklı IMF ile görüşüyor. Türkiye Cumhuriyeti ve ilgili bütün kurum ve kuruluşlarımız bütün uluslararası muhataplarıyla açık zeminde görüşür. Meselenin ortaya çıktıktan sonra muhalefetin biraz da ne konuşulduğunu örtmeye çalışması şık olmadı, doğru olmadı. Birilerinin Türkiye aman şu IMF ile masaya otursa şeklinde temenni içinde olduğu bir ortamda IMF severlerin heveslerini artırmıştır” cevabını verdi.
ABD’nin PYD, YPG’ye silah ve mühimmat desteği vermesi ile ilgili sorulan soruya Kurtulmuş, “Dünyadaki terör örgütlerine silah sağlayan büyük devletler silahları vermesinler bir ay içinde terör kalmaz. PYD’nin, YPG’nin, DEAŞ’in elindeki silahlar kimin? Dünyada maalesef terör, vekalet savaşlarının önemli bir aracı haline gelmiştir ve terör örgütleri de dış politikanın aygıtı haline dönüşmüştür. Devletler rekabet eder, çatışır, savaşlar halinde de olur ama bunlar meşru zeminde olur. Devletler gayrimeşru terör örgütlerini silahlandırıp onların üzerinden siyaseti dizayn etmeye çalışırlarsa bu felaket olur. Kimseye meydan okumuyoruz ama kimsenin de bize meydan okumasına fırsat vermeyiz” yanıtını verdi.
“Amerika’nın Türkiye’nin söylediği noktaya geleceğini düşünüyorum”
Kurtulmuş, “ABD ile güvenli bölge anlaşması sağlanmazsa Türkiye o bölgede bir operasyon yapacak mı?” sorusuna karşın şu açıklamada bulundu:
“Biz tezimizi ortaya koyuyor, müzakerelerimizi sürdürüyor, tezimizden geri adım atmadan ısrarla ilerliyoruz. Son Fırat’ın doğusu ile ilgili Türkiye’nin kararlılığı çok nettir. ABD şu tercihi yapma noktasında kalırsa makul bir tercihte bulunacaktır. 5-10 kişiden oluşan terör örgütü mü, yoksa 82 milyonluk Orta Doğu’nun en güçlü istikrarlı demokrasisine ve ekonomisine sahip Türkiye Cumhuriyeti mi? Böyle baktığınız zaman Amerika’nın Türkiye’nin söylediği noktaya geleceğini düşünüyorum ve Fırat’ın doğusundaki operasyonda Türkiye kararlılığını sürdürerek sonuç alacaktır.”
“Her tarafından kan akan bir adamın ahkam kesmesi kabul edilemez”
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail haritasını göstermesi sonrasında İsrail Başbakanı Netanyahu’nun sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamaları değerlendiren Kurtulmuş, “Netanyahu’nun bu sözleri ciddiye alınacak bir söz değildir. Vücudunun her tarafından kan akan bir adamın böyle bir konuda ahkam kesmesi kabul edilemez. Türkiye’de Kürtlere karşı asla bir operasyon söz konusu değildir. Kürtler, Türkiye Cumhuriyeti devletinin eşit, özgür yurttaşlarıdır. Türkiye’nin mücadelesi Kürtlere karşı da mücadele eden eli kanlı silahlı terör örgütleridir. Netanyahu, önce Türkiye’deki Türker ile Kürtlerin nasıl büyük bir bütünlük oluşturduğunun farkına varsın ve PKK’ya karşı verilen bu silahlı mücadelenin de asla bir etnik yapıya karşı verilmediğini görsün. Ama eğer kendisi ile ilgili bir şey söylemek istiyorsa o yaşlı kadına dalga geçer gibi yerde yatarken bile kurşun sıkan kendi eli kanlı canilerine baksın.
“HDP için büyük bir şans ortaya çıktı”
Diyarbakır’da HDP il binası önünde eylem yapan annelere ilişkin Kurtulmuş, bunun siyasi tartışma konusu yapılmayacak kadar önemli bir mesele haline getirilmesine dikkat çekti. Kurtulmuş, “Burada AK Parti, CHP, MHP, İYİ Parti’nin ortak bir tavır göstermesi lazım. Annelerin verdiği bu mücadeleyi küçültmeye kimsenin hakkı yok. Hep beraber, Kılıçdaroğlu’da dahil bu meselenin arkasında dursunlar. Herkes sözleriyle Diyarbakır annelerine destek versin. Burada HDP içinde büyük bir fırsat ve şans ortaya çıkmıştır. HDP, PKK eli kanlı bir terör örgütüdür, dağa kaçırdığınız bu annelerin evlatlarını getirin diye bir çağrıda bulunsun. Diyarbakır annelerini desteklesinler. Gitsinler nereden, ne şekilde getirebiliyorlarsa o annelerin evlatlarını getirsinler de o annelerin acılarına ortak olsunlar. Bunu yapamıyorlarsa örgüte çağrıda bulunsunlar. Şu evlatları geri gönderin, bu insanlarda huzur içinde yaşasınlar diye insani bir çağrı yapsınlar. Korkarım ki bunu yapamayacaklardır ve örgütün gölgesinde kalarak siyaseti sürdürmeye devam edeceklerdir” açıklamasını yaptı.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün, “Daha düne kadar FETÖ’cülerle aynı maklubeye kaşık sallayanlar bugün çıkıp bize FETÖ ile mücadele dersi vermeye kalkışmasınlar" sözlerinin sorulması üzerine Kurtulmuş şu açıklamada bulundu:
“FETÖ ile mücadele meselesi uzun yıllar sürecek olan mücadeledir. Kim neresinde FETÖ’ye bulaşmışsa hepsini bulup yargı önüne çıkartmak vazifemiz olmalıdır. Bu mücadele kararlılıkla devam edecek. Toplumun her hücresine bir zamanlar sirayet etmiş bir yapı. Şeklini değiştirdi şimdi, kendisini kamufle ederek gizli bir şekilde varlığına devam ettiği şeklinde emareler var. Bu devletin, milletin mücadelesidir. Abdulhamit Gül, uzun yıllardır tanıdığım çok değerli bir arkadaşımız. Hayatının hiçbir döneminde FETÖ’ye bulaşıklığı olmayan pırıl pırıl bir insandır. FETÖ ile ciddi bir şekilde mücadele etmiştir.”
“Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ın kuracağı partiler AK Parti’ye zarar verir mi?” sorusunu yanıtlayan Kurtulmuş, “AK Parti’den bu süreç içerisinde ayrılmaların hiçbir politik karşılığı olmadığını, AK Parti’ye de zarar verecek bir çalışma olmadığını düşünüyorum. Bir siyasi parti kurmak, toplumdan oy almak zor süreçlerdir. Öngörülen bu partiler kurulursa, teşkilatlanmaları vesaire bunların büyük bir vakit alacağını görmemiz lazım. Şöyle olmamasını temenni ederim: Türkiye’de son seçimle birlikte ortaya çıkan Erdoğan karşıtı bir cephe. İnşallah Erdoğan karşıtı cepheye destek verecek, buradan koparılacak ufak puanlarla Erdoğan karşıtı cephenin kuvvetlenmesini sağlayacak bir noktaya gelmemelerini, düşmemelerini temenni ederim. Her iki parti içinde bizim açımızdan bir risk görmüyorum” cevabını verdi.
Kurtulmuş, bir gazeteci tarafından sorulan, “İYİ Parti ile AK Parti arasında bu süreçte bir yakınlaşma görebilir miyiz?” sorusuna karşın şunları dedi:
“Cumhur İttifakı masa başında kurulmuş bir ittifak değildir, siyasi pazarlık sonucu ortaya çıkmış bir ittifak değildir. AK Parti ve MHP, ikisi birleşmiş olan aynı tek bir parti olan siyasi parti değildir. Her iki tarafta samimi bir şekilde Cumhur İttifakının temel ilkelerini korumak üzere mücadele ediyorlar. Seçimden sonra da her iki tarafın iradesiyle bu ittifak yoluna devam edecek. Karşı taraftaki ittifakın çizgisi nedir? Erdoğan düşmanlığı. Millet İttifakı bugüne kadar kendi ittifakını temel çerçevesinin ne olduğunu söyleyen bir tek cümlelerini duymadım. İttifak milletin gönlünde gerçekleşirse olur. Partiler sadece milletin gerçekleştirdiği şeyi bir şekilde bunu sonuçlandırır.”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin uygulamadaki aksaklıklarına karşılık yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Kurtulmuş, “Çok iyi bir çalışma yapıldı. Binlerce insan ile mülakatlar yapıldı. Sistemin hangi noktalarda aksadığı, eksiklikleri olduğu biliniyor. Cumhurbaşkanımız ABD dönüşünde bu konuyla ilgili adımlar atılması konusunda gerekli talimatları verecektir. Uygulamadaki eksiklikleri ortadan süratle kaldırabilirsek inşallah sistem daha iyi yürür. Siyasi partiler yasasının tekrar gözden geçirilmesi mümkündür. İttifaklarla parlamentoya girmenin yolu açıldığı için çok sayıda farklı siyasi görüşün parlamentoya yansıması da Türkiye demokrasisi için zenginliktir” diye konuştu.
Kabine değişikliği olacağı yönündeki iddiaları cevaplayan Kurtulmuş, “Seçim sonrasındaki çok geniş bir şekilde parti tabanıyla, milletvekillerimizle, il başkanlarımızla, illerdeki sivil toplum kanaat önderleriyle geniş istişareler yapıldı. Ne söyleniyor, ne talep ediliyor bunların hepsi biliniyor. Kabine değişikliği yapmak bir siyasi liderin kendi hakkıdır ve istediği zaman yapabileceği bir husustur. Her zaman Cumhurbaşkanımızın kendi uhdesinde olan bir şeydir. Gerekli gördüğü zaman gerekli gördüğü şekilde bu takdir Cumhurbaşkanımızındır. Sahada nelerin konuşulduğunu, hangi taleplerin olduğunu Cumhurbaşkanımız bizzat biliyor” dedi.
“Erken seçim yok”
Erken seçim tartışmaları hakkında ise Kurtulmuş şu değerlendirmeyi yaptı:
“Seçimler 2023 yılında vaktinde olacaktır. Türkiye’nin bu ortamında seçim tartışmalarının gündeme getirilmesi Türkiye’nin gündemine yarar sağlamayacaktır. Milletimiz bundan sonra icraat bekliyor. 2023’e kadar icraat yapacak bir hükümet iş başındadır, 2024’e kadar da icraat yapacak belediye başkanları iş başındadır.”
Suriye’de ağır bir faturanın olduğunu belirten Kurtulmuş, “Bu faturanın birinci derecedeki sorumlusu Suriye rejimidir ve Suriye’deki silahlı gurupları destekleyen ülkelerdir. Vekalet savaşları dönemi bitmiştir, sürdürülemez. Burada yapılması gereken Suriye’nin süratle yeni bir anayasa ve arkasından ilgili bütün toplumsal kesimlerin açık ve özgür bir şekilde seçime girebilecekleri demokratik bir sürecin işletilmesi gerekir. Eğer Anayasa Komisyonu güçlü bir şekilde işletebilirsek, Astana ve Cenevre süreçleri birbiriyle uyumlu bir şekilde devam ederse uluslararası camianın bir şekilde işini yaptığını söyleyebiliriz. Bundan sonra hem Suriye’de bütün Suriye halkının kabul edeceği bir siyasi çözüm nasıl ortaya çıkacak ve Suriye’de düzgün bir demokrasinin işlemesi için en azından başlangıcında hangi destekler verilecek uluslararası camianın bunun üzerine yoğunlaşması lazım” ifadelerini kullandı.
“Kılıçdaroğlu’nun bunu ne için yaptığını anlamıyorum”
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, Türk Silahlı Kuvvetlerinin içine günlük ve sıcak siyasetin sokulduğunu ifade etmesine yönelik sorulan bir soruya Kurtulmuş, “Bıraksınlar da Türk Silahlı Kuvvetlerini siyasetin dışında bıraksınlar. Böyle bir ortamda TSK’yı siyasi tartışmanın içine çekmek büyük bir talihsizliktir. Kılıçdaroğlu’nun bunu ne için yaptığını anlamıyorum, doğru bir şey yapmıyor, yaptığı tamamen yanlış bir şeydir. Türk Silahlı Kuvvetlerini tartışmanın içerisine sokmak TSK’nın terörle mücadelesine zarar verecek bir şeydir” cevabını verdi.