Haber Manşet Gazetesi

Prof. Dr. Füsun Terzioğlu, pandemi sürecinde ‘güvenli annelik’ sürecini anlattı

SAĞLIK

PROF. DR. FÜSUN TERZİOĞLU

Pandemi döneminde, nüfusun evinde kalması ve gerekli olmadıkça kesinlikle hem dış ortamlara hem de hastaneye gitmemeleri tavsiye edildiğini, ancak bu öneri, doğum yapacak kadınlar için geçerli olamayacağını bildiren, Sağlık Bilimleri Fakültemizin Dekanı Prof. Dr. Füsun Terzioğlu “ Pandemi sırasında kadının nitelikli bir hastane bakımı alma, bakımına yönelik herhangi bir ihmal yaşamama, obstetrik komplikasyonlar yaşamama, gereksiz tıbbi müdahalelere değil kanıt temelli uygulamalara maruz kalma, kendisi ve doğacak bebeğinin zarar görmemesi, anne ve bebeğin ayrılmaması ve emzirmesinin engellenmemesi gibi hakları bulunmaktadır.” dedi.

Bu kriz boyunca kadınların hamile kalmaya ve doğum yapmaya devam edeceği, aynı şekilde güvenli doğum hizmetleri ve nitelikli ve şefkatli bakım alma haklarına sahip olacaklarını bildiren Atılım Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültemizin Dekanı Prof. Dr. Füsun Terzioğlu, bu hizmetlerin, anne, bebek ve doğum partneri için fiziksel ve duygusal güvenlik hizmetlerinin sağlanmasını da kapsadığını bildirdi. Terzioğlu, “Güvenli bakım konusu, toplumun ve birinci basamak hizmetlerinin güçlendirilmesini savunanlar ile hastanelerde doğumların merkezileştirilmesini önerenler arasında güçlü bir tartışmaya neden olmaktadır. Bu tartışma, hem bu salgın sırasında hem de gelecekteki salgın hastalıklara hazırlanılmasında kritik bir strateji oluşturacaktır. Krize etkili bir cevap, annelerin güvenli bir şekilde doğum yapabileceği ve yeni doğan bebeklerin ihtiyaçlarının karşılandığı güçlü ve koordineli sağlık sistemlerine bağlıdır. Bu kapsamda, ebeler, hemşireler, kadın doğum uzmanları ve neonatologlar arasında güçlü bir işbirliği ve birinci basamak ve akut hizmetlerin entegrasyonu, kaynakların rasyonel kullanımını en üst düzeye çıkarılarak anne güvenliği sağlanabilir. Sağlık profesyonelleri içerisinde güvenli annelik kapsamında sağlığın korunması ve güçlendirilmesine odaklanmış olan ebeler ve hemşireler kilit rol oynamaktadır. DSÖ de 2020 yılını ebe ve hemşire yılı ifade etmesi ve toplum sağlığının güçlendirilmesinde ne kadar kilit rol oynadıklarını vurgulaması da bu öngörüyü kanıtlar niteliktedir. Acil stratejik eylem, kadınların uygun zamanda uygun bakıma erişebilmelerini sağlarken, hastaneler Covid-19 krizine cevap vermeye devam etmekte ve uzman bakıma ihtiyaç duyan kadınlar için obstetrik üniteler kurulmaktadır. ” İfadesini kullandı

Koronavirüs salgını sırasında, tüm dünyadaki sağlık sistemleri maksimum kapasitelerine vurgu yaptığını ve giderek artan taleplere dikkat çekildiğini bildiren Prof. Dr. Füsun Terzioğlu, salgın sürecinde kadınlar ve ailelerin en büyük endişesinin ‘kontrollerimi nerede ve nasıl yaptıracağım’, ‘doğumumu nerede yapacağım’, doğum sonu dönemde ‘bebeğimi kontroller için nereye götüreceğim?’ gibi soruların oluşturulduğunu belirterek şöyle dedi;

“Krize etkili bir cevap, doğum sırasında güvenli bakımı sağlamak için kanıta dayalı stratejik planlar geliştiren sağlık sistemlerine bağlıdır. TNSA 2018, sonuçlarına göre, ülkemizde toplam doğurganlık hızının 2.3 olduğu; kadınların yüzde 99’unun doğumunu bir sağlık kuruluşunda ve sağlık personeli aracılığıyla gerçekleştirdiği, yüzde 90’ının yeterli doğum öncesi bakım aldığı, yüzde 96’ sının prenatal ve postpartum bakım aldığı, yüzde 52 sinin doğumunu sezaryen ile yaptığı bilinmektedir. Bu açıdan, ülkemizde sağlıklı kadınların doğum yapması için uygun ortamlar ve tesisler olup olmadığını kendimize sormalıyız. Gelişmiş ülkelerde doğum yapacak sağlıklı kadınlar için obstetrik birimler ya da bağımsız ebelik merkezleri ve doğum merkezleri kurularak sağlıklı kadınlar ve yenidoğan bebekleri açısından daha güvenli ortamlar oluşturulmaktadır. Ayrıca Hollanda’da birinci basamak ebelik ve kadın sağlığı hemşireliği hizmetlerini etkili ve kesintisiz bir şekilde sürdürülmesini sağlamaya yönelik obstetrik birimlerin yakınlarında oteller kullanılmaktadır. ABD’de hastaneler, fizik muayene gerektirmeyen herhangi bir bakım seviyesi için hastalara genel olarak teletıp konsültasyonları sunarak herhangi bir USG veya laboratuvar testleri gerekmiyorsa kadınların sağlık merkezine ya da hastaneye gelmeleri istenmemektedir. Kadınlar, gebelik kontrollerinde, doğum sırasında veya doğum sonrası dönemde enfekte olma riski ile doğuma ve sürece yakınlarının katılamaması endişesi ile hastaneye gelme korkusunu ifade etmektedirler. Bazı hastaneler eşlerin/yakınların refakatini reddetmekte ve anneleri ve bebekleri bulaşma riskinden uzak tutmaya çalışmaktadır. Ayrıca doğum sonrası dönemde bu izole anne ve yenidoğana bakacak sağlık profesyoneli ve bebeğin bakımına yardımcı olacak kişi bulmak da ayrı bir stres kaynağı oluşturabilmektedir.”

Prof Dr. Terzioğlu, bu durumda kurumlar ve anneler için ‘güvenli annelik’ kapsamında önerilerini de şu şekilde sıraladı:

“Gebelik ve doğum sürecinde bakıma ilişkin aşamalı stratejik plan geliştirilmesi: Bu, vaka sayısına, salgına ulusal ve bölgesel müdahaleye, test ve tedavi kapasitesine ve doğum personelinin mevcudiyetine bağlı olarak farklı aşamalarda cevap verecek nitelikleri içermelidir. Sağlıklı gebe kadınların korunması: Hastalara maruziyetin en aza indirildiği ebelik/sağlık kurumlarında, semptomu olmayan veya virüs test sonucu negatif olan sağlıklı gebe kadınlar ele alınmalıdır. Bu ortamlarda çalışan sağlık profesyonelinin de test sonuçları negatif olmalıdır. Spesifik Covid-19 semptomları olan kadınların bakımı: COVID-19 semptomları olan kadınların ön yargısız bir biçimde bakım hizmetlerine erken erişim sağlanmalı ve daha yoğun bir bakıma ihtiyaç duymadıkça kendilerini izole etmelidir. Hafif vakalarda, telefon danışmanlığı ile antenatal randevulardan yararlanılabilir. Çapraz enfeksiyonlara yönelik olarak intrapartum bakımda farklı yollarla ayrı erişim olanakları geliştirilmelidir. Güvenli doğum odaları, doğum ve doğum sonrasında kişiselleştirilmiş ve saygılı bakımı garanti etmelidir. Genel popülasyon için test mümkün olduğunda/mevcut olduğunda, bir aşı bulunana kadar semptomatik olmayan veya hafif semptomları olan düşük riskli kadınlar için toplumda Covid-19 pozitif veya negatif tesisler geliştirilebilir. Halk Sağlığı ebeleri ve kadın sağlığı hemşireleri ile kadına hizmet veren diğer sağlık profesyonellerinde enfeksiyon riskini en aza indirin: Ebelerin ve kadın sağlığı hemşirelerinin ve kadına sağlık hizmeti veren diğer sağlık profesyonellerinin sağlıklı ve semptomsuz olmasını sağlayın. Doğum öncesi randevu izlemleri sırasında ev ziyaretlerinde kullanılacak etkili kişisel koruyucu ekipmanlara ve kadınların pozitif ancak asemptomatik veya hafif semptomlar sergilemesi durumunda doğumlara yardımcı olmak için kişisel koruyucu ekipmanlara sahip olmalıdır. Yakın gelecekte immünoglobülin G testi mevcut olduğunda kimin negatif (o anda) kimin pozitif olduğunu ve kimin bağışık olduğunu anlamak mümkün olabilecektir. Gereksiz müdahalelerden kaçının: Hastaya bakım veren sağlık personeline yönelik olarak sağlık kaynaklarının en uygun şekilde kullanılması esastır. Doğum eyleminin rutin indüksiyonu, membranların yapay rüptürü, vajinal muayeneler, normal doğumun arttırılması, gerekli durumlarda sezaryen kullanımı, hatta anne ve bebek için risk oluşturduğu bilinen diğer rutin hastane prosedürleri en aza indirilmelidir. Koruyucu sağlık girişimleri tıbbi müdahale oranlarını azaltır ve erken doğum risklerini azaltır. Anestezi uzmanlarına, uzman ekiplere ve ekipmana ihtiyaç duyduğumuz pandemi süresince maternal /fetal veya altta yatan risk faktörü olmayanların minimum müdahale ile fizyolojik normal bir doğum için desteklenmesi gerekmektedir. Özellikle bu sezaryen oranının yüzde 52 gibi çok yüksek olduğu ülkemizde oldukça elzem bir konudur. Yeni ailelerin/ebeveynlerin ruh sağlığını koruyun ve aile içi şiddet mağduru kadınları destekleyin: Doğum sonrası kadınlar ve aileleri için son derece zor bir zamandır. Ebeveynlik rollerinin yerine getirilmesi, varsa evdeki diğer çocuklar, olumsuz ruh hali ve klinik depresyon doğum sonrası dönemde kriz yaratan diğer durumlardır ve sosyal izolasyonun gerektiği bu dönemde daha da şiddetlenebilir. Doğum sonu dönemde, kadının ruh sağlığının doğum deneyiminden etkilenmektedir. Olumlu ve güçlendirici bir doğum deneyimi yaşayan kadınların travma sonrası stres bozukluğu ve doğum sonrası depresyon yaşama olasılığı daha düşüktür. Aile içi şiddet, gebelik ve doğum sonu dönemde artabilmektedir ve gerçekten de aile içi şiddet raporlarında da kadın ve kızlara yönelik şiddetin Covid-19 nedeniyle izolasyonunun arttığı bu dönemlerde daha fazla görüldüğü belirtilmektedir. Ebe ve kadın sağlığı hemşirelerinin sosyal mesafenin kısıtlandığı bu dönemde, aile içi şiddet belirtilerini izlemeli ve kadın ruh sağlığının korunmasına ve engellenmesine yönelik stratejiler belirlemelidir. Kadın sağlığı hemşireleri ve ebeler gebelik, doğum ve doğum sonu bakım sürecinde kadınlar ile güvene dayalı bir ilişki kurması ve kadının bu süreçteki memnuniyetini ve güçlendirme duygusunu artıracak müdahaleler belirlemesi önemlidir. Gelişmiş ülkelerde uygulanan ebeveynler için çevrimiçi gruplar, wifi erişiminin olduğu whatshapp ve benzeri grupları ile doğum sonu dönemde de bakımın sürekliliğini sağlanması açısından önemlidir. Covid-19 enfeksiyonları doğrulanmış veya şüphelenilenler de dahil olmak üzere tüm hamile kadınlar, doğumdan önce, doğum sırasında ve sonrasında kaliteli bakım alma hakkına sahiptir. Buna doğum öncesi, yenidoğan, doğum sonrası, intrapartum ve mental sağlık hizmetleri dahildir.”

Gebe kadınlar için önerilerini de sıralayan Prof. Dr. Terzioğlu, Mart ayında şüpheli veya onaylanmış yeni korona virus olan gebe kadınlar için ayakta değerlendirme ve yönetim algoritması yayınlandığını, gebe kadınlar da, Covid-19 enfeksiyonunu önlemek için diğer kişiler gibi aynı önlemleri gerektiğini belirterek şöyle dedi: “ Ellerinizi sık sık alkol bazlı el ovma veya sabun ve su ile yıkama, kendinizle başkaları arasında boşluk bırakmak ve kalabalık alanlardan kaçınma, gözlerinize, burnunuza ve ağzınıza dokunmaktan kaçınma, solunum hijyenini uygulama, ateş, öksürük veya nefes almakta güçlük çekiyorsa, derhal tıbbi yardım alma “

Atılım Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültemizin Dekanı Prof. Dr. Füsun Terzioğlu , emziren annelere, evde tedavi gören Covid-19 pozitif çıkan emziren annelere ve hastanede tedavi gören Covid-19 pozitif olan anneler için önerilerini ise şöyle sıraladı:

“Annenin emzirirken ya da sütü sağarken maske takması, emzirmeden önce ellerin 20 saniye boyunca etkin olarak yıkanması (eller iç yüzleri, dış yüzleri, parmak araları, baş parmak arası, avuç ortası ve bileklere kadar yıkanarak iyice durulanmalı ve tek kullanımlık havlu ile kurulanmalıdır), temizliğin etkin olması için yüzük ve bilezik kullanılmaması, bulunulan ortamın sık havalandırılması, kıyafetlerin 60-90C’de normal deterjan ile yıkanması, bol sıvı tüketilmesi, dengeli beslenilmesi ve düzenli uykuya dikkat edilmesi. Evde tedavi gören Covid-19 (+) emziren anneler bebeğinden ayrılmayarak hijyen kurallarına ve korunma önlemlerine dikkat edilerek emzirmeye devam edilmesi, hasta kişiyi iyi havalanan bir ortamda izole etmek, ev içinde hastanın dolaşmasını sınırlamak, ev içi bireylerin faklı odada kalması, bu mümkün değilse hasta ile en az 1 metre mesafede olmasını sağlamak olarak sıralanmakta ve emziren annenin emzirmeye devam etmesini ancak maske takmasını ve bebeği ile temasında el hijyenine dikkat etmesi. Hastanede tedavi gören Covid-19 (+) annenin bebeğinin anne sütü ile beslenmesi sağlanmalıdır, bebeğin beşiği ile anne yatağı arasında en az 2 metre mesafenin korunması gerekmektedir, Covid-19 (+) anne bebeğini emzirirken bulasımı en aza indirmek için bebeği öpmemesini, hijyen kurallarına sıkıca uyması, hastanede yatan annenin bebeğinden geçici olarak ayrılması söz konusu ise sağılmış sütü ile bebeğin beslenmesine devam edilmesi, sağma işlemi sırasında yukarıda belirtilen hijyen kurallarına dikkat edilerek sağılmış anne sütü bebeğe biberon yerine tercihen fincan ya da kaşık ile verilmesi, bu aşamada anneye verilen ilaçların anne sütü ile beslenme açısından güvenliği de resmi sitelerden ve diğer bilimsel kaynaklardan kontrol edilmelidir.”

Covid-19’un yayılmasını önlemek ve toplumu korumak için hep birlikte çalışmak zorunda olunduğunu bildiren Prof. Dr. Terzioğlu, eşi benzeri görülmemiş bir zamanda, ebelerin ve kadın sağlığı hemşirelerinin toplumda annenin bakım sürecinin ilk halkasını oluşturması gerekli göründüğünü belirterek, “Annelik bakımına stratejik bir şekilde yaklaşmalı ve geçmişte yapılan hatalardan kaçınmalıyız. Entegre hastane dışı doğum tesislerinin ve steril hastanelerin oluşturulması, enfeksiyon kaynağı olarak algılanan hastanelerden uzak kalabilmenin sağlanması, kadınların uygun zamanda uygun bakıma erişimlerinin sağlanması en temel doğum haklarını olumlu bir süreçte yaşamalarına katkıda bulunacaktır. “ifadesini kullandı.

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.