Eski Taksiciler

Geçen hafta bir Malatya’nın bir dönemine damga vurmuş otobüs şoförlerini yazmıştım. Bugünde o yılların renkli simaları taksi şoförlerinden bahsetmek istiyorum...I

Malatya’da şehir içi ulaşım genellikle paytonlarla yapılırdı. Paytonun girmediği belki de tek yer(Subay lojmanlarının olduğu bölge) sivil hava alanıydı. Hava alanına inenler taksilere binmek zorunda kalırlardı.

Malatya’da ilk telefonlu taksi durağı “1929” nolu telefonuyla belediye binası ile hükümet konağı arasındaki bölgede hizmet veren “Ersan Taksi” durağı idi. Daha önceki yıllarda Ersan taksinin bulunduğu yerde yine bir durak vardı ama ne telefonu vardı ne de durağın ismi...

İnanır mısınız o yılların şöförleri üzerlerinde tez hazırlanacak kadar ilginç kişiliklerdi.

Bu en ilginç simalardan biri şüphesiz şöför “Kirkor”du.

Malatya’da, dolmuş- taksi türü taşımacılığın mucidi olan Kirkor Usta, “Çarşı’dan İstasyon’a” dolmuş yaparak yolcu taşırdı. Kirkor Ustanın kullandığı 1948 model Opel marka otomobili, durdurmak için biraz uğraşmak gerekiyordu. Yolcular bunu bildikleri için inecekleri yerden çok önce haber verirler, Kirkor Usta’da freni pompalamaya başlar ve bir süre sonra otomobili durdururdu.

Bu ilginç simalardan biri de o yılları hatırlayanların tam adamını buldun diyecekleri aynı zamanda komşumuz da olan “Gabağh Ahmet” di.

Gabağh Ahmet’in gözü gibi baktığı gıcır gıcır bir 55 model Ford taksisi vardı.

Gabağh Ahmet, bir gün İstanbul’a bir müşteri götürür. Uykusuz bir halde Eminönü’ndeki oteline dinlenmeye giderken İstanbul plakalı bir araç Gabağh Ahmet’in aracına arkadan çarpar. İnerler ve tartışma başlar. Sen haklıydın ben haklıydım derken çarpan aracın bağajı açılır ve orada bir beyaz pardesü olduğunu görür. Bu arada İstanbullu şöför bizimkinin bir anlık gafletinden yararlanıp sırra kadem basar. Gabağh Ahmet ardından bağırır çağırır, söver sayar ama nafile.

Gabağh Ahmet bu yapılanı kendine yediremez. Malatya’ya dönmekten vaz geçip şimdiki yıllara göre daha az nüfusa sahip İstanbul’da kendine çarpan arabayı aramaya başlar. Günler, haftalar birbirini kovalar. Yirminci gün sonunda Barbaros Bulvarında kendine çarpan arabayı görür, kısa bir takipten sonra aracı durdurur.

Tabiki şöför inkar eder.

“Yok kardeşim ben değildim benzetiyorsun” der ama, Ğabağh Ahmet bu kül yutar mı hiç. Yirmi gün önce gördüğü beyaz pardesü yine oradadır inşallah diye düşünerek “madem öyle aç ulan bagajı” der. Bagaj açılır ve beyaz pardesü oradadır.!

Bunun üzerine Gabağh Ahmet, hiç bir şey söylemeden otomobili birinci vitese takıp diğer otomobile göbekten bir iki vuruş yapar ve “Ahan şimdi ödeştik” deyip görevi tamamlamanın verdiği gönül rahatlığıyla Malatya’nın yolunu tutar...

...

O yıllarda özel araç sayısı çok az ve düğün konvoyu yapmak ve konvoya katılmak da çok önemli olduğu için düğünlerin olmazsa olmazı, “gelinci” diye tabir ettiğimiz araçlardı.

Bu araçların içinde en çok tercih edilen araç, briyantinli saçlarıyla hafızamıza kazınan “Sinek Nuri”nin, 1960 model sarı kuyruklu Chevrolet marka aracıydı.

Bu araçlar kuyruklu, pencere hizasında sarı siyah damaları olan, kocaman taksimetreleri aracın dışında ve ön sağ tarafta bulunan, rengarenk, salon gibi diye tabir ettiğimiz, asfaltta yaylana yaylana, gelin gibi süzülen Amerikan araçlarıydı.

Düğünlerimizi süsleyen bu şöförlerin en önemli özelliği “üçgen oturmalarıydı”. Şimdi yeni yetmeler, oturmanında üçgeni mi olurmuş diyecekler ama o şöförler bal gibi üçgen oturuyorlardı.

Üçgen oturmak demek yan oturmak demekti.

Bu şöförlerin bir özelliği de hoş sohbet olmalarıydı. Müşterilere “Gonfor” yaptırırken, bir yandan müzik dinlenir, bir yandan da üçgen oturarak hafif hafif sohbet hiç de fena olmazdı.

Şimdi de “gonfor” nedir dediğinizi duyar gibiyim..!

Özel aracı olmayanlar, araba heveslerini “gonfor “ yaparak giderirlerdi.

Nasıl mı?

Herkesin gonfor yaptığı taksicisi vardı. Müşteri o taksinin arka sağ tarafına oturur ve araç hareket ederdi. Şöför mutlaka üçgen oturur ve müzik açılırdı. Kilometre 20 yi geçmeden önce hastane turu yapılır, sonra kanal boyu turu, ardından Sıtmapınarı son olarak istasyon turundan sonra yolculuk çarşıda son bulurdu.

O yıllarda başka taksi durağı olmadığı için aşağıda sizlere hatırlatacağım şöförlerin bir çoğu Ersan Taksi durağında çalışmaktaydı.

“Azizlerin Hacı Hüseyin(Özcan), Gımılı Memet, Fidilli Nevzat, Mırjo Ferhat, Salavar Gadir, Torpağhçı Hacı, Torpağhçı Memet, Kımo Adnan, Gabağh Ahmet, İt Emin, Çelem Nevzat, Tokalon Yaşar, Boyacının Abdullah (Abdullah Özer, Şöförler Odası Başkanı), Garga Mustafa, Sinek Nuri, Sıddık Usta ve oğlu Yüksel, İt Cumo, Hora Muzaffer, Gazocakçı Erol, Kör Bekir, Palolu Ramazan, Palolu Zeko, Çakır’ın Oğlu(Halit Çakır), Kapıkıran Erhan( Erhan Şengönül), Tevfik Alibeyoğlu, Bayram Usta (Yiğitvar), Ford Abdullah, Tahta gafa Celal, Panjur Osman, Artin Muhammed, Şibili, Külah Yılmaz, Bocu İsmet, Battal Usta.

Selam olsun bir döneme damga vuran Malatya’mın güzel şöförlerine...

Bir açık hava görseli olabilir

YORUM EKLE
YORUMLAR
Selim Somuncu
Selim Somuncu - 2 yıl Önce

Harika bir yazı. Bu türden yazıların artmasını temenni ediyoruz. Kaleminize sağlık...