Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi (SBF) Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Esra Uslu, biyolojik saat ile sosyal saat arasındaki uyumsuzluğun “sosyal jetlag” olarak adlandırıldığını söyleyerek sürecin nasıl yönetilebileceğine ilişkin bilgilendirmede bulundu.
Sosyal Jetlag Nedir?
ESOGÜ Haber’e açıklamada bulunan Dr. Öğretim Üyesi Uslu, günlük yaşamımızın üç saat tarafından (güneş saati, biyolojik saat, sosyal saat) kontrol edildiğini söyledi. Güneş saatinin Dünya’nın kendi ekseni ve Güneş’in etrafında dönerek oluştuğunu; sosyal saatin sosyal yükümlülüklerle meydana geldiğini; biyolojik saatin de yirmi dört saat süresince bedenimizdeki tüm biyolojik süreçleri kontrol ettiğini belirtti. Dr. Öğretim Üyesi Uslu, Sosyal jetlag kavramının biyolojik saat ile sosyal saatimiz arasındaki uyumsuzluk nedeniyle ortaya çıktığını kaydederek şöyle konuştu:
“Kişinin sosyal saatinin isteklerini ya da gerekliliklerini yerine getirmek için biyolojik saatinin isteklerini yok saydığı ya da saymak zorunda kaldığı bir durumda ortaya çıkar sosyal jetlag. Biyolojik saatin bedenimizde oluşturmak istediği düzene karşın, insanlar sosyal yükümlülükleri nedeniyle genellikle uyku ve uyanma zamanlarını düzenlemek için çalar saat ve/veya ilaç kullanmaktadır. Böylelikle biyolojik saat ile sosyal saat arasındaki denge bozuluyor ve bu saatler arasındaki uyumsuzluk sosyal jetlag yaşanmasına neden oluyor. Bu kavramı ortaya atan bilim insanı Till Roenneberg dünya nüfusunun yarıdan fazlasının sosyal jetlag yaşadığını söylemektedir.”
Sosyal Jetlag’ın Sağlık Üzerine Etkileri
Yapılan araştırmalara göre sosyal jetlagın kişide bedensel, ruhsal, davranışsal ve bilişsel pek çok soruna yol açtığını belirten Dr. Öğretim Üyesi Uslu şöyle devam etti:
“Sosyal jetlag, metabolik ve kardiyovaskiler sorunların ortaya çıkışında; obezite ve diyabet ile ilişkilidir. Depresif semptomlar, özellikle uyku kalitesinde bozulma, anksiyete (kaygı), dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ve şiddetli regl belirtilerine neden olabileceği yapılan araştırmalarda ifade edilmiştir. Kişilerde sigara, alkol ve kafein tüketiminde artışa neden olmaktadır. Bununla birlikte fiziksel aktivitede azalma, fiziksel saldırganlıkta artış ortaya çıkabilecek diğer sorunlardır. Öğrenme ve kavramaya yönelik sorunlar da görülebilmektedir. Hafızayı, mantıksal akıl yürütme becerilerinin ve kişinin akademik performansını olumsuz yönde etkilemektedir.”
Sosyal Jetlag Nasıl Yönetilir?
Dr. Öğretim Üyesi Uslu, sosyal jetlagın yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilediğini belirterek yapılabilecekleri şöyle anlattı:
“İlk olarak uyku zamanlamanızı düzenleyin! Mümkün olduğunca aynı saatte uyumaya ve aynı saatte uyanmaya çalışın. Buna hafta sonları da dahildir. Bedeniniz bu ritme alıştığında çalar saate dahi ihtiyaç duymazsınız. Çünkü biyolojik saat bu görevi üstlenecektir. Uyuduğunuz fiziksel çevreyi düzenleyin! Gürültü ve ışığı minimalize etmeye çalışın. Çünkü melotonin dediğimiz hormon nazlı bir hormondur ve pek çok şeyden olumsuz etkilenir. Yatarken televizyon izleme, bilgisayar kullanma, internette vakit geçirme, elektronik cihazlarla oyun oynama, cep telefonu kullanma ve müzik dinleme gibi durumlar sosyal jetlag gelişmesi açısından risk faktörüdür. Uyku düzenini etkileyen vardiyalı çalışma sistemi ve ergenlik dönemi düzenli bir uyku sistemi oluşturmayı güçleştirir. Bu durumda şartlarınızı olabildiğince uyku için uygun ve stabil hale getirmeye çalışın! Kafein, nikotin ve alkol tüketimini minimalize edin ve kullandığınız zaman dilimlerine dikkat edin! Örneğin akşam saatlerinde içilen yeşil çayın uyarıcı etkisi vardır, uykunuz kaçabilir. Stres uykunun düşmanıdır. Hafife almayın! Stresi yönetmek konusunda güçlük yaşıyorsanız destek almaktan çekinmeyin! Dünya Uyku Topluluğu’nun bu yıl 13 Mart tarihinde kutladığı Dünya Uyku Günü kapsamında belirlediği slogan, ‘daha iyi uyku, daha iyi yaşam, daha iyi dünya’ şeklinde. Daha iyi bir dünyada yaşamak için üzerimize düşen görev oldukça keyifli; daha iyi uyumak”