Buradayız, gitmiyoruz teşekkürler Sayın Erdoğan

Bazı olayları sıcağı sıcağına değerlendirmek yerine biraz zaman geçtikten sonra değerlendirmek daha sağlıklı. Tepkiler, eleştiriler ve övgüler makul bir seviyeye çekilerek sağlıklı bir düşünce üretme ortamı oluşunca anlamak ve anlamlandırmak daha kolay oluyor. 

3 Ağustos 2019’da İstanbul’da Süryani kilisenin temel atma töreni de böyle. Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir kilisenin temel atma törenine katılan Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a şahsım adına çok teşekkür ederim. Kendisini takdir ediyorum, yürekten kutluyorum. 

Tarihi biraz geriye saralım ve 20 Mart 2018’e gidelim. İstanbul Kuyumcular Odası Başkanı Norayr İşler’di Türkiye’de bir meslek odasının başında bulunan tek Ermeni isimdi. Bizzat tanıdığım Sayın İşler tüm enerjisiyle kuyumculuk sektörünün sorunlarının çözümü için çalışıyor, mesaisinin önemli bir kısmını buna harcıyordu. Çok başarılı işler yaptı.

Seçimler öncesi İşler’in karşısında olanlar ekonomik faaliyet alanına etnik kimlik ve din tartışmasını sokmayı başardılar. İşler’i destekleyen kuyumcular, doğrudan ve dolaylı yollarla tehdit edildi. “Kiliseye mi camiye mi oy vereceksiniz?” propagandasıyla seçimlere gidildi. Sonuçta Norayr İşler seçimi kaybetti.

‘SOSYAL’ DEĞİL ‘SAHTE’ DEMOKRATLAR 
Bir önceki dönem İstanbul’dan azınlıkları temsil eden 3 milletvekili vardı. Milletvekillerinden biri partisi tarafından aday bile gösterilmedi, diğer milletvekilini partisi İstanbul yerine Diyarbakır’dan aday gösterdi. (Bunda ne amaçlandı bilmiyorum.) Böylece İstanbul’un azınlık milletvekili sayısı 3’den 1’e düştü.

Bu iklim, yerel seçimlerde de devam etti. Biz azınlıklar olarak umutlandık. En azından yoğun olarak oturduğumuz ilçelerin birinden adaylık istedik. Kendini sosyal demokrat olarak tanımlayan bir partide, bir ilçe yöneticisi Ankara’ya giderek parti yöneticileriyle buluştu. “Bizim seçmenimiz bir Ermeni’ye oy vermez” dedi. Kimse ayrımcılık, ırkçılık yapan ve bunları körükleyen birini bırakın partiden atmayı düşünmeyi kendisine en ufak bir tepki bile göstermedi. Çünkü kendileri de farklı düşünmüyordu. Yani anladığınız üzere birçoğu “sosyal” değil “sahte demokrat.” 

BURADAYIZ, GİTMİYORUZ
Hemen her dönem yoğun olarak oturduğumuz ilçelerde başkan yardımcılıkları verilirdi. Bu dönem, tek bir başkan yardımcımız olmadığı gibi İBB’de azınlıklardan tek bir meclis üyesi bile yok. Ama iş İstanbul’u dünyaya tanıtmaya gelince Ayasofya, Dolmabahçe, Ortaköy Camii vazgeçilmez figürler oluyor. İstanbul’un çokkültürlü yapısı kimsenin dilinden düşmez ama “temsil” konusuna gelince işin rengi tamamen değişiyor.

Azınlıkların bıraktığı tarihi eserlerin üzerine siyah bir örtü çekip gökyüzünden izlesek nasıl bir İstanbul’la karşılaşırdık acaba? 

Bizler mimarisinden ticaretine, müziğinden sinemasına, edebiyatından mutfağına kadar ürettiğimiz, değer kattığımız bu kentte yaşamaya devam edeceğiz. Buradayız, gitmiyoruz. Bizleri yok saysalar da var olmaya devam edeceğiz. Sembolik temsilleri aşıp bu kentin yönetimine de dahil olacağız. 

İşte böyle bir ortamda Sayın Cumhurbaşkanı İstanbul Yeşilköy’de bir kilisenin temelini attı. “Besmele çekilerek kilise temeli mi atılır?” türünden ucuz eleştirilere kulak asmayın. Herkes kendi dilinden, kendi jargonundan konuşur. Elbette besmele çekilerek de kilise temeli atılır.

Kimi siyasetçiler azınlıkları sadece seçim dönemlerinde, bayramlarda hatırlarlar. Bunların bir kısmı dillerinden çoğulculuğu ve insan haklarını düşürmeyen sosyal demokratlardır. Sayın Cumhurbaşkanı da kadim bir kilisenin temelini atarak tarihe geçer. 

Şimdi dönüp geçmişe bakıyorum da İKO seçimleri bugün olsaydı Sayın İşler’in karşısına “Reisçiler” olarak çıkanlar aynısını yapabilirler miydi? Resi’in bundan haberi olsaydı ne derdi acaba? 

Bir kere daha tebrikler, bir kere daha teşekkürler Sayın Erdoğan.

Kalın Sağlıcakla 
Nurhan Çetinkaya

YORUM EKLE