Yoğun bir Ankara günü yorgun argın kendimi otele attım. Ülkede ve dünyada ne olup bitiyor diye sosyal medyada gezinirken karşıma hepimizi insanlığımızdan utandıran o video çıktı.
Konuyu tam olarak bilmediğim için önce böyle bir vahşeti anlamaya çalıştım. Bir film sahnesi miydi?
Hayır gördüğüm bir film değildi, hayatın kendisiydi. Bununla yüzleşmeliydim. Ürpere ürpere tekrar izledim görüntüyü. Elimi yüzümü yıkadım, düğümlenen boğazımı açmak için bardak bardak su içtim.
Döndüm tekrar izledim. Utandım, kahroldum. O bıçak darbesi kocasından ayrılan bir kadını değil de benim boğazımı kesiyor sanki.
Bu erkeklik miydi? Eğer öyleyse ben sizin erkekliğinizin taaaa...
Münevverler, Özgecanlar ve Şule Çetlerin acısı ve bu alçaklıkları yapanlarla aynı cinsten olmanın utancını halen taşırken bu yeni acıyla nasıl baş edeceğim.
Gerekçesi ne olursa olsun kadın üzerinde tahakküm kurmaya çalışan erkek zihniyetini yasalardan önce, ilahi adaletten önce biz erkekler kendi vicdanımızda mahkum etmek zorundayız.
Peki annesi gözlerinin önünde öldürülen çocuğun feryadını nasıl silip atabilirim kulaklarımdan?
Ben ve eşim bu yavruya sahip çıkmaya hazırım. Biliyorum ki bu konuda bizimle birlikte olacak dostlarım, komşularım da var.
Ona şiddetsiz bir dünya borcumuz olsun.
Kalın sağlıcakla
Nurhan Çetinkaya
Sizin erkekliğinizin taaa
Paylaş