Eskişehir İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Uğur Bilge, 11 Mart Dünya Böbrek Günü ve 9-14 Mart Dünya Tuza Dikkat Haftası nedeniyle yaptığı açıklamada, kronik böbrek rahatsızlığından korunmak için yapılması gerekenler ve aşırı tuz tüketimi konusunda uyarılarda bulundu.
Prof. Dr. Uğur Bilge, kronik böbrek hastalığının dünyada salgın halini almış önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu belirtti. Bilge, “Kronik Böbrek Hastalığı dünyada ve ülkemizde salgın halini almış önemli bir halk sağlığı sorunudur. Böbrek hastalığı erken saptanırsa sıklıkla önlenebilir veya ilerlemesi geciktirilebilir. Ancak hastalığın farkındalığının düşük olması, erken dönemde tespit edilmesine imkân vermemektedir. Bireylerin hastalığının farkında olmaması nedeni ile son dönem böbrek yetmezliği gelişmekte ve yaşam kalitesi bozulmaktadır” dedi.
“Türkiye’de her 6-7 erişkinden biri, çeşitli evrelerde kronik böbrek hastalığına sahip”
Hastalık farkındalığının düşük olduğunu söyleyen Prof. Dr. Bilge, “Türk Nefroloji Derneği’nin ülkemizde yaptığı bir tarama çalışmasında, Türkiye’de her 6-7 erişkinden birinde çeşitli evrelerde kronik böbrek hastalığının olduğu saptanmıştır. Dünyanın çeşitli bölgelerinde yapılan çalışmalar, hastalığın farkındalığının yüzde 10’un altında olduğunu göstermiştir. Düşük farkındalık nedeniyle hastalık son dönem böbrek yetmezliği (SDBY) evresine ilerlemekte, kötü yaşam kalitesi ile hastanın sağlığını tehdit etmekte, engellilik ve ölüm oranlarının artmasına neden olmaktadır.” şeklinde konuştu.
“Böbrek hastalığı olanlarda Covid-19 enfeksiyonu daha ağır seyretmektedir”
Pandemi tedbirlerine uyulması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Uğur Bilge, konuyla ilgili olarak şunları söyledi:
“Covid-19 nedeniyle hastaneye kaldırılan kişiler, diyalize ve hatta ölüme yol açabilecek ciddi akut böbrek hasarı riski altındadır. Akut böbrek hasarı aynı zamanda Covid-19 enfeksiyon şiddetinin bir belirtecidir. Bu hastalar için ölüm oranı daha yüksektir. Böbrek hastaları bu dönemde Covid-19 enfeksiyonuna daha duyarlıdır. Mevcut böbrek hastalıklarının enfeksiyon ile birlikte şiddetlenebileceği unutulmamalıdır. Pandemi süresince mümkünse evden çalışmalı, diğer insanlarla teması sınırlamalı, dışarı çıkınca sosyal mesafe önlemlerini almalı ve düzenli olarak ellerini yıkamalıdır. Böbrek hastaları veya evde yaşadığı bireylerden birisi Covid-19 semptomlarına sahipse, diyaliz merkezine gitmeden önce mutlaka bilgi vermelidir. Unutulmamalıdır ki böbrek hastalığı olanlarda Covid-19 enfeksiyonu daha ağır seyretmektedir” ifadelerini kullandı.
Kronik böbrek hastalığından korunmak için yapılması gerekenler
Böbrek hastalığının zamanında fark edildiğinde önlenebilen veya en azından geciktirilebilen bir hastalık olduğunun altını çizen Bilge, kronik böbrek hastalığından korunmak için yapılması gerekenleri sıraladı:
“Kronik böbrek hastalığından korunmak için; düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı beslenip ve vücut ağırlığını korumak, tuzu azaltmak, yeterli sıvı almak, sigara içmemek ağrı kesici ilaçlardan kaçınmak, kan basıncını ve kan şekerini düzenli olarak ölçtürmek, düzenli olarak böbrek muayenesi yapmak gereklidir.”
“Böbrek sağlığı için tuz tüketim miktarı çok önemli”
Böbrek sağlığı için tuz tüketim miktarının önemine değinen Bilge, “Böbrek sağlığı için az tuz tüketmek gereklidir. Dünya Sağlık Örgütü günlük olarak tüketilmesi gereken tuz miktarını günde 5 gram (1 çay kaşığı) olarak önermektedir. Bu miktar ise yemeklere tuz eklemeden doğal olarak günlük tüketilen yiyecek ve içeceklerden sağlanmaktadır. 2017 yılında DSÖ iş birliğinde sağlık bakanlığınca gerçekleştirilen ’Türkiye Hane Halkı Sağlık Araştırması (Bulaşıcı Olmayan Hastalıkların Risk Faktörleri 2017)’ raporuna göre, günlük kişi başı tuz yaklaşık tüketiminin 10 g/gün olduğu saptanmıştır. Bu değer Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği günlük tüketim miktarının iki katıdır. Az ama iyotlu tuz kullanılmalıdır” dedi.
Tuz kullanımıyla ilgili önerilerde bulundu
Aşırı tuz tüketimi konusunda uyarılarda bulunan Prof. Dr. Uğur Bilge, “Tuz tüketimi azaltılmalıdır. Bir kişinin günlük olarak kullandığı tuz miktarı 5 gramı (1 tepeleme çay kaşığı veya 1 silme tatlı kaşığı) geçmemeli ve iyotlu tuz kullanılmalıdır. Besin sanayisinde kullanılan ve genellikle ambalajlı besinlerin besin etiketinde yer alan mono sodyum glutamat, sodyum nitrat, sodyum bikarbonat, sodyum sitrat, sodyum askorbat vb. tüm sodyumlu bileşiklerin tüketimine dikkat edilmelidir. Çünkü bunlar besinin tuz/sodyum içeriğini artırmaktadır. Besinlerin bileşiminde sodyum bulunması nedeniyle hazırlama ve pişirme sırasında tuz eklenmemelidir. Masada yemeklere tuz ilavesi yapılmamalı ve masadan tuzluk kaldırılmalıdır” şeklinde konuştu.