Çocukluk hayalini yarım asır sonra gerçekleştiren emekli Hakim Kemal Turan, ikinci üniversitesini okuyor. Eğitim aldığı Güzel Sanatlar Fakültesinin en gözde öğrencilerinden olan Turan’a arkadaşları Kemal amca diye hitap ediyor. Turan’ın en büyük destekçisi ise ailesi.
Yıllarca hakim olarak görev yaptıktan sonra emekli olan Kemal Turan, çocukluk hayali için ikinci üniversiteyi kazandı. 67 yaşında sınava giren Turan, hep eğitim almak istediği Güzel Sanatlar Fakültesi’ni iyi bir puanla kazandı. Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde eğitimini sürdüren Turan, okulun en gözde öğrencilerinden. Hiç aksatmadan derslerine katılan Turan’ın en büyük destekçisi ise ailesi. Kampüs içinde öğrencilerin Kemal amca diye hitap ettiği Turan, okula gelirken öğrencilere ikram etmek için mutlaka beraberinde yiyecek getiriyor. Emekli hakimin okuma azmi herkese örnek oluyor.
Zaman zaman ödevlerinde zorlanan Turan’ın yardımına ise çocukları ve torunları yetişiyor. Turan, okul dışında sosyal sorunluluk projelerinde yer alarak engelli bireylerin hayatına dokunuyor. Ulucanlar Sanat Sokağı’nda bulunan atölyesinde yaptığı çalışmalardan elde ettiği gelirle onlarca tekerlekli sandalye alan Turan’ın en büyük hayali bu çalışmalarını daha geniş kitlelere ulaştırıp daha çok engelli bireyin hayatını kolaylaştırmak. 70 yaşında bir sergi daha açmaya hazırlanan Turan, açacağı sergi için çalışmalarını sürdürüyor.
Çocukluktan bu yana resme büyük bir merakının olduğunu belirten Kemal Turan," Boş kaldığım her anımda elimde kağıt kalem de varsa, resim yapmak istiyordum. Lise sondayken babama, üniversite sınavları için İstanbul’da Güzel Sanatlara gitmek istediğimi söyledim. O zaman Ankara’da Güzel Sanatlar Fakültesi yoktu. Babam şaşırdı tabii ki, eğitimli biri değildi. ‘Koskoca liseyi okudun. Adam gibi bir meslek seç’ dedi. Onun bu tepkisi üzerine ben de İstanbul’a gitmekten vazgeçtim ve Ankara’da Siyasal Bilgiler Fakültesine gittim. Fakat 50 yılı aşkın bir zamandır resim yapmaya olan ilgim arttı, azalmadı. Resim eğitimi görmemek de içimde bir ukde olarak kalmıştı. Geçen sene birden bire karar vererek üniversite sınavlarına girdim.Sınava girmeye karar verdiğimde; eşim ve çocuklarım şaşırdılar. Olacağına da ihtimal vermediler. İçimdeki resim yapma arzusu benim motivasyonumu sağladı" dedi.
"Öğrenci olduğumu anlatmakta zorluk çekiyordum"
Her aşamada ilginç tepkiler aldığını ifade eden Turan," Üniversite sınavlarına girerken güvenlikler beni içeri almadılar. ‘Veliler içeri giremez’ dediler. Mecburen belgelerimi gösterdim, şaşırdılar. Bu sırada tereddüt etmiş olacaklar ki üzerimi aradılar. Bez mendilim vardı, onu buldular. Ellerindeki listede kağıt mendil yazılıydı, üzerimde bez mendili bulunca, ‘Bez mendille içeri giremezsin’ dediler. Mendilimi emanete bırakarak sınav salonuna girdim.Buranın yerleşkesine girişte, güvenlik görevlileri birkaç defa, beni tanıyana kadar, ‘Kimi arıyorsunuz ve kime gideceksiniz’ diye soruyorlardı. Kimliğimde yoktu, öğrenci olduğumu anlatmakta zorluk çekiyordum. Hatta bir keresinde yemekhaneye gittiğimde, öğrencilerin yemekhanesinde yemek yemek istemiştim. Beni gören görevli, ‘Hocam, sizin yeriniz burada değil, burası öğrencilerin yemek yediği yer’ diyerek beni hocaların yemekhanesine götürmüştü” diye konuştu.
"Torunlarını ödevlerini yapması için teşvik ediyor"
Torunlarıyla birlikte ödev yaptığını kaydeden Turan,"Okula giden 3 torunum var. Bize geldiklerinde ev ödevlerinden bahsediyorlardı. Ben de onlara ev ödevimden bahsettim, çok hoşlarına gitti. Hatta bir keresinde kızlarımdan biri dedi ki; ‘Biz gidelim artık, çocukların ev ödevi var. Onları yapmamız lazım” deyince, ‘Size teessüf ediyorum’ dedim. ‘Ben yıllarca sizin ev ödevinizde size yardım ettim. Siz bana ev ödevimde yardım etmiyorsunuz, bir başıma kalıyorum’ dedim. Sonrasında benim büyük kızım ertesi sabah bana telefon edip, ‘Baba, ben akşam oturdum, ev ödevinin birisini hazırladım. İstersen sana göndereyim’ dedi. Ben torunlarıma örnek olmak için, ‘Benim ev ödevim var, yapmak zorundayım. Bugün bitirmem lazım. Sonra hocam bana gücenir. Ben nasıl ev ödevimi yapmadım derim’ diyerek onlara da ev ödevlerini yapmaları konusunda örnek olmaya çalışıyorum”
Arkadaşlarına yaşam tecrübelerini aktarıyor
Okul tecrübesinde herhangi bir olumsuz deneyim yaşamadığını belirten Turan, “Hocalarla ilgili bir sorun yaşamadım. Okulun en yaşlı öğrencisi olduğum için, Hacı Bayram Veli Üniversitesi Rektörünü ziyaret ettim. Randevu oluştururken de, ‘Okulun en yaşlı öğrencisi sizi ziyaret etmek istiyor’ diye not düştüm. Sağ olsun kendisi de bana hemen ertesi gün randevu verdi. Rektör ve Dekan’dan başlayarak tüm öğretim kadrosundan çok yakın ilgi gördüm. Bana daha bir özen ve ilgi gösteriyorlardı. Gerçekten mutluyum. Genç sınıf arkadaşlarımla, aramızda 50 yıla yakın bir yaş farkı var. Sınıf arkadaşlarımla ilişkim, umduğumdan çok daha iyi oldu. Bir Türk filmi vardı; ’60 yaşlarına yakın bir kadın üniversiteye başlıyor. Sınıf arkadaşlarının bazılarından tepki ve dışlanma görüyor. Bütün gayretiyle bu sorunları çözüyordu’ ben asla öyle bir şeyle karşılaşmadım. Geldiğim günden beri beni çok iyi karşıladılar. Bana, ‘Kemal Amca’ diyerek, çok yakın bir ilgi gösterdiler. Gazetelerde ve makalelerde zaman zaman dikkatimi çekerdi, şu anda üniversite öğrencisi olanlara ‘Z’ kuşağı diye bir isim takmışlardı. Z kuşağının, olumsuz yönleri varmış gibi anlatıyorlardı. Oysaki ben sınıfımdaki Z kuşağıyla o kadar uyumlu davranışlarım oluyor ki, hiçbir uyumsuzluk yaşamadık. Ben de onlara tecrübe ve hayatta karşılaştığım olaylarla örnek olmaya çalışıyorum”
"Topluma en ufak bir katkı bile çok önemlidir"
Yaşıtlarına tavsiyelerde bulunan Turan,"Yaşım gereğince çok ileri planlar yapmam mümkün değil, doğru da bulmuyorum. Okulu bitirip, bitiremeyeceğim konusunda da Allah ne takdir ederse o olacaktır. Ama en büyük hayalim; Resimlerimi daha iyi bir fiyatla bağışlatarak, gelirimin daha artması ve bu artışla alacağım tekerlekli sandalye sayısının daha da artmasını istiyorum. Tekerlekli sandalye ihtiyacının yanı sıra protez ihtiyacı olan engellilerin protez ihtiyacını da karşılamayı arzu ediyorum. Bu da ilerideki sergilerde ortaya çıkacak. Toplumumuzda genç emekli grubu var. Her ne kadar yaş biraz ilerlediyse de toplumun yaş oranı da yükseliyor. Böyle olunca da kahvelerde okey oynamak veya evde kumandayı alıp televizyon karşısında vakit geçirmektense emeklilerin kendilerine bir uğraşı seçmeleri ve bu uğraşı sonucu toplumun yararına kullanmalarını arzu ediyorum. Topluma en ufak bir katkı bile çok önemlidir. O nedenle herkese gençliklerinde hobi edinmelerini tavsiye ediyorum”
Turan’ın sınıf arkadaşları ise, onun azminin kendilerine örnek olduğunu belirterek,karşılıklı tecrübe paylaşımında bulunduklarını anlattı.