Kış mevsimini hiçbir zaman sevememişti. Üstelik sıcak aylarda ağaçların yaprak, meyve ve dallarıyla birlikteyken görünümü her zaman çok sevimli gelmişti ona. Annesiyle kendisinin bir aradayken olduğu anları hatırlayarak, ne kadar çok benzediklerini düşündü. Ama maalesef yılın bu zamanları gerçekten çok soğuk oluyordu. Kar henüz şiddetini göstermemişti ama soğuk; kalpleri de dondurur muydu acaba? Günlerdir, haftalardır annesinin soğuk buz zeminde, üşüyüp beklediğini hatırladıkça daha çok ürperiyordu. Öğrendiği kadarıyla 114. Gün olmuştu şimdiden. Acaba gerçekten annesi onu bekliyor muydu hala? Böyle bir fedakârlığı gösterebilecek bir canlı gerçekten yaratılmış mıydı acaba?
Gözleri, sivri dallarının arasında, üzerinde küçücük bir sararmış yaprak kalan; son umudunu da kışın ölüm soğuğuna bırakıp uyumaya hazırlanan elma ağacına takıldı. Sonra kendini düşündü. Daha minicikti evinden ayrılırken ayakları, tıpkı bu sararmış yaprak kadar küçüktü, şimdi ise birbirini kovalarcasına sürekli bir öncekinden daha ileriye ve uzağa hareket ediyorlardı. Çevik, güçlü ve sağlam adımlara sahipti artık. Adımlarını bir öncekinden daha uzağa adeta bedeninden bağımsız yarışırcasına daha uzağa ve daha uzağa atıyordu.
Zihninin ise, varış noktasına yetişinceye kadar şimdiye kadar besleyip büyüttüğü korkularından, endişelerinden arınmaya hiç niyeti yoktu. Ama adımlarını daha ileriye attıkça bir döngünün içine girmiş olmanın rahatlığı ile bitiş noktasına varıncaya kadar kalbinin atmaya devam ettiğinden emin olmak istiyordu. Vardığında nasıl olacağının belki yüzlerce belki binlerce kez hayalini kurmuştu. Birçok kez kavuşmanın vereceği mutluluğu zihninde somutlaştırmıştı. Ama yaklaştıkça gözünde canlandıramıyordu artık nasıl olacağını. Bir anda yeniden korkuya kapılmaya başladı. Daha önce defalarca denemiş başaramamıştı kurtulmayı, geri dönebilmeyi. Gerçek değil miydi yoksa zihnindeki hayallerinden birini mi yaşıyordu yine?! Adımlarını daha da hızlandırdı ayakları bacaklarından koparcasına daha ileri daha ileri hareket ediyordu. İmkânı olsa ışık hızında koşmak istiyordu. Ancak yalnız değildi. Yanındakilerden de ayrılamazdı. Güvenli de olmazdı. Belki yanındakiler de gerçek değildi. Zihninin yarattığı hayali kahramanlar olabilir miydi? Bu düşünceyle zihni bulanıklaşmaya, gözü kararmaya başlamıştı. Ancak tek bir an olsun duraksamadan yoluna devam etti. Neleri atlatmamıştı şimdiye kadar. Üstelik kâbus bile değildi. Gittiği günden şimdiye kadar yaşadıkları; en korkunç kâbuslardan daha korkunçtu üstelik. Rüya bile olsa canını feda edebileceği bir hayaldi bu düş. Hayal bile olsa yaşadıkları, sonunu mutlaka görmeliydi. En azından hayalinde kavuşmalıydı annesine. Yıllardır sürekli hayalini kurduğu yaşama sebebi hasretine ulaşmalıydı. Sonrası çok da önemli değildi. O an can vermeye çoktan hazırdı. Bir kez ulaştı mı? Kavuştu mu bir kez? Bu son kez olsa dahi onun için dünyalara bedeldi. Bu düşünceyle yeniden hayal kurmaya başladı. Bu kez tekrar ve tekrar yaşatmış olduğu tutunduğu tek hayalini zihninde canlandırdı. Bu dünyada onu tek ve gerçekten seven annesinin yüzünü hayal ederek güçlü ve sağlam adımlarla yoluna devam etti. Annesine kavuştuğu o an, o soğuk kış gününde dudaklarına asla yok olmayacağını düşündüren kocaman bir gülümseme yerleşti. Adeta birbirlerine sarılırken kocaman yeşil bir ağacı andıran anne kız için güneşli bir yaz günü başlamıştı. Çocuğuna kavuşan her anne gibi, yaşadığı acıyı yüreğinden boşanırcasına gözyaşıyla dökerken annesi; birkaç gün önce annesine kavuşan çocuğun “üzülme anne kavuştuk işte” sözlerini aklına getirdi. Nasıl üzülmezdi. O anne veya kendisi… Kendileri için bahar gelse de diğer anneler için evlat nöbeti devam etmekteydi. Üstelik uzun ve çetin bir kış, çocuklarının yolunu bıkmadan usanmadan bekleyen anneler için yaklaşıyordu… Bu haftaki köşe yazımda 115. gününde Diyarbakır’da soğuk ve kış demeden devam eden evlat nöbetine destek verilmesinin bir nebzede olsa o annelerin yüreğini ısıtacağını düşündüm. Herkesin bu bekleyiş ve nöbete yapabileceği ölçüde destek vermesi gerektiğini düşünüyor herkese iyi hafta sonları diliyorum.
Yine iyi bir konuya deginmissiniz tebrik ederim