Uludağ’ın eteklerinde erkenci kızılcık hasadı başladı. Dünyanın farklı ülkelerine ihracatı da yapılan kızılcık, iç piyasaya 30 liradan satılıyor.
Bursa’nın Nilüfer ilçesine bağlı Çalı Mahallesi’nin Uludağ eteklerinde kızılcık hasadı başladı. 2000 rakımda, 30 dekar arazide, bin 700 ağaçlık kızılcık bahçesinde başlayan hasat 40 gün sürmesi ön görülüyor. Almanya, Fransa, İngiltere başta olmak üzere birçok ülkeye ihracatı yapılan kızılcık, iç piyasada 30 liradan alıcı buluyor. Türkiye’de üretilen kızılcığın yüzde 80’i iç piyasada değerlendirilirken yüzde 20’lik kısmı paketlenerek farklı ülkelere gönderiliyor. Uludağ’ın zirvesine çıktıkça hasadın eylül ayı ortalarına kadar devam etmesi bekleniyor. Bu yıl verimin orta düzeyde olduğu bahçede, zirai ilaç yok denilecek kadar az kullanılıyor. Kızılcık sıklıkla komposto, reçel yapılarak tüketilse de yurt dışında cilt yenileme kremleri gibi ürünlerin de ana özünü oluşturuyor.
Bu yıl verimlilik orta düzeyde
Ailecek uzun yıllardır Bursa’da çiftçilik yapan Ziraat Mühendisi Selçuk Oruç, Nilüfer Çalı Mahallesi’nde bulunan kızılcık bahçelerinin toprak ve hava şartlarından dolayı meyvenin erken olmaya başladığını ifade etti. Bin 700 ağaçlık kızılcık bahçesinde Yalova, Karabük, Toroslar, Ukrayna, İtalya gibi birçok ülkeden getirdikleri ağaçların da bulunduğunu belirten Oruç, bu büyüklükte bir kızılcık bahçesinin dünyada nadir görülebileceğini söyledi. Ağacın meyveyi erken verdiği için bu dönemde rakibi olmadığının altını çizen Oruç, “Bize en yakın çıkan şuanda Yalova bölgesidir. Uludağ’ın alt etekleri ve Karadeniz bölgesinde bizden biraz sonra çıkıyor. Bizim pazara yakın olmamız dolayısıyla Bursa hali, manavlar ve dondurulmuş sektörü bu ürünü kullanıyor ve bizden çokça talep ediyorlar. Genel itibari ile kızılcık meyvesi şuanda verimi orta düzeyde. Ilıman bir kış geçirdik, ilkbaharda yoğun bir yağış geçirdiğimiz için verimlilik biraz düştü” dedi.
Bahçeden 30 liraya alıcı buluyor
“Meyve fiyatları iyi durumda. Yaklaşık 30 lira civarında satışı yapılıyor. Bu fiyat 40 liraya kadar da çıkabiliyor, bazı yerlerde ise 20 Türk Lirası’na kadar da düşebiliyor. Meyve kalibresi iyi olduğunda, güzel de ambalaj yapıldığında çok iyi bir şekilde değerlendirilebiliyor” diyerek sözlerini sürdüren Oruç, “Meyvenin pazara yakın olması sebebi ile değerlendirme avantajı çok fazla. Öncelikle bunu dondurulmuş ürünler olarak hoşaf, komposto ve su yapımında tüketiliyor. Ondan sonra ise taze tüketim olarak pazar tezgahlarına gidiyor. Değişik ‘Beri’lerden yaban mersini, kızılcık ve ahududu gibi özel ambalajlarda Avrupa’ya gönderiliyor. Avrupa’da en çok talep Almanya, Fransa gibi ülkelerden oluyor. Ayrıca Avrupa ülkelerinin dışında diğer ülkelere de gönderiliyor” diye konuştu.
“Sindirim sistemine faydası var”
Kızılcık üretiminin neredeyse sıfır ilaçla üretildiğini ve bu açıdan da insan sağlığı açısında faydasının arttığını anlatan Oruç, “Bundan dolayı çokça tercih ediliyor. Sağlık açısından sindirim sistemine faydası var. Ağızda kekremsi bir tat verdiğinden dolayı sıcak havalarda bolca soğuk şekilde tüketiliyor. Bunun dışında kurutularak komposto şeklinde veya dondurularak farklı tüketim şekilleri de mevcuttur. Tabi biz kıymetini bilemiyoruz. Avrupa bu tarzda ki doğal ürünlerin kıymetini çok iyi biliyor. Bu ürün sofrayı zenginleştirebilecek, içecek boyutu ile de yerini hiçbir şey tutmayan özel bir üründür. Bölgemizin doğal bir ürünü ve bu şekilde kapama bahçelerde yapıldığında daha da nitelik kazanıyor. Sıfır ilaç olduğu için oldukçada kazançlı bir ürün, sadece kısmi bir sulama ile destekleniyor. Bunun dışında hem çevre hem de insan sağlığı açısından değeri maalesef bilinmemiş bir ürün” ifadelerini kullandı.
“Üretilen kızılcığın yüzde 80’i iç piyasaya gidiyor”
Türkiye’de üretilen kızılcığın yüzde 80’i iç pazar, yüzde 20’si ise dış pazara gittiğini ifade eden Ziraat Mühendisi Selçuk Oruç, “Tabi içinde bulunduğumuz bahçe tamamen iri kızılcıklardan oluşuyor, yekpare tek cins bu tarzdaki ürünlere yurt dışından çok talep var. Yeterli düzeyde üretim olmadığı için bu konuda tonajlar doldurulamadığından yurt dışında cevap verilemiyor. Üretimin birçoğu dondurulmuş ürün sektöründe, kızılcık suyu olarak değerlendiriliyor. Bu tarzdaki doğal ürünleri insanlar tüketebilirse hem bağışıklık sisteminin güçlenmesinde hem de vitamin ve mineral değerlerinin yüksek olmasına bağlı olarak sağlıklı beslenmede çok büyük bir öneme sahip oluyor” şeklinde konuştu.
“Suyun dibine batan tek ağaç kızılcıktır”
Kıyı bölgelerde kızılcığın daha çok bilindiği, İç Anadolu Bölgesi’nde az bilindiğini vurgulayan Oruç, “Bursa’da muhacir kökenli çok fazla insan var. Genelde bu insanlar ve dağ bölgesinde yaşayan insanların kızılcığa karşı talepleri çok fazla. Bu dönemlerde ve kış dönemlerinde sofrada pilav, makarna gibi yemeklerin yanında çok güzel ve severek bolca suyunu içerler ve püresini tüketirler. Öz kütle ağırlığında en ağır meyve kızılcık meyvesidir. Suyun dibine batan tek ağaç dünyada kızılcık ağacıdır. Bunlar değerlendirildiğinde ne erken çiçek açan en geç meyve veren, çiçek dönemi olarak bitki üzerinde en fazla duran meyve yine kızılcık. Kızılcık ağacının meyvesi üzerinde iken aynı anda meyve ile çiçeği olan tek ürün” dedi.
“Balkan ülkelerini kıymetini çok iyi biliyor”
Oruç sözlerini şöyle sürdürdü; “Çiçek meyve oluşturana kadar bitki üzerinde 14 ay civarında kalıyor. Sonbahar, kış döneminde çiçeğini açıyor soğuklardan fazla etkilenmiyor. İlkbahar döneminde tomurcuklar halinde meyveler oluşuyor ve tahmini olarak ağustos ayı itibari ile olgunlaşmaya başlayıp eylül ayı ortalarına kadar devam ediyor. Çok güzel çeşitler var bunların nitelendirilmesi, tescillenmesi ve pazara sunulması lazım. Özellikle Balkan ülkeleri bunun kıymetini çok iyi biliyor, Kıymeti anlaşılmamış özel bir ürün. Bizim böyle yabancı kökenli değişik değişik şeylere ihtiyacımız yok. Ülke olarak kendi öz varlığımız olan bu tarzdaki meyvelerin değerini bilmeliyiz ve bunları çokça sofralarımızda tüketmeliyiz”
“Türkiye’de yaklaşık 2 bin dekar kızılcık var”
“Türkiye’de genel itibari ile ticari olarak üretim Bursa ve Yalova’da var” diyen Oruç, “Bunun dışında bölgelerde Kastamonu, Düzce ve Bartın bölgelerde geleneksel evsel üretim var. Bu büyüklükte kapalı bahçe nadir görürsünüz. Türkiye’de, tahminimce Marmara Bölgesi özellikle Güney Marmara Türkiye’deki üretimin, tahminimce yüzde 80’ini karşılıyordur. Burada da tahminimizce Türkiye’de yaklaşık, kapalı bahçe olup bunun yarıdan fazlası Bursa’dadır. Bursa’da bin dekar, Türkiye’de de 2 bin dekar kızılcık olacağını tahmin ediyorum” şeklinde konuştu.
Krem yapımında kullanılıyor
Kızılcığın birçok alternatif yerde kullanıldığının altını çizen Oruç, “Dünyada gıda takviyesi olarak kullanılıyor. Bunun dışında merhem ve cilt yenileyici olarak da değerlendiriliyor. İçindeki fenolik ve uçucu yağlar sayesinde konsantre üretiliyor. Bu konsantre ile de kremler, yanık kremleri, doku yenilenmesi ve sindirim sistemiyle ilgili hastalıkların tedavisinde kızılcık ekstraktı kullanılıyor. Bunlar doğal ürünler olmuş oluyor. Türkiye’den de birçok ihracatı yapılan bu tarz ürünlerin ekstraktı ana özünün oluşturulmasında kullanılıyor. Bunlar farklı ülkelere fiyatları katlanmış olarak satılıyor” ifadelerine yer verdi.