Merkez Bankası tarafından yayınlanan Para Politikası Kurulu toplantı özetinde Eylül ayında, hizmet aylık enflasyonu üzerinde okula dönüş etkisi ile birlikte kira kaleminin öne çıkan ana unsurlar olduğu kaydedildi. Öncü göstergelerin, ekim ayı enflasyonu üzerinde gıda fiyatlarının etkisinin öne çıkacağına işaret ettiği ifade edildi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Ekim ayı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetini yayımladı. Özet metninde şu ifadelere yer verdi:
Küresel ekonomi
’’Küresel büyüme görünümündeki sınırlı iyileşme yılın ikinci çeyreğinde de devam ederken, işgücü piyasaları arz talep dengesindeki normalleşme eğilimi sürmüştür. Türkiye’nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme endeksinin 2024 yılında yüzde 2,0 artarak 2023 yılındaki yüzde 1,8’in sınırlı oranda üzerinde büyüyeceği tahmin edilmekte ve küresel iktisadi faaliyetin zayıf seyrini sürdüreceği değerlendirilmektedir. Hizmet sektöründe olumlu seyir devam ederken imalat sanayindeki zayıf görünüm korunmuştur. ABD ekonomisi büyüme eğilimi diğer gelişmiş ülkelerden olumlu ayrışmaya devam etmiştir. Çin’in teşvik adımları ve jeopolitik gelişmeler emtia fiyatlarında genele yayılan artışlara neden olmuştur. Enflasyonda kalıcı düşüşü sağlamak amacıyla faiz indirim süreçlerinin temkinli yürütülecek olması ve jeopolitik gelişmeler küresel iktisadi faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleri olarak görülmektedir.
Küresel enflasyondaki düşüş devam ederken hizmet sektöründeki enflasyon katılığı zayıflamaktadır. Bununla birlikte, hizmet enflasyonunun gelişmiş ülkeler genelinde aynı ölçüde yavaşlamadığı dikkat çekmektedir. Gelişmiş ülkelerde faiz indirimleri devam ederken faiz indirim sürecine giren gelişmekte olan ülke (GOÜ) merkez bankalarına yenileri eklenmiştir. Gerek gelişmiş gerekse gelişmişte olan ülke merkez bankalarının faiz indirimlerini enflasyon görünümündeki olumlu eğilimi koruyacak şekilde sürdürerek temkinli bir yaklaşım izleyecekleri değerlendirilmektedir. Diğer taraftan küresel belirsizlikler nedeniyle risk iştahı ve GOÜ hisse senedi piyasalarına yönelen portföy akımları dalgalı bir seyir izlemektedir.
Parasal ve finansal koşullar
Son PPK döneminde gecelik faiz oranlarının politika faizi etrafında oluşması ve zorunlu karşılık düzenlemelerindeki değişikliklerin etkisi ile mevduat faizleri, 20 Eylül haftasından bu yana 31 baz puan düşerek 11 Ekim haftası itibarıyla yüzde 55,9 seviyesinde gerçekleşmiştir. Aynı dönemde TL ticari kredi faizleri (Kredili Mevduat Hesabı ve Kredi Kartı hariç) 85 baz puan artarak yüzde 55,8 seviyesinde oluşmuştur. Bireysel tarafta, ihtiyaç kredisi (Kredili Mevduat Hesabı hariç) faizleri 24 baz puan artarak yüzde 71,7 olarak gerçekleşirken; konut kredisi faizleri, 159 baz puan azalarak yüzde 41,6 seviyesinde oluşmuştur. Genel olarak dalgalı bir seyir izleyen taşıt kredisi faizleri 11 Ekim itibarıyla yüzde 43,3 seviyesinde gerçekleşmiştir.
Bireysel kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması 20 Eylül’den itibaren düşerek yüzde 3,3 seviyesinden yüzde 2,0 seviyesine gelmiştir. Aynı dönemde TL ticari kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması yüzde 2,3 olarak gerçekleşmiştir. Kur etkisinden arındırılmış yabancı para (YP) ticari kredilerdeki 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması, YP ticari kredi büyüme sınırının altında kalarak yüzde 1,5 seviyesine gerilemiştir.
Makrofinansal istikrarın ve parasal aktarım mekanizmasının desteklenmesi amacıyla son PPK döneminden bu yana bazı makroihtiyati düzenlemeler yapılmıştır. Bu kapsamda, 21 Eylül 2024 tarihli duyuruda ilan edildiği üzere; TL mevduat hesaplarına uygulanan zorunlu karşılık oranları, vadesiz, ihbarlı ve 3 ay dahil 3 aya kadar vadeli mevduatta yüzde 12’den yüzde 15’e, daha uzun vadeli mevduatta ise yüzde 8’den yüzde 10’a çıkarılırken, YP mevduat için TL cinsinden tesis edilmesi gereken zorunlu karşılık oranı yüzde 8’den yüzde 5’e indirilmiştir. Ayrıca, TL mevduat için tesis edilmesi gereken zorunlu karşılıklara faiz uygulamasında TL’ye geçiş oranı koşulu kaldırılırken, YP mevduat için ayrılan zorunlu karşılık üzerinden TL’ye geçiş oranı seviyesine göre alınan azami komisyon oranı yüzde 5’ten yüzde 8’e yükseltilmiştir.
27 Eylül 2024 tarihinde yapılan değişiklikle, borçlanma davranışının sınırlandırılması ve iç talepteki dengelenmeye katkı vermesi amacıyla 1 Kasım 2024 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere bireysel kredi kartı işlemlerinde uygulanacak aylık azami akdi faiz oranı dönem borcu bakiyesine göre farklılaştırılmıştır. Buna göre, Türk lirası cinsinden kredi kartı işlemlerinde (nakit çekim veya kullanım işlemleri hariç) uygulanacak aylık azami akdi faiz oranı dönem borcu bakiyesi; 25 bin Türk lirasının altında olan bireysel kredi kartları için yüzde 3,50, 25 bin Türk lirası ile 150 bin Türk lirası arasında olan bireysel kredi kartları için yüzde 4,25, 150 bin Türk lirasının üzerinde olan bireysel kredi kartları ile dönem borcuna bakılmaksızın kurumsal kredi kartları için yüzde 4,75 olarak belirlenmiştir. Ayrıca, bireysel kredi kartı borçlarının yapılandırılmasında kullanılacak azami faiz oranı referans oran ile sınırlandırılmıştır.
İhracatın finansmanı için kullanılan reeskont kredilerinde 3 milyar TL olan günlük limit, 8 Ekim 2024 tarihli karar ile 4 milyar TL’ye yükseltilmiştir. Aynı tarihte, 13 Ocak 2025’ten itibaren geçerli olmak üzere net ihracatçılık şartının yerini almak üzere ihracatçı skoru uygulamasına geçilmesi kararlaştırılmıştır. Veri temelli bu yeni uygulama ile firmaların net ihracatçılık durumlarına ilave olarak, ihraç edilen ürün ve destinasyon çeşitliliği, ihraç edilen ürünlerin teknolojik düzeyi ve firma ölçeği gibi değişkenler dikkate alınarak firmaların ihracatçı skorları hesaplanacaktır.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) brüt uluslararası rezervleri, 20 Eylül’den bu yana 0,99 milyar ABD doları artarak 11 Ekim 2024 itibarıyla 157,39 milyar ABD dolarına yükselmiştir. Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) 18 Eylül’den bu yana sınırlı miktarda yükselerek 16 Ekim 2024 itibarıyla 267 baz puan seviyesine gelmiştir. Türk lirasının 1 ay vadeli kur oynaklığı 16 Ekim itibarıyla yüzde 11,83 seviyesine, 12 ay vadeli kur oynaklığı yüzde 22,60 seviyesine yükselmiştir. Önceki PPK toplantı haftasından bu yana Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) piyasasına 1,22 milyar ABD doları giriş, hisse senedi piyasasından ise 0,11 milyar ABD doları çıkış olmak üzere toplam 1,10 milyar ABD doları net portföy girişi gerçekleşmiştir.
Talep ve üretim
Ağustos ayında perakende ve ticaret satış hacim endeksleri, aylık ve çeyreklik bazda artmıştır. Hizmet üretiminin yanı sıra talebi hakkında da bilgi sunan hizmet üretim endeksi ise, temmuz ayından sonra ağustos ayında da sınırlı düşüş kaydetmiş, çeyreklik bazda azalışını sürdürmüştür. Eylül ayında kartla yapılan harcamalar aylık bazda yükselirken, ekim ayının ilk haftasına ilişkin veriler normalleşme sinyalleri vermektedir. Otomobil ve beyaz eşya satışlarının seyri üçüncü çeyrekte yurt içi talepte kademeli yavaşlamaya işaret etmiştir. Mevsimsellikten arındırılmış olarak tüketim malı ithalatı da ağustos-eylül döneminde artmakla birlikte çeyreklik olarak gerilemiştir. Bununla birlikte, imalat sanayi firmalarına yönelik anket verileri, üçüncü çeyrekte iç piyasa siparişlerinde çeyreklik bazda azalış olduğunu göstermektedir. Özetle, üçüncü çeyreğe ilişkin göstergeler yurt içi talebin yavaşlamaya devam ederek enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelere yaklaştığını ima etmektedir. Firma görüşmelerinden edinilen tüketim harcamalarına ilişkin tespitler ise yılın son çeyreğinde iç talepte görece yatay bir görünüme işaret etmektedir. Bu çerçevede, tüketim göstergelerine bir bütün olarak bakıldığında, yurt içi talepteki yavaşlamanın ılımlı şekilde sürdüğü değerlendirilmektedir.
Ağustos ayında sanayi üretim endeksi, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 1,6 oranında azalırken, takvim etkilerinden arındırılmış olarak yıllık bazda yüzde 5,3 oranında gerilemiştir. Yaz dönemindeki uzun fabrika tatilleri kaynaklı olarak taşıt sektörü üretiminde gerçekleşen azalış da sanayi üretimi üzerinde aşağı yönlü sınırlı bir etkide bulunmuştur. Çeyreklik bazda ise sanayi üretimi yüzde 1,5 oranında azalmıştır. Tipik oynaklık sergileyen sektörler dışlandığında ağustos ayında sanayi üretiminin ana eğiliminin zayıf seyrini sürdürdüğü değerlendirilmektedir. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı ise üçüncü çeyrekte çeyreklik bazda düşüş kaydetmiştir.
Ağustos ayı itibarıyla mevsimsellikten arındırılmış istihdam, çeyreklik bazda yüzde 0,3 oranında artarak 32,8 milyon kişi seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde, işgücüne katılım oranı sınırlı artış kaydetmiş, işsizlik oranı 0,1 puan azalışla yüzde 8,6 düzeyine gerilemiştir. Anket göstergeleri, imalat sanayi firmalarının geleceğe yönelik istihdam beklentilerinde düşüşe işaret etmektedir.
Ağustos ayında cari işlemler dengesi aylık bazda 4,3 milyar ABD doları fazla vermiş, yıllıklandırılmış cari açık ise geçmişe yönelik revizyonların da katkısıyla 11,3 milyar ABD dolarına gerilemiştir. TÜİK tarafından yayımlanan “Uluslararası Hizmet Ticareti İstatistikleri, 2023” bülteni çerçevesinde, hizmetler dengesi kaleminde yapılan geçmişe yönelik revizyonun yıllıklandırılmış cari açık üzerinde yaklaşık 4 milyar ABD doları azaltıcı etkisi olmuştur. Söz konusu revizyonun etkisi dışlandığında, ağustos ayında birikimli cari dengedeki iyileşmede, altın ve enerji hariç dış ticaret açığı ile altın dış ticaret açığındaki azalışlar etkili olmuştur. Diğer yandan, enerji dış ticaret açığı görece yatay seyretmiştir. Bu dönemde, yıllıklandırılmış hizmetler dengesi fazlası güçlü seyrini sürdürmüştür.
Geçici dış ticaret verileri, eylül ayında mevsimsellikten arındırılmış olarak ihracatta sınırlı bir azalış, ithalatta ise ılımlı bir artışa işaret etmiştir. Bu çerçevede, yıllıklandırılmış olarak cari açıktaki düşük seviyenin, seyahat gelirlerinin devam eden güçlü katkısıyla eylül ayında da büyük ölçüde korunacağı öngörülmektedir. Altın ithalatı, eylül ayında 1,2 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşirken, yıllıklandırılmış olarak 16,8 milyar ABD dolarına gerilemiştir. Mevsimsellikten arındırılmış olarak tüketim malı ithalatı, mayıs-temmuz döneminde geriledikten sonra ağustos ve eylül aylarında artmıştır. Eylül ayına ilişkin geçici dış ticaret verileri ekim ayı için yüksek frekanslı verilerle beraber değerlendirildiğinde, üç aylık ortalama eğilimler, ihracatın gücünü koruduğuna, ithalatın artış kaydettiğine işaret etmektedir. Söz konusu eğilimler, tüketim malı ithalatında ekim ayında yatay bir seyir ima etmektedir.
Cari açığın finansmanı tarafında, bankacılık sektörünün yıllıklandırılmış uzun vadeli borç çevirme oranı, ağustos ayında yüzde 145 civarında gerçekleşmiştir. Söz konusu oran, bankacılık sektörü dışındaki firmalarda yaklaşık yüzde 105 olmuştur. Bu çerçevede, yurt dışı borçlanma imkanlarının bankacılık dışındaki diğer sektörler için bir önceki aya kıyasla iyileştiği gözlenmektedir.
Enflasyon gelişmeleri ve beklentiler
Eylül ayında tüketici fiyatları yüzde 2,97 oranında yükselirken, yıllık enflasyon 2,59 puan azalarak yüzde 49,38 seviyesine gerilemiştir. B ve C endekslerinin yıllık enflasyonu sırasıyla 2,64 ve 2,46 puan azalarak yüzde 48,23 ve yüzde 49,10 olmuştur. Eylül ayında yıllık enflasyona katkı tüm ana gruplarda gerilemiştir. Mevsimsel etkilerden arındırılarak incelendiğinde aylık tüketici enflasyonu yüzde 2,8 ile bir önceki aya kıyasla yatay seyretmiştir.
Eylül ayında hizmet grubunda aylık fiyat artışı güçlü seyrini korumuştur. Hizmet grubu içinde fiyat artışlarıyla öne çıkan kalemler, kira ile birlikte okula dönüş etkisinin hissedildiği ulaştırma, konaklama ve eğitim hizmetleri olmuştur. Temel mal grubu fiyat artışı döviz kuru gelişmelerinin de yansımasıyla bir miktar yükselmiştir. Bu gelişmede, beyaz eşya ve otomobil kalemleri ile sezon geçişine bağlı olarak fiyat artışı güçlenen giyim ve ayakkabı alt grubu etkili olmuştur. Diğer yandan, temel mal enflasyonu diğer gruplara kıyasla ılımlı seyretmeye devam etmiştir. Bir önceki ay düşüş sergileyen gıda fiyatları bu dönemde görece yüksek bir artış kaydetmiştir. İşlenmemiş gıda grubunda enflasyon, sebze fiyatları öncülüğünde yükselmiştir. İşlenmiş gıda grubu ise görece olumlu bir görünüm sergilemiştir. Enerji fiyatları da bu dönemde ılımlı bir seyir izlemiştir.
Eylül ayında enflasyonun ana eğilimi bir miktar yükselmiştir. Mevsimsellikten arındırılmış verilerle, aylık artışlar bir önceki aya kıyasla B göstergesinde yatay seyrederken, C göstergesinde sınırlı bir miktar artış göstermiştir. B ve C endekslerinde mevsimsellikten arındırılmış üç aylık ortalama artışlar, sırasıyla, yüzde 2,7 ve yüzde 2,8 seviyelerinde gerçekleşerek bir miktar yükseliş sergilemiştir. Bu dönemde, fiyat artışları, B endeksini oluşturan gruplardan işlenmiş gıdada yavaşlarken, hizmetlerde yatay seyretmiş, temel mallarda ise yükseliş kaydetmiştir. Medyan, SATRIM ve diğer ana eğilim göstergeleri de bir miktar yükselmiştir. Eylül ayında ana eğilime ilişkin göstergeler bir bütün olarak incelendiğinde, üç aylık ortalama artışın bir önceki aydaki yüzde 2,4 seviyesinden yüzde 2,5 oranına sınırlı bir artış gösterdiği izlenmiştir.
Hizmetler sektöründe geçmiş enflasyona endeksleme davranışının halen güçlü olduğu izlenmektedir. Hizmet sektöründe hâkim olan fiyatlama davranışı önemli bir atalete ve şokların enflasyon üzerindeki etkilerinin uzun bir süreye yayılmasına neden olmaktadır. Eylül ayı itibarıyla son üç aylık dönemde, mevsim etkilerinden arındırılmış ortalama fiyat artışı temel mallarda yüzde 1,5 iken, bu oran hizmet sektöründe yüzde 4,1 ile daha yüksek gerçekleşmiştir.
Eylül ayında, hizmet aylık enflasyonu üzerinde okula dönüş etkisi ile birlikte kira kalemi öne çıkan ana unsurlar olmuştur. Ulaştırma hizmetleri fiyat artışında okul servis ücretlerinin etkisi hissedilirken, eğitim hizmetleri fiyatları bu yıl ağustos ayında başlayan üniversite ücretlerindeki artışların, eylül ayına sarkan etkisi ile yükselmiştir. Lokanta-otel aylık enflasyonunun bir önceki aya kıyasla bir miktar yükselmesinde ise konaklama grubu tarafında üniversitelerin açılmasına istinaden yurt ücretlerindeki artışlar belirleyici olmuştur. Mevsimsel etkilerden arındırılmış aylık kira enflasyonu bir önceki aya kıyasla yavaşlasa da yüksek bir seyir izlemiştir. Diğer taraftan, yemek hizmetleri fiyatlarının ağustostan sonra eylül ayında da ılımlı bir şekilde yükseldiği dikkat çekmiştir. Bu dönemde haberleşme aylık enflasyonu ise düşük bir seviyede görece yatay seyretmiştir.
Perakende Ödeme Sistemi (PÖS) mikro verileri üzerinden takip edilen öncü göstergeler, sözleşme yenileme oranının ekim ayında düşmesinin de etkisiyle aylık kira enflasyonunun gerileyeceğine işaret etmektedir. Gerek PÖS mikro verilerinden elde edilen yeni ve yenilenen sözleşmelerde oluşan gerekse de konut değerleme raporları üzerinden takip edilen kira artış oranlarının TÜFE’deki mevcut yıllık kira enflasyonunun altında değerler aldığı ve gerilediği izlenmektedir. Yılın son çeyreğinde sözleşme yenileme oranının üçüncü çeyreğe kıyasla azalacak olması ve sözleşmelerde referans olarak kullanılan artış oranlarının düşüşü, önümüzdeki dönemde aylık kira enflasyonunun yavaşlayacağına işaret etmektedir.
Yurt içi üretici fiyatları eylül ayında yüzde 1,37 oranında artmış, yıllık enflasyon yüksek bazın da etkisiyle 2,66 puan düşerek yüzde 33,09’a gerilemiştir. Bu dönemde ana sanayi grupları genelinde fiyat artışları ılımlı gerçekleşmiştir. Sermaye malı grubundaki fiyat artışı yüzde 1,89 olurken, ara malı ve enerji manşet oranı sınırlayan gruplar olarak öne çıkmıştır. Son üç aylık dönemde yurt içi üretici fiyatları kaynaklı baskılar önemli ölçüde zayıflamış, bu durum tüketici enflasyonunun mal tarafını olumlu yönde etkilemiştir.
Uluslararası emtia fiyatlarında nisan ayı sonlarında başlayan gerileme eylül ayında da devam etmiştir. Alt kırılım bazında, enerji grubu ham petrol fiyatındaki düşüşe bağlı olarak bu gerilemeyi sürüklerken, diğer gruplar artış sergilemiştir. FAO gıda fiyatları endeksi uzun bir sürenin ardından eylül ayında, alt gruplar geneline yansır biçimde aylık bazda artmıştır. Ekim ayının ilk yarısında enerji grubu fiyatlarının yükselişe geçtiği gözlenmektedir. Eylül ayında ortalama 74,3 ABD doları seviyesinde olan Brent ham petrol fiyatları artan jeopolitik risklerin de etkisiyle ekim ayının ilk yarısında 77,4 ABD doları civarına ulaşmıştır. Aynı dönemde gerek tarım fiyatları gerekse endüstriyel metaller kaynaklı olarak enerji dışı emtia fiyatları da artış göstermiştir.
Küresel Arz Zinciri Baskı Endeksi eylül ayında tarihsel ortalamasında seyretmiştir. Küresel ve Çin’e yönelik konteyner fiyat endekslerinde temmuz sonrasında gözlenen düşüş eğilimi eylül ayında da devam ederken, kuru yük taşımacılık fiyat endeksleri dalgalı bir seyir izlese de yılın ikinci yarısında ortalamada yatay bir görünüm arz etmiştir. Ağustos ayında ılımlı bir yükseliş kaydeden döviz kuru sepetinin, eylül ayında sınırlı bir artış sergilemesi neticesinde kur kaynaklı baskılar zayıflamıştır. Eylül ayında mevsimsel etkilerden arındırılmış PMI verileri, imalat sanayinde girdi maliyetlerinde yavaşlamaya işaret etmiştir.
Ekim ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarına göre 2024 ve 2025 yıl sonu için enflasyon beklentileri yükselirken orta vadeli enflasyon beklentileri gerilemiştir. On iki ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi yüzde 27,4 ile görece yatay seyrederken, yirmi dört ay sonrasına ilişkin beklenti 0,3 puan düşüşle yüzde 18,1 seviyesinde olmuştur. Öte yandan, cari ve gelecek yıl sonuna ilişkin enflasyon beklentileri sırasıyla 1,0 ve 0,3 puan yukarı yönlü güncelleme ile yüzde 44,1 ve 25,6 seviyesinde gerçekleşmiştir. Beş yıl sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi ise yüzde 11,3 seviyesinde ölçülerek belirgin bir değişiklik sergilememiştir. Reel sektör beklentilerine bakıldığında ağustos ayında yüzde 53,8 olan firmaların on iki ay sonrasına ilişkin yıllık enflasyon beklentisi, eylül ayında 2,7 puan azalarak yüzde 51,1 seviyesine gerilemiştir. Benzer şekilde, hane halkının on iki ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentileri de aynı dönemde 1,5 puan azalarak yüzde 71,6 seviyesinde gözlenmiştir. Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam ettiğini kaydetmiştir.
Öncü göstergeler ekim ayı enflasyonu üzerinde gıda fiyatlarının etkisinin öne çıkacağına işaret etmektedir. Bu dönemde işlenmemiş gıda fiyatlarının taze meyve ve sebze kaynaklı olarak artış eğilimini sürdüreceği değerlendirilmektedir. Para politikasının görece etki alanı dışında kalan taze meyve ve sebze grubunda sezon geçişinin de etkisi ile fiyat artışları gözlenmektedir. Bu dönemde, mevsimsel etkilerden arındırılmış verilerle temel mal grubu fiyat artışı ılımlı bir seyir izlemektedir. Bu grupta, giyim fiyatları mevsimsel etkilerle yükselmekte, dayanıklı tüketim malları fiyatları zayıf bir artış kaydetse de kompozisyon olarak farklılaşan bir görünüm sergilemektedir.
Temel mal enflasyonu düşük seyretmeye devam ederken, hizmet enflasyonundaki iyileşmenin son çeyrekte gerçekleşmesi beklenmektedir. Enflasyondaki iyileşmenin hızına dair belirsizlik ise son dönemdeki veri akışı ile artmıştır.
Para politikası
Kurul, politika faizinin sabit tutulmasına karar vermekle birlikte, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu yinelemiştir.
Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenflasyon sürecini güçlendirecektir. Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası araçları etkili şekilde kullanılacaktır.
Kredi ve mevduat piyasalarında öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması ilave makroihtiyati adımlarla desteklenecektir. Likidite koşulları muhtemel gelişmeler göz önünde bulundurularak yakından izlenmektedir. Sterilizasyon araçları etkili şekilde kullanılmaya devam edilecektir.
Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir.
Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır.
Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede alacaktır.’’