Yarıyıl tatiline giren öğrenciler karne aldı. Ancak karnelerde aileler açısından bazen doğru yorumlanmıyor. Aile içi iletişim uzmanı Prof. Dr. Eda Balkaş Erdoğan, “Ben karneyi tek başına çocuğun başarısını ölçen, karakterini analiz eden bir gösterge olarak görmüyorum” dedi.
Sömestr tatilinin başlaması ile birlikte karnelerin etkisi de sorgulanmaya başladı. Binlerce çocuk tüm yıl emeklerinin karşılığını sadece tek sayfalık bir kâğıda göre belirliyor Peki, karne tek başına başarının göstergesi mi? Bu konuya Prof. Dr. Eda Balkaş Erdoğan cevap verdi. Erdoğan, “Karneler ne yazık ki aynı zamanda çok büyük bir baskı ve kaygı sebebi. Düşünün bir kere, bütün başarınız, anne ve babanın ilgisi tek sayfalık bir kâğıda bağlı. Ben karneyi tek başına çocuğun başarısını ölçen, karakterini analiz eden bir gösterge olarak görmüyorum. Hatta karnenin sol tarafında yazılı derslerin notlarından daha önemli olan sağ tarafında yazılı olan davranış, hal ve gidişat notları. Neden mi? Çünkü notları düşük olan bir çocuk güzel ahlaklı, vicdanlı, toplumsal hassasiyeti olan bir çocuk olabilir. Bu çok daha mühim. Karnesinde düşük notları olan çocuklar tamamen başarısız diyemeyiz. Acaba çocuğun yaşama alanında sorunlar mı var? Okulda, sınıfta ne yaşıyor? Düşük notların pek çok sebebi olabilir. Bunlara bakmak lazım. Üstelik çocuğun sahip olduğu bilgi, düşünme yeteneğini ölçebilen bir karne de yok! O yüzden karne sadece belli derslerin yapılan ölçümlemelere bağlı olarak sonucunu gösteren bir belge. Bunun yanında çocuğun spor ve sanat alanında gösterdiği başarılar, ilgi alanları ve hobileri, sosyal projelerde yer alma biçimi, arkadaşlarıyla ilişkileri, sınıftaki tutum ve davranışları çok daha önemli. Buradan ailelere karneyi tek kıstas olarak görmekten vazgeçmelerini, çocuğun üzerinde baskı ve kaygı sebebi haline getirmemeleri gerektiğini söylüyorum” dedi.