İnsan kaynakları alanında ulusal ve uluslararası şirketlerde yöneticilik yapan Ali Rıza Esmen, “Her ne kadar kurumların yasal bir yaptırım gücü olmasa da kurumsal iç politikaları devreye alarak aşı olmayanlarla yolların ayrılması mümkün” dedi.
Türkiye’de aşı karşıtlığı gündemde. İlk doz uygulanan kişi sayısı 45 milyonu geçmişken, ikinci doz aşı olanlarda bu sayı 35 milyona bile ulaşmış değil. Şirketlerin aşı olmayan çalışanlarına yönelik yaptırımları gündemdeyken, insan kaynakları alanında ulusal ve uluslararası şirketlerde yöneticilik yapmış tanınmış insan kaynakları yöneticisi Ali Rıza Esmen, ‘işveren, çalışanı COVID-19 aşısı olmaya zorlayabilir mi?’ sorusuna yanıt verdi.
Ülkemizde herkesi aşı olmaya zorlayacak bir yasal düzenin olmadığı söyleyen Ali Rıza Esmen, işverenlerin çalışanları aşı olmaya zorlamasının hukuken mümkün olmadığını fakat bu tartışmanın yanlış bir düzlemde yapıldığını ifade etti. Global şirketlerde insan kaynakları yöneticiliği yapmış olan Ali Rıza Esmen sözlerine şu şekilde devam etti:
“Anayasamızda ‘Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılan haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz’ hükmü bulunuyor. Bu hüküm vücut bütünlüğünü, dokunulmazlığını koruyor ve fakat zorunlu hallerde tıbbi müdahalenin yapılabileceği de aynı hükümde belirtiliyor. Elbette bu demek değil ki işveren çalışanlarına aşı zorunluluğu getirebilir. Bu konuyu yasal zorunluluklar üzerinden tartışmak yerine bilimsel veriler üzerinden konuşmanın daha faydalı olduğu görüşündeyim. Tüm dünyanın hemfikir olduğu ve Sağlık Bakanlığımızın onay verip teşvik ettiği bir konuda, -ki bu konu toplum sağlığını etkiliyorsa- karşı görüş belirtmek için elinizde çok somut deliller olmalı ve iddianızın temelini ortaya koymalısınız. Açıkçası bugüne kadar aşı karşıtlığıyla ilgili somut bir gerekçeyle karşılaşmadım. Her ne kadar kurumların yasal bir yaptırım gücü olmasa da kurumsal iç politikaları devreye alarak aşı olmayanlarla yolların ayrılması mümkün. İlerleyen dönemde kişilerin kurumlara yönelik hukuki süreçlerini görmemiz olası. Yargının anayasal düzlemde nasıl bir karar alacağı da bu konuya emsal oluşturacaktır.”
