Çorum’da Dünya Hepatit Günü farkındalık etkinliği

HİTİT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ VE EROL OLÇOK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ İŞBİRLİĞİNDE ÖĞRETİM ÜYELERİ VE UZMAN HEKİMLERİN KATILIMIYLA DÜNYA HEPATİT GÜNÜ FARKINDALIK ETKİNLİĞİ DÜZENLENDİ.

Çorum’da Dünya Hepatit Günü farkındalık etkinliği

Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi işbirliğinde öğretim üyeleri ve uzman hekimlerin katılımıyla Dünya Hepatit Günü farkındalık etkinliği düzenlendi.

Hitit Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurcan Baykam, yaptığı konuşmada dünyada yaklaşık 300 milyon Hepatit B, 70 milyon da Hepatit C taşıyıcısı veya hastası bulunduğunu ifade ederek “Bugün kronik Hepatit B tedavi ile kontrol altına alınabilir, kronik Hepatit C ise tedavi edilebilir bir hastalık konumuna gelmiştir. Ülkemizde Hepatit B ve C hastaları, dünya standartları ölçüsünde tedavi imkanına kavuşmuşlardır.” dedi.

Ülkemizde Hepatit B görülme sıklığının yüzde 3-4, Hepatit C görülme sıklığının ise yüzde 1 olduğunu söyleyen Prof. Dr. Baykam, şunları kaydetti:

“Yaklaşık 2-3 milyon Hepatit B ve 500 bin Hepatit C hastamız olduğu tahmin edilmektedir. Hepatit C hastalarımızın tanı koyulduğunda yüzde 20’sinin ileri evrede yani sirotik olması çok acı bir gerçektir. Tüm dünyada bir yılda 1.5 milyona yakın kişi Hepatit B ve Hepatit C virüsünün yol açtığı kronik hepatitlere bağlı komplikasyon olarak gelişen siroz ve karaciğer kanseri nedeniyle kaybedilmektedir. Ülkemizdeki hasta sayısının ve hepatitlere bağlı ölümlerin azaltılmasına yönelik Sağlık Bakanlığımız ’Türkiye Viral Hepatit Önleme ve Kontrol Programını (2018-2023) hazırlayıp kamu-özel-bireysel-STK’ları içeren tüm paydaşların sorumluluklarını gerçekleştirmeleri üzere bildirimler yapmaktadır.”

“Ülkemizde Hepatit B ve C hastaları, dünya standartları ölçüsünde tedavi imkanına sahip”

Hepatit B ve C hastalığının bulaş yollarına ilişkin açıklamalar yapan Prof. Dr. Baykam, “Hepatit B ve C virüsle enfekte olmuş kan ve kan ürünleriyle, steril olmayan aletlerle yapılan tıbbi ve cerrahi girişimlerle, damar içi uyuşturucu kullanımıyla, dövme ve piercing uygulamaları ile doğum sırasında anneden çocuğa ve bazen de virüsü taşıyan kişiyle girilen korunmasız cinsel ilişkiyle bulaşmaktadır.” ifadelerini kullandı.

Kronik Hepatit B’nin tedavi ile kontrol altına alınabildiğini, kronik Hepatit C’nin ise tedavi edilebilir bir hastalık konumuna geldiğinin altını çizen Prof. Dr. Baykam, “Ülkemizde Hepatit B ve C hastaları, dünya standartları ölçüsünde tedavi imkanına kavuşmuşlardır.” diyerek konuşmasına şöyle devam etti:

“Hepatit C hastalarının yeni antiviraller ile tedavisi SGK tarafından karşılanmaktadır. 2-3 ay süren bu tedavilerin başarı oranı da neredeyse yüzde 100’e yakındır ve hastalık bir daha tekrarlamamaktadır. Tedavi edilen hastalarda siroz ve kansere bağlı ölümler önemli ölçüde azalmaktadır. Tedavinin gecikmesi uzun dönemde maliyetleri artırmaktadır. Bugün için tedavi edilebilen bu hastalıkta farkındalığı arttırmak çok önemli bir hale gelmiştir. Kronik Hepatit B tedavisinde hastalar günde 1 tablet ile tedavi edilebilmekte ve hastalık kontrol altına alınabilmektedir. Ancak bu tedavi uzun yıllar hatta bazen ömür boyu devam edebilmektedir.”

“Hepatit B, aşıyla korunalabilir bir hastalık”

Hepatit B enfeksiyonunun aşıyla korunabilir bir hastalık olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Baykam, “Sağlık Bakanlığı 1998 yılından beri Hepatit B aşısını çocukluk aşı programına almış olup, yüzde 90’ların üzerinde başarı ile bu programına devam etmektedir. Hepatit B için risk grubunda olan bireylerin de aşılanması ücretsiz olarak yapılabilmektedir. Hepatit C’nin ise aşısı yoktur.” dedi.

“Kronik hepatitleri olup da tanısını bilmeyen milyonlarca hasta var”

Hastaların tanı alma oranının yaklaşık yüzde 20’lerde olduğunu söyleyen Prof. Dr. Baykam, “Bunun anlamı kronik hepatitleri olup da tanısını bilmeyen milyonlarca hasta var. Hastalıkları sessizce siroza ve karaciğer kanserine ilerleyebilmektedir. Bu hastalar ayrıca hastalıklarını kan ve cinsel yol ile bulaştırarak aramızda yaşamaya devam etmektedirler.” dedi.

Prof. Dr. Baykam, sessiz giden ve hastalıklarını bilmeden yaşayanlar için mutlaka öncelikli olarak riskli gruplardan başlayarak tarama programlarının uygulamaya alınması gerektiğinin altını çizdi.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER