Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, "Hani ’yalanı söylemek parayla mı?’ derler ya işte bahsettiğiniz kişi Kılıçdaroğlu olunca, parayla da olsa yalanı söylemekten geri durmuyor" dedi.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, AK Parti Trabzon İl Başkanlığı Danışma Meclisi Toplantısı’na katıldı. Toplantıda bir konuşma yapan Bakan Varank, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun parayla da olsa yalanı söylemekten geri durmadığını dile getirdi. Bakan Varank, "Biz derdimiz memleket deyip büyük ve güçlü Türkiye yolunda adımlar atarken gençlerimizi, çocuklarımızı yarının yetkin bireyleri haline getirelim diye uğraşırken, enerjimizi; yatırıma, kalkınmaya ve istihdama harcarken birileri de çıkıyor, bu yola kendilerince engeller döşüyor, suni gündemlerle bize vakit kaybettirmek istiyor. Bu ülkeye dair tek bir hayali, söyleyecek tek bir sözü olmayanlar büyük ama bir o kadar da boş laflarla maalesef gündemi işgal ediyorlar. İşte geçtiğimiz günlerde ana muhalefet partisinin genel başkanı çıktı, FETÖ’nün siyasi ayağını açıklıyorum diye hezeyanlarını, saçmalıklarını sıraladı. Cumhurbaşkanımızın bu hezeyanlara verdiği cevapları zaten izlemişsinizdir. Hatta üzerine de Kılıçdaroğlu’nun iftiralarına yönelik 500 bin liralık tazminat davası açtı. Hani ’yalanı söylemek parayla mı?’ derler ya işte bahsettiğiniz kişi Kılıçdaroğlu olunca, parayla da olsa yalanı söylemekten geri durmuyor. 15 Temmuz gecesi FETÖ’cü alçakların doğrudan hedefi olan Cumhurbaşkanımıza dahi utanmadan sıkılmadan saldırabiliyor. İçine FETÖ’nün ruhu kaçanlar FETÖ’nün siyasi ayağı kim diye yaygara koparabiliyor. Madem öyle, biz de Kılıçdaroğlu’nun FETÖ’ye nasıl yoldaşlık yaptığını şöyle bir hatırlayalım. Bir defa, Sayın Baykal’a kurulan kaset kumpasıyla genel başkan olan birinden bahsediyoruz. Kendisi oturduğu koltuğu bile FETÖ’ye borçlu. Bunun diyetini de o koltukta oturduğun her gün ödemeye devam ediyorsun. Bu diyeti, 7 Şubat MİT Krizi’nde de, Gezi Olaylarında da FETÖ’ye verdiğin destekle ödedi. Yetmedi, 17-25 Aralık yargı ve emniyet darbesinde, açıkça meşru siyasetin karşısında, bu örgütün yanında yer alarak yine ödedi" diye konuştu.
"Televizyonun karşısında ayaklarını uzatmış kahvesini yudumluyordu"
Kılıçdaroğlu’nun 15 Temmuz darbe girişimde ayaklarını uzatarak kahvesini yudumladığını belirten Bakan Varank, "Biz senin, bu örgütün yasadışı ve montaj ses kayıtlarını otel odalarında teslim alıp kürsü kürsü dolaştırdığını unutmadık. Seçim kampanyasını bile Pensilvanya’dan yönetildiğini unutmadık. FETÖ’cü savcıların kurguladığı MİT tırları davasında, o belgeleri sızdıranları, gazetelerinde yayınlayanları alıp partisinden milletvekili yaptığını unutmadık. Devlet bu örgütle mücadele için seferber olmuşken, FETÖ’ye nasıl kol kanat gerdiğini, dersaneler için çırpındığını unutmadık. CHP’li yöneticilerle birlikte FETÖ’nün yayın organlarında nöbetler tuttuğunu unutmadık. FETÖ’cülerin ağzıyla ’Tayyip Erdoğan ya bu ülkeden kaçacak ya da yargılanacak’ diye tehditler savurduğunu unutmadık. Tüm bunların yanında Kılıçdaroğlu’nun ’darbe olursa tankların önüne ilk ben geçerim’ dediğini de unutmadık. Ama ne oldu? 15 Temmuz gecesi, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan milletiyle birlikte aslanlar gibi meydanlardayken, F16’lara, tanklara, tüfeklere meydan okurken Kılıçdaroğlu neredeydi? Darbeci hainler, Cumhurbaşkanımızın bulunduğu Marmaris’e suikast timi gönderip oradaki polisleri şehit ederken, Kılıçdaroğlu neredeydi? Hepimiz o fotoğrafı gördük televizyonun karşısında ayaklarını uzatmış kahvesini yudumluyordu. O gece, kazananın belli olmasını bekliyordu. ’Tankların önüne ilk ben geçerim’ diyen beyefendi, o gece tankların arasından kontrollü bir şekilde sıvışıp kayboldu" şeklinde konuştu.
"FETÖ’cülerin ağzıyla kontrollü darbe iftirasını ortaya attı"
"15 Temmuz’dan sonra akıllanır, gözlerindeki perde kalkar, gerçekleri görürler dedik. Ama ana muhalefet lideri; şehitlerimizi, gazilerimizi hiçe sayıp yine FETÖ’cülerin ağzıyla kontrollü darbe iftirasını ortaya attı" diyen Bakan Varank, "Belki de bizim hatamız, ana muhalefete güvenmek, onlara Büyük Türkiye mücadelesinde milletle birlikte yer almaları için bir fırsat tanımak oldu. İşte Yenikapı ruhunda bunu denedik. 15 Temmuz’dan sonra akıllanırlar, gözlerindeki perde kalkar, gerçekleri görürler dedik. Ama ana muhalefet lideri; şehitlerimizi, gazilerimizi hiçe sayıp yine FETÖ’cülerin ağzıyla kontrollü darbe iftirasını ortaya attı. Devlete sızan FETÖ teröristleriyle kol kola girip adalet yürüyüşleri gerçekleştirdi. FETÖ’yle mücadeleyi her fırsatta sulandırdı, sabote etti. Dolayısıyla, lafı dolandırmaya, çekinmeye hiç gerek yok. Şunu çok açık ve net şekilde söylüyorum; eğer 15 Temmuz başarılı olsaydı Yurtta Sulh Konseyi’ne bağlılıklarını ilk bunlar bildirirdi. Eğer Recep Tayyip Erdoğan bu örgütle mücadele etmeseydi; Fetullah şarlatanını Türkiye’ye getiren uçağın kapısına kırmızı halı serer, elini eteğini ilk Kılıçdaroğlu öperdi. Çünkü FETÖ’ye himmet borcu var. İşte şu anda o borcun taksitlerini ödemeye devam ediyor. Türkiye’nin gündemini, varlığını FETÖ’ye borçlu bir genel başkanın işgal etmesine müsaade edemeyiz. O yüzden vaktimizi bunlarla kaybetmeye, enerjimizi bunlara harcamaya hiç gerek yok. Bizim gündemimiz farklı. Bizim gündemimiz; Türkiye’yi büyütmek, üretimimizi artırmak, istihdamımızı yükseltmek. Bu anlamda hamdolsun olumlu birçok gelişmeyi yaşadığımız bir dönemden geçiyoruz. Finansman maliyetleri düşüyor. Hizmetler sektöründe, perakende sektöründe ve inşaat sektöründe güven göstergeleri olumlu bir şekilde seyrediyor. İç talep canlanmaya başladı. Üretim cephesinde güzel gelişmeler var" ifadelerini kullandı.