Kekemeliğin, bireyin konuşmasının akıcılık ve zamanlama yönünden yaşına uygun olmayan biçimde bozulması olduğunu belirten Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Dr. Sümeyra Fırat, ses ve hece tekrarları, sesleri uzatma, duraksamalar, dolaylı yoldan konuşma şeklinde kendini gösterebildiğini, bazı durumlarda ikincil belirtiler olarak adlandırdıkları sıkıntılı nefes alma, yüz buruşturma, göz kırpma, zorlandığını düşündüren vücut hareketleri eşlik edebileceğini söyledi.
Gelişimsel kekemelik her 100 çocuktan 5‘inde görülebilir
VM Medical Park Samsun Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Kliniği’nden Uzm. Dr. Sümeyra Fırat, kekemeliğin sıklıkla 2-7 yaş aralığında ortaya çıktığını, tüm çocukların yaklaşık yüzde 5’inde yaşamlarının bir döneminde birkaç haftadan birkaç yıla kadar sürebilen kekemelik sorunu olabileceğini söyledi.
Yüzde 80 oranında kendiliğinden iyileşir
Gelişimsel kekemelikte yüzde 80 oranında kendiliğinden iyileşme görülebildiğini söyleyen Uzm. Dr. Sümeyra Fırat, “Müdahalelerin yapılması ile birlikte düzelme oranı yüzde 90’a ulaşmaktadır. Kekemeliğin geç başlamış olması, kekemeliğin süresi, ailede kalıcı kekemelik öyküsü, konuşma gecikmesi, iletişim becerilerinde gerilik ve erkek cinsiyet olması gelişimsel kekemeliğin kalıcılığı için risk faktörüdür. Ayrıca kekemelik uzadığında, çevrenin yaklaşımın da etkisi ile çocukta psikolojik güçlükler de oluşmaya başlayabilir” dedi.
Çocuğunuza baskı yapmayın, terapiste gidin
Uzm. Dr. Sümeyra Fırat, kekemelik 6 aydan uzun sürdüğünde, çocuk kekelediğini fark edip bundan rahatsızlık duymaya başladığında, aile ve çevre uygun şekilde yaklaşmadığında kekemeliğe ek psikolojik sorun eklenmesini önlemek amacıyla gecikmeden uzmana başvurulması gerektiğini belirtti.
Kekemeliğin tedavisi mümkün
Kekemeliğin tedavisinin yaş gruplarına ve kekemeliğin çeşidine göre farklılıklar gösterdiğini anlatan Uzm. Dr. Sümeyra Fırat, “Özellikle gelişimsel kekemelikte, çocuğa konuşması konusunda baskı yapılmaması, kelime ya da cümlelerin düzeltilmemesi ve tamamlanmaması, kendini rahatça ifade etmesine olanak tanınması, konuşurken sabırla dinlenmesi ve çocuğun dikkatinin konuşması üzerine çekilmemesi önemlidir. Çocuk bu durumu fark edip, rahatsızlığını dile getiriyorsa bunun çoğunlukla geçici olduğu ve bunun için bir uzmana başvurabilecekleri anlatılmalıdır. Zorlama, utandırma gibi tutumlardan kaçınılmalıdır. Çocuğun gündelik konuşma ortamında sözel iletişime yönlendirilmesine yardımcı olunabilir. Çocuğun özellikleri de dikkate alınarak konuşma terapisine yönlendirilebilir” şeklinde konuştu.